"22 Temmuz'da Pazarlı'dayız"

Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Kırklareli Temsilcisi Göksal Çidem, Orman Alanı'na Kil Ocağı açılmasının planlandığını belirterek, yeni bir kıyıma 'DUR' demek için  22 Temmuz 2015 Çarşamba günü saat 11.00'de Kırklareli'nin Vize İlçesi'ne bağlı Pazarlı Köyü'nde olacaklarını belirtti.


HABER MERKEZİ Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Kırklareli Temsilcisi Göksal Çidem, Orman Alanı’na Kil Ocağı açılmasının planlandığını belirterek, yeni bir kıyıma “DUR” demek için  22 Temmuz 2015 Çarşamba günü saat 11.00’de Kırklareli’nin Vize İlçesi’ne bağlı Pazarlı Köyü’nde olacaklarını belirtti. Çidem yaptığı açıklamasında şunları kaydetti: “Taş Devri’ni yaşıyoruz. Ormanın, suyun, dağın ve yaşamın kaderini taşlar belirliyor. Istrancalar da Taşlar var yaşamın kaderini değiştirir. Bazen de taş için yaşamın kaderi değişir. Istrancalar iki ülkenin ortak yaşam alanı. 2/3 Türkiye’de. 1/3 Bulgaristan’da. Sınır bazı yerde Rezve (Mutlu) Dere, bazı yerde de sınır taşları çizer. Allah Istrancalar için oldukça cömert davranmış.  Dağ, Deniz, Göl, Dere, Kumul, Orman ve Mağara Ekosistemleri iç içe. Ormanı ve sularıyla doğal varlığımız yaşam alanımız. Bulgaristan tarafı, yani taşın ve suyun öbür tarafı Istranca Doğa Parkı. Biyosfer Rezev Alanı. Kısacası Koruma Alanı. Bulgaristan kısmında 1995 yılında kurulmuş olan Istranca Ulusal Parkı bütün Bulgar topraklarının 1,161 km.’si veya %1’ini kapsayan Bulgaristan’daki en büyük korunmuş alandır. 122 habitat türü onu Avrupa’ da korunan alanlar arasında 1. Sıra’ya yerleştirmektedir. 5 ayrı doğa rezervi, 14 korunmuş alan ve çok sayıda Doğal Anıt kurulmuştur. Istranca Tabiat Parkı’nın tüm arazisi Natura 2000 Uluslararası Ekoloji Ağı içindedir. Dolayısıyla Kuş Ana Göç Yolu’nda olması nedeniyle RES kurulamıyor. Bizim taraf ise üretim alanı. Üretim demek, ağaçları keserek, kereste ve sunta fabrikalarına kamyonlarla taşımak. Karşı tarafta “Dikkat Yaban Hayvanı” uyarı levhalarının yanı sıra; Ağaç Kesmek, Kelebek Yakalamak, Çadır Kurmak, Avlanmak, Çöp Atmak Yasak. Çünkü burası Istranca. Bizim Istrancalar’da ise  “Dikkat Kamyon Çıkabilir” levhası. Bulgarlar Istrancalar’da  daha çok doğanın sesini dinlerken biz, ağır iş makineleri, kamyonlar ve bazen de dinamit seslerini duyuyoruz. OGM ise ağaçlara “Yağmur için Allah’a açılan eldir” diyor, Bir taraftan da elleri kesiyor, kestiriyor, kesilmesini uygun görüyor. Aynı orman. Aynı dere. Aynı deniz. Aynı yağmurda ıslanıp, aynı kuşun ve aynı rüzgarın sesini duyuyoruz. Karşıya geçen yaban hayvanları huzurlu bir kış uykusu veya yaşamı ortamı buluyor. Yolunu şaşırıp karşıya geçemeyenler ise, İstanbul’da boğaza iniyor, yüzüyor. Kırklareli’nde ise Çarşamba Pazarı’na geliyor. Alış-verişe gelmiyor. Can vermeye geliyor. Pazar kalabalığında öldürülüyor. Herkes; “Domuzun pazarda işi ne?” diyor. İyi de o dile gelse; “Benim yaşam alanım olan, dağda ormanda senin işin ne?” derdi. Sermaye dağa çıktı, dağdakiler ovaya indi. Geçtiğimiz hafta Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri ile, İzmir Efes UNESCO Miras Listesi’ne girdi. Istrancalar da yapılan Biyosfer Rezerv Alan Çalışması için her şey hazır. 