"2013 yılı memur için daha da zor geçecek"

Türk Büro-Sen Kırklareli Şubesi'nin 20 Ekim 2012 Cumartesi günü Kırklareli Halk Eğitimi Merkezi Salonu'nda yapılan 1. Olağan Genel Kurulu'nda konuşma yapan Türk Büro-Sen Genel Başkanı Yokuş, memurun iş güvencesi hakkının elinden alınmak istediğini savundu. 


HABER MERKEZİ Yokuş, 2013 yılının memurlar için daha zor geçeceğini belirterek şunları kaydetti:  “Türkiye'de bir kamu personel reformuna ihtiyaç olduğunu kabul ediyor ve bunu yıllardır gündeme getiriyoruz. Bu reformun hükümet ve sosyal tarafların bir araya gelerek, dialog ve uzlaşma ile, her kesimin memnun kalacağı ve kabulleneceği bir düzenleme olması gerektiğini vurguluyoruz. Ne yazık ki; hükümetin öteden beri sendikaları ve sivil toplum örgütlerini görmemezlikten gelme, dikkate almama tutum ve davranışı, kamu personel reformunda da kendisini göstermiştir. Basma yansıdığı kadarıyla hükümet memurların iş güvencesini kaldırmak istemektedir. İşçiler yıllardan beri iş güvencelerini almak için mücadele ederken, iş güvencesinin ellerinden alınmasına 2.600.00 memur asla müsaade etmeyecektir. İş güvencesini kaldırmak istemelerine gerekçe olarak; "yetersiz ve suç işleyen." Memurların işine son vermek için diyorlar. Oysa, yürürlükte olan 657 sayılı DMK 125. Maddesi hangi fiilleri işleyenlere hangi cezaların veileceğini düzenlemiştir. Hangi hallerde devlet memurluğuna son verileceği bellidir. O zaman yetersiz ve suç işleyen memurların işine son veremiyoruz demek, asılsız bir iddiadır. * “İş Güvencesi Kaldırılmak İsteniyor” Her yıl disiplin suçu işleyen yüzlerce memur işten atılmaktadır. Memurun iş güvencesi ellerinden alınarak; kaderi siyasilerin ve bürokratların iki dudağı arasında olan, siyaset ve bürokratlara muhtaç hale getirilmiş, kişiliksiz bir devlet memurluğu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Tabir-i caizse "astığım astık, kestiğim kestik", "istediğimi devlet memuru olarak alırım, istediğimi de işten atarım" dönemi başlatılmaya çalışılmaktadır. Hükümetlerle gelip, hükümetlerle giden memur anlayışı, hem devletin varlığı prensibine ve hem de devlet hizmetlerinin devamlılığı esasına aykırıdır. Memur devletin memurudur, Türkiye Cumhuriyeti Devletine adına millete hizmet eder. "Hükümetin memuru" anlayışını asla kabul etmiyoruz. * Emeklilik Yaşında Yeni Düzenleme İnsanlar, devlet memuru olurken, kaç yıl çalışacağını ve kaç yaşında emekli olacağını bilirlerdi. 1999 yılında yapılan emeklilik düzenlemesi ile kademeli olarak 58-60 yaşında emekli olma şartı getirildi. Bu da yeterli görülmeyerek, 2008 yılında SGK yasalarında yapılan düzenleme ile bu tarihten sonra kamuda işe girenlerin emeklilik yaşı 65'e yükseltilmiştir. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıklamalarına göre emeklilik yaşının yükseltilebileceği gündeme geldi. Çalışma Bakanı ise bu hususta son kararı Başbakanın vereceğini ve çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. Bu nasıl bir anlayıştır ki; beceriksizliklerin faturasını çalışanlara ödetiyorlar. SGK giderlerinde hedefin sapmasından dolayı emeklilik süresi arttırılmak istenmektedir. Bu hedefi çalışanlar mı koydular. Neden gerçek sorumlularından hesap sorulmaz, neden bedel onlara ödettirilmez de hep çalışanlara ödettirilrneye kalkışır. Buna asla müsaade etmeyeceğiz. * Memura Maaş Zammı Kamu Görevlileri Yüksek Hakem Kurulu tarafından, 2012 yılı için 4,0+4, 2013 yılı için ise 3+3 maaş artışı belirlendi. Geçmiş yıllarda yapılan maaş artışları enflasyon oranı üzerine bir miktar refah payı da eklenerek uygulanırdı. 