Barış; "CHP, Kyoto protokolünde taraftır"

Kırklareli CHP Milletvekili Tansel Barış, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolü'ne olumlu baktıklarını belirterek 'CHP, Kyoto protokolünde taraftır' dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Çarşamba günü yapılan Genel Kurulunda, Kırklareli CHP Milletvekili Tansel Barış, “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın 1. Maddesi” üzerine söz aldı.
CHP Grubu adına konuşan Milletvekili Tansel Barış, şunları söyledi;
“Değerli milletvekilleri, dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına "küresel ısınma" deniyor. Sıcaklık artışına atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazları neden olmaktadır. 1850-1950 yılları arasında dünya ısısında önemli bir değişiklik saptanmamıştır ama son elli yılda gerçekten insan hayatı üzerine etki edebilecek bir ısı değişikliği olduğu hepimizin malumudur. Hatta son yıllarda, 2000'li yıllarda bu ısının giderek daha da arttığı hepimiz tarafından tespit edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ısı artışının meydana getirdiği iklim değişiklikleri yalnız insan hayatına değil, diğer canlı hayata da bayağı etki etmektedir ve onların yaşamlarında da gerek tür azalması ve gerekse diğer konularda değişik etki etmektedir. Bazı bitki ve hayvanların sayısı azalmakta, kar ve buz örtüleri alansal ve hacimsel olarak azalmaktadır. Kasırga, tayfun, sel, kuraklık gibi iklimsel olaylar son otuz yılda hepimizin gördüğü gibi olağanüstü artmıştır. İnsanların çeşitli faaliyetlerinin küresel ısınmaya etkileri genelde enerji kullanımı yüzde 49, endüstrileşme yüzde 24,
ormansızlaşma yüzde 14 ve tarım yüzde 13 olarak tespit edilmiştir. Şu ana kadar meydana gelen ve bundan sonra meydana gelebilecek olan iklim değişikliklerine bağlı çevre felaketlerinin önüne geçmek için Kyoto Protokolü hayata geçirilmiştir. Bildiğiniz gibi Protokol 1997 yılında görüşülmüş, 1998 yılında imzalanmış ve 2005 yılında ancak yürürlüğe girmiştir. Protokol'ün hedefi, sera gazları salımını azaltmak arkadaşlar. Türkiye bu Protokol'ü ne kadar konuşmuştur? Türkiye'de medya bu Protokol'e ne kadar önem vermiştir ve Hükûmet, acaba, bu Protokol'ün, iklim değişikliğinin yaratabileceği sonuçları halkımıza yeterince anlatmış mıdır? Bunlar gerçekten sorulması gereken sorular. Çünkü, bugüne kadar, Birleşmiş Milletler böyle bir sözleşme belki de yapmamıştır. Çünkü, dünyanın geleceği bu sözleşmenin sonucunda gerçekten çok büyük önem arz etmektedir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde ülkeler gelişmişliklerine göre farklı renklerde listelenmiştir. Ek I listesinde 41 OECD ülkesi yer almaktadır. Türkiye de bu liste içerisinde ama ülkemiz gerçekten gelişmiş bir ülke miydi? Bu nedenle, itiraz sonucunda, 2001 yılında ülkemiz, Ek-I listesinde kalmak şartıyla Ek-II listesinden çıkarılmıştır. Ancak, Ek-I listesinde olmamız da gerçekten bizim ülkemizin gelişmişliğini mi ifade ediyor, o ayrı bir soru.
Değerli milletvekilleri, Ek-I ülkesi ne demek? Ek-I ülkeleri, sanayileşmiş ve ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelerdir. Bu ülkeler, emisyon azaltmakla yükümlü, öncü ülkelerdir. Ek-II ülkeleri ise Ek-I listesinde olmayan ülkelerdir ve gelişmekte olan ülkelere, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yapılacak projelere finansman sağlamak ve bu ülkelere yardımcı olmakla yükümlüdürler. Bir de Ek-I dışı ülkeler vardır. Bunlar, her yıl karbon emisyonunu Birleşmiş Milletlere sunmakla yükümlü ülkelerdir.