2008-2009 yıllarında yapılan 130.000Ha. bir alanda çalımsalar yürütülmüştür. Alanda biyosfer rezervi yaklaşımıyla biyolojik çeşitlilik envanterleri yapılmış, sosyal değerlendirmeler gerçekleştirilmiş, alanın katılımcı bir yaklaşımla yönetim planlaması yapılmış ve proje sahasının biyosfer alan olarak kabul edilmesine yönelik bir Biyosfer Alan Adaylık Dosyası hazırlanmıştır. Projenin sonucunda; Yıldız Dağları Biyosfer Adaylığı Dosyası’nın hazırlıkları da tamamlanmıştır. Dosya UNESCO MAB Komisyonu tarafından istenen formatta ve içerikte hazırlanmıştır. Sonuç ve akıbeti belli değil? Seçilmiş ve atanmışlara soruyoruz. Istrancalar için yapılan bu çalışmaların akıbeti ne oldu? Longoz Ormanları ve Göllerimiz hala RAMSAR kapsamında değil. Istrancalar Biyosfer Rezerv Alan değil. Kısacası ne zaman koruma altına alınacak?  Belli değil. Belli olan bir tek şey var. Ormanlar katledilecek, doğal yaşam edilecek. Katledenler daha çok kazanacak. 2014-2015 yıllarında yürütülen Istrancalar’ın Ortak Koruma Projesi kapsamında Türk ve Bulgar STK Temsilcileri’nin karşılıklı ziyaret ve toplantılar sonucunda 3 Dil’de hazırlanan rapordan öne çıkan tespitlerden biriside Bulgar tarafının Biyosfer Rezerv Alanı olması, bizde ise çakıl rezerv alan olarak görülmesi.    Araştırma ve incelemenin sonucu olarak, bazı önemli noktalar aşağıda belirtilmiştir: - Longoz Ormanları’nın Dünya Doğal Mirası olarak UNESCO ya önerilmesi. - Sulak Alanlar Sözleşmesi hakkında RAMSAR Kongresine dâhil edilmelidir. - Longoz Ormanları GEF II Projesi Bakanlar Kurulunca onaylanmalıdır. - Istranca Dağları Biyosfer Projesi UNESCO’ya, Biyosfer Sitesi ya da Aday Adaylığı Belgesi’ne teslim edilmelidir. - Istranca Dağları Natura 2000 Kuş Göç Yolları Ölçütü Adaylık Dosyası için hazırlanmalıdır. - Longoz Ormanları’na Doğal Koruma Alanları Statüsü verilmelidir. - Kuş Göç Yolları üzerinde olduğundan Istrancalar’da Rüzgâr Enerji Santralleri kurulmamalıdır. - Istrancalar’daki Vahşi Yaşam Koruma Alanları’na Statü kazandırmak. - Anıt Ağaçlara Statü kazandırmak. - Diş Budak Ağacı Envanteri Alınmalı ve Anıtsallaştırılmalı. - Hala varlığı devam edem Endemik Bitki Türleri ve Vahşi Hayvanlar, Avrupa’nın En Geniş Kuş Göç Yolu, Ekolojik Habitatlar vs için koruma alanları oluşturulmalı - Trakya’nın ve İstanbul’un Tek Su Kaynağı Türkiye’deki Istrancalar’da bulunmaktadır. Bu yüzden su kaynaklarını tehdit eden projelere izin verilmemeli ve önlem alınmalıdır. Ne yazık ki, Karadeniz’in En Doğusu Artvin’den, En Batısı’ndaki Kırklareli’ye kadar tahribatın her çeşidi yaşanıyor.  Avrupa’nın en Önemli 5 Doğa Alanı’ndan biri olan Istrancalar’ın daha fazla tahrip edilmeden, yaban hayatı yok olmadan,  doğal varlıkların gelecek nesillerin yaşam kaynağı olarak kayıtsız şartsız koruma alanı ilan edilmesi, geleceğe yapılacak en önemli yatırımdır.” (Savaş Eskici)