"72 milyonu kucaklayacak bir Anayasa'ya ihtiyacımız var"

* Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, dün Kırklareli'de Sendika üyeleri ile bir araya geldi. Gündoğdu yaptığı açıklamasında, Türkiye'nin 72 milyonu kucaklayacak bir Anayasa'ya ihtiyacı bulunduğunu söyledi.

  Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen Kırklareli İl Temsilciliği tarafından dün Şampiyon Grand Hotel’de saat 12.30’da düzenlenen istişare toplantısına katıldı. Memur-Sen İl Temsilcisi Bilal Yeşen ile bağlı Sendikaların İl Temsilcileri ile üyelerinin yer aldığı toplantıda konuşan Genel Başkan Gündoğdu, demokratik Türkiye’ye doğru hızlı adımların atıldığı bu günlerde 72 milyonu kucaklayacak bir Anayasa’ya ihtiyacın bulunduğunu belirterek şunları kaydetti:“18 Şubat’ların millet iradesini hazmedemeyen darbe planlarının ıslak imzaların, Türkiye’nin başına musallat olduğu günlerden demokratik Türkiye’ye doğru hızlı adımlar atıldığını da bu günlerde görüyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel, anayasamız darbe anayasası 1924 anayasası hakimiyetin düşen millete ait olma sözünü bu meclis eliyle yürütülmesi demişken 61’in ve 82’nin anayasaları belli kurullar eliyle yürütülür diyerek millet iradesinin tecelligahı olan meclisi devre dışı bırakmış, devre dışı bırakılmasına müsaade etmiş ve bu zamana kadarda bu keyiflilikler Türkiye’ye zarar vermiş.İster darbecilerin darbe planlarını dikkate alın isterseniz Anayasa Mahkemesi’nin 367 ve  başörtüsü kararında Meclisi adeta özgürlüklerle ilgili karar almaz konuma getirmesine bakın isterseniz Danıştay’ın kat sayı engeliyle ilgili 28 Şubat süresince kendisine dava açıldığında 2547 yasaya göre bu YÖK’ün işidir demesine rağmen emir alan YÖK Başkanı gidip, millet adına YÖK Başkanı gereğince pardon bu bizim işimizmiş diyerek, yürütmenin alanına müdahale eden yaklaşıma bakın. Hepsi çağdaş dünyada karşılaşılmayan, çok ayıp kabul edilen yasamayı ve yürütmeyi devre dışı bırakan yaklaşımlardır.* “Milletin devletine geçmemiz lazım”Bunun için Anayasamızın demokratik, laik, sosyal, hukuk devletin kavramlarından, her biri diğerinin amiri olmadan 4 kavramında geçerli olmasını istiyoruz. Demokratik, Laik, Sosyal ve Hukuk Devleti’ni önemsiyoruz. Demokratik devlet olabilmemiz için cevap vermemiz gereken soru devletin milleti olmaya devam mı edelim, yoksa milletin devletine mi geçelim? Kesinlikle cevabımız milletin devletine geçmek olmalı. Eğer devletin milleti olmaya devam edersek, devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunda sorun yok ama bürokratik devlet olduğunda yad a yargıçlar devleti olduğunda, derin devlet olduğunda, yargıcı devlet olduğunda, milletin iradesin tokatlamaya devam ediyor.* “Laiklikle ilgili tanımsızlık Türkiye’de sıkıntı oluşturuyor”Laiklikle ilgili bir tanımsızlığın oluşu da Türkiye’de sıkıntı oluşturuyor. Sadece başörtüsü kararına baktığımızda bile, bu sıkıntıyı görmek mümkün. Bu ülkede başörtüyü yasaklayan yada yasak olmasını isteyen herkes, Laikliğe sığınıyor. Ama laikliğin doğduğu ülke olan Fransa’da bu gün başörtülü kızlarımız özgürce üniversitelerde okuyabiliyor. Öyleyse kendimiz haddini bildirerek, Meclis’ten kovduğumuz Merve Kavakçı’ya Laikliği bahane olarak göstermiştik. Bu gün, Belçika Meclisi bizim Merve Kavakçımızı ayakta alkışlıyorsa, Türkiye’nin artık bu utançtan, bu ayıptan Sütçü İmam’ın torunlarını, Sütçü İmam’ın