BAŞYAZI

Seçim Kampanyaları

Şenol Goncagül
Bizdeki seçim kampanyaları, bi nevi PANAYIR havasında! Sokaklar, aralıksız ve boşluk bırakmaksızın parti bayrakları ve posterleri ile dolu dolu. Hoparlörlerle, parti binalarından ve seçim otobüslerinden bangır bangır parti müzikleri ve anonslar! Hani, şuna mı geliyor acaba olay? Hangi partinin anonsu daha güçlüyse, kimin afişi ve posteri daha büyük ve çok ise, kim sokaklarda daha çok dolaşıyor ise, oyları onlar kapıyorlar! Gözünüzü seveyim birader! Yahu!.. Yazık değil mi o binlerce afiş ve postere? Parti bayraklarına? Şimdi, biz o partilerin amblemlerini bilmiyoruz da, gözümüze sokulduğu için mi öğreniyor ve gidip paşa paşa oylarımızı veriyoruz yani?! Görüntü kirliliğine mi yanalım? Gürültü kirliliğine mi kızalım? O, naylonumsu malzemelerin çevreye verdikleri zarara mı dem vuralım? Neresinden baksan, neyinden tutsan elinde kalıyor olay! Kapı kapı dolaşma geleneğine bakıyorum da; “Hayırlı günler. Ben, filanca parti adayıyım. Desteklerinizi bekliyorum..” deyip, el sıkmalar ve geçmeler… Şimdi bizim seçmenimiz bir bakıyor şöylece; “Ense kulak yerinde, boy, bos, endam durumları fena değil! Ne ararsan yerli yerinde! Eh, öyleyse oyumuzu buna verelim!” mi diyor acaba?! O, birkaç saniyelik tanıtma ve el sıkma anında, sizin bu memlekete neleri getireceğinizi, nelere söz verdiğinizi, plan ve projelerinizi “telepati” yöntemiyle kapıyor ve “Budur” mu diyorlar dersiniz?! Memlekette ne yazık ki, yerel tv yok! Radyolara da, partilerin ve adayların çok fazla itibarı olmuyor! Yerel medyayı düşünenlerin sayıları zaten ortada! İşin özeti de; “lider edebiyatı” ile götürülen seçim kampanyaları… “Bitse de gitsek” modundaki seçmen grafiği… Yeni parlamentodan ülke ve bölge adına yepyeni şeyleri bekleyen bir HALK topluluğu! Anlayacağınız; bizim yakada seçim kampanyaları açısından değişen pek bir şey yok vesselam… Canla, başla, kapı kapı gezilerek yapılan şeyler var ortada… Ama,profesyonellik anlamında bir şey göremedim, bundan ibaret durum… İleride olur mu?! Kısmet… Yeniden görüşmek dileği ile…