Değerli milletvekilleri, Amerika Birleşik Devletleri, dünya karbon emisyonunun yüzde 25'ini tek başına üretmektedir ve küresel ısınmanın da en büyük sorumlu ülkelerindendir. "Kyoto yükümlülüğü olmayan Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin, ekonomisine darbe vuracağı nedeniyle Amerika Kyoto'yu imzalamıyor." diye söylenmekte. Ayrıca "Benim ekonomime zarar verecek, benim ülkemdeki işsiz sayısını artıracak." diye Amerika Birleşik Devletleri Kyoto'ya imza atmıyor.
Değerli milletvekilleri, yani "Ben karbondioksit emisyonunu azaltmayayım, ama dünyada ağaç dikeyim." gibi bir politika bu. Diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri'nde petrol şirketleri ve silah şirketleri egemenliklerini sürdürebilmek için çevreyi katletmeye devam ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu şirketler ve bu ülkeler artık dünyayı yaşanmaz hâle getirmekten vazgeçmelidir. Daha çok savaş ve daha çok petrol kullanımı ile yaşamı ve yaşam alanlarımızı yok etmekten vazgeçmelidir. Bu yıl sonunda 2013 yılı için ve sonrasına yön verecek olan Kopenhag Konferansı'nda alınacak kararlarla temiz doğa, düşük karbondioksit emisyonu ile yaşanabilir bir dünya için vahşi kapitalizm sorgulanmalı ve gerekli bağlayıcı önlemler alınmalıdır.
Yeni ABD Başkanı Obama, Kyoto ile ilgili sıcak mesajlarını vermiştir ve umarım bunu hayata geçirecektir. Sekiz yıllık Bush döneminin yarattığı tahribat, umarım Obama ile birlikte azalacak ve bu handikap da ortadan kalkacaktır.
Değerli milletvekilleri, İktidarın "Neden Kyoto'ya taraf olalım?" gerekçelerinde, birincisi, "Yüz seksen bir ülke tarafından bu Protokol imzalanmıştır. Bizim imza atmamamız saygınlığımıza gölge düşürecek." deniyor. İkincisi: "Avrupa Birliğinin taraf olduğu bu Protokol'e imza atmamak bu süreci zedeleyecektir." Bir üçüncü gerekçesinde de "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine geçici üye olmak için Protokol'e imza atmak durumundayız." diyor.
Hâlbuki biz bu Protokol'ü niye imzalamalıyız arkadaşlar? Bu Protokol konuyla ilgili konferanslarda söz söyleme, özel koşullarımızı ifade edebilme ve ülke çıkarlarımızı koruma açısından gereklidir. Bundan da öte, bunun da ötesinde, biz bu Kyoto'yu neden imzalamalıyız? Bir kere, Cumhuriyet Halk Partisi olarak çevreye saygılı, çevreye duyarlı bir parti olduğumuzdan dolayı ve bunu da programımızda çok net bir şekilde ifade ettiğimiz için, bizler çocuklarımıza, torunlarımıza temiz bir doğa, düşük karbondioksit emisyonlu bir hava ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için Kyoto Protokolü'nü imzalamak durumundayız.
Cumhuriyet Halk Partisi bu Protokol'e taraftır. Bu Protokol'ün ülkemizin de… Zaten şu anda Protokol'ü imzalasak bile henüz taraf olmayacağız, en azından belli bir süreç daha geçmesi gerekecektir. En azından üç ay bir askı süresi vardır Birleşmiş Milletlerde. Bu nedenle Protokol geç kalmıştır ve en kısa sürede çıkması için bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu Protokol'e olumlu bakıyoruz ve Protokol'e evet diyoruz.” (mc)