üniversitesine almama rezaletine, rezilliğine son verme mecburiyeti var. * “72 milyonu kucaklayan bir Anayasa’ya ihtiyacımız var”Sosyal devlet tanıyan devlettir, tanımlayan devlet değil. Artık öteki oluşturulsun istemiyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun, Alevi’si, Sünni’si, Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı Çerkez’i 72 milyon milleti kucaklayan, bir Anayasa’ya ihtiyacımız var ki, bu devlet sosyal olabilsin. Her süreçte birilerini gözlerine kestirip dövme yetkisini kendinde gören devlete sosyal devlet deme şansımız yok.* “ Hem ekmeği hem de özgürlüğü önemsiyoruz”Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü önemli, ama yargıçlarımızın evrensel hukukun gereklerini yerine getirmek yerine, kendilerini atayan iradeye minnet borcunu ödeyen kararlara imza atmasında bu ülkenin yargıya güvenini sarsıyor. Yargının bağımsızlığı ile tarafsızlığını birbirinden ayrı tutmadan, ele alma mecburiyetimizde var. Çalışma hayatı boyutuyla hem ekmeyi hem de özgürlükleri önemsiyoruz. Hükümetlerle 100 TL maaşa zam için mücadele ediyorken bir darbenin oluşuyla yada planıyla bile hükümetlerinde, siyasetçilerinde, milletinde ekmeği top yekun tokatlanıyorsa, biz ağacın gövdesini ateş almış yanıyorsa dallarında meyve arayamayız. Onun için genel iklim için, mücadele ederiz. Öyleyse ekmeğimizin ve özgürlüklerimizin daha anlamlı olması için Türkiye adına normalleşmiş bir iklimi, çalışma hayatı adına da toplu sözleşme adının verildiği anayasayı önemsiyoruz. * “Referanduma gidecek paketi önemsiyoruz”2009 yılı 15 Ağustosu’nda bu yasayla bir daha toplu görüşme masasına oturmayacağız’ dedik. Amacımız oturmamak değil, bu yasayla oturmanın hiçbir anlamının olmadığını ortaya koyarak yasayı değiştirme gayretimizi öne çıkartmaktı. Geçekten 2008’de uzlaşmıştık. Uzlaşılan sosyal konuların halen bir kısmının gereği yapılmış değil. Çünkü orada Bakanın attığı imza bizimle beraber Bakanlar Kurulu’nun icazetine tabii. 2009’da uzlaşamadık, Uzlaştırma Kurulu’nun verdiği kararı yine hükümet hiç duymadı. Şuanda hazırlanmış olan paketi İnşallah 367’yi bularak Meclis’ten geçer. Bulmazsa referanduma gidecek paketi önemsiyoruz. Sadece Anayasa’nın geçici 15. maddesi darbecileri koruyan maddenin çıkartılması ve toplu sözleşme hakkının girmesi bile, başlı başına Türkiye’nin son 20 yılının en önemli kazanımı olacak. * “Özgürlüklerin korunduğu Türkiye biran önce inşa edilsin”Eksiklikleri yok mu? Memura siyaset yasağının kaldırılmamış olması, grev hakkının verilmemiş olması, meclisin top yekun çözüm merkezi haline getirilmemiş olması, gibi onlarca eksiklik saymak mümkün. Ama yargı reformu, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, engellilere pozitif ayrımcılık yapılacak olması çocuk haklarının ilk kez Anayasa’ya girmiş olması Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının hiç değilse meslekten çıkartılma boyutunun açılmış olması, evrensel hukukun savunma hakkını engelleyen YAŞ Kararları’nın yargıya açık olması gibi demokratik Türkiye’nin yol haritasını çizemek ve defolu demokrasiden kurtulmak için önemli kazanımlar sağlayacak, bütün maddeleri önemsiyoruz. İstiyoruz ki çalışma hayatı boyunca milli gelirden hak ettiğimiz payın, toplu pazarlık hakkıyla elde edildiği Türkiye, Türkiye boyutuyla da millet iradesinin saygın olduğu özgürlüklerin korunduğu Türkiye biran önce inşa edilsin korunsun.”  (s)