2012 yılından itibaren görülmektedir ki; hükümet sadece enflasyon oranında maaş artışı öngörmekte, refah payı uygulaması ise dikkate alınmamaktadır. Enflasyon oranında artış ise 0 (sıfır) artış demektir. Refah payı memura neden verilmez? Bu ülkenin kalkınmasında, büyümesinde memurun katkısı yok mudur? Hükümetin enflasyonu ile dar ve sabit gelirlilerin enflasyonu arasında derin uçurumlar bulunmaktadır. Türkiye Kamu-Sen olarak, kamu çalışanları için büyümeden pay istediğimizde, hükümet yetkilileri "memurların büyümeye ne katkı var?" diyerek, şaşı bakışlarını ortaya koymuşlardır. * Son dönem Yapılan Zamlar Bu yıl, Hükümetin bir kere daha bütçe hedeflerini tutturamayacağı anlaşılmıştır. 8 Ayda bütçe açığındaki sapma 8.5 milyar TL'ye ulaşmıştır. Bu açığın temel nedeni doğru bütçe tahminlerinin (gelir-gider) yapılamaması kadar, hükümetin harcamalardaki politik tercihleridir. Son zamların hangi kara delikleri kapatmak amacıyla yapıldığı noktasında en temel tespit; hükümetin dış politikadaki tercihleri ile özellikle Suriye'de muhaliflere silah desteği ilgili olduğu gerçeğini ortay çıkartmaktadır. Yapılan son zamların bütçe açıklarının tamamını kapatmayacağı bilinmektedir. Yine başka bir gerçek şudur ki; bütçe açığının yılbaşına kadar artarak süreceği ve 11.5 milyar TL'ye çıkacağıdır. Hükümetin, yılbaşına kadar 40'a yakın kalemde zamlara devam edeceği görülmektedir. Yapılan zamların öncelikle dar ve sabit gelirlilerin sırtından olacağı anlaşılmaktadır. Özellikle, Akaryakıtta, ÖTV, KDV vergilerinde, Doğalgaz ve Elektrik'te yapılması düşünülen zamlar bunu göstermektedir. Eğer hükümetin, zenginlerden bütçe açığını kapatma arzusu olsaydı; "Kurumlar Vergisi", "Faiz geliri Vergisi", "Mali İşler Vergi" oranlarını ve "lüks tüketim" maddelerindeki vergi miktarlarını arttırma yoluna giderdi ki; böyle bir tercihin olmadığı görülmektedir. Diğer yandan, Bütçe açığının bazı Bakanlarca, personel ve SGK giderlerinde ki hedefin sapmasından kaynaklandığını ifade etmeleri, oldukça düşündürücüdür. Ne yazık ki; hükümetin yanlış yönetim anlayışının bedeli de vatandaşlara ödetilmeye çalışılmaktadır. Ne kadar gizlenirse gizlensin, bütçe açıklarının iki önemli sebebi: Suriye krizi nedeniyle silah giderlerinin arttırılması ile Başbakanın kullandığı örtülü ödenekteki anormal artışlardır. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi; görülen o ki, akaryakıt başta olmak üzere ısınma ve aydınlatmaya zamlar yapıldığı, fazla mesainin kaldırıldığı, emeklilik yaşının yükseltildiği, iş güvencesinin yok edilmeye çalışıldığı kara bir kış memurları beklemektedir. 2013 yılı kamu çalışanları için çok zor geçecektir. Böyle bir anlayışın karşısında tüm çalışanları haklarım aramaya ve mücadeleye davet ediyorum.” (Savaş Eskici)