BAŞYAZI

Kimseye baki değil ki dünya





Şenol Goncagül
Demirköy’de, sanırım Lise 2. Sınıf’ta filandım. Sinema’da, konser verilecekti. Siyah-beyaz Tv’lerin bile yok sattığı ilçede, konser düzenlenmesi de, büyük olaydı… Konser saati de, sanırım akşamüstü 20.00 gibiydi. Saatin 12.00’yi gösterdiği esnada, kiracı olduğumuz eski ama çiçek bahçesine benzeyen çevre şekli ile dikkat çeken evimizin önünden bir erkek ile bir bayanın geçtiğini gördük. Yaklaşınca anladık ki; bunlar konser vermeye gelen Erol ve Emel Büyükburç çiftiydiler. Annem, misafirperliğini konuşturarak, bu ikiliyi evimize ve hatta bahçemize kahve içmeye ikna etti. Erol Büyükburç, son derece neşeli ve güleryüzlü biriydi. Emel hanım da öyle. Kahvelerini içtiler. Sohbetimizi en alasından yaptık ve tam çıkarlarken de Erol Bey sordu bana; “Akşamki konsere gelecek misiniz?!” Biraz ezik ve biraz da utangaç bir eda ile başımı olumsuzluk işareti olmak üzere iki yana salladım. Üzüldü ama sonradan anladı durumu: “Ailece benim misafirimsiniz akşama” dedi… Akşam, en ön sıralardan izledik konseri. En çok alkışlayanlarda bizlerdik sanıyorum. O zamana kadar hayatımda gördüğüm en ünlü ve önemli isimlerdi O’nlar… Erol Büyükburç evinde ölü bulunmuş… O haberin bana çağrıştırdığı da işte bu küçücük anı oluvermişti… Allah rahmet eylesin… Kalın sağlıcak ile…