BAŞYAZI

Ne Book Olursa Olsun





Şenol Goncagül
“faceBOOK sevdalıları”, çatır çatır seçim kampanyaları yürütüyorlar! Abi! Sesin soluğun çıkmıyor dediğimizde de; “Ohhoooo! Biz faceBOOK ta saniye saniye paylaşıyoruz yaptıklarımızı!” ifadeleri almış başını gidiyor!.. Abisi, her ne BOOK olur ise olsun ama senin yerel basınını pas geçmen veya devre dışı bırakman, benim o BOOK’tan alıp ta illa ki senin faaliyetlerini yayınlamam demek değil ki! Her ne BOOK ile işin olur ise olsun, sen yine de iletişimlerini düzenli tut derim! Her alanı en iyi ve profesyonel anlamda kullanın mesela. Türker Yörükçüoğlu ile Ahmet Zeki Kılavuz’da gördüğüm, yanında bir Basın Danışmanı bulundurma eylemi, profesyonellik emaresidir aynı zamanda. Yaptığın tüm çalışmalarını BOOK’larda filan ver anında ama yerel banışına da bültenler yolu ile ve bizzat ziyaretlerinde iletişim köprünü ihmal etme. Adı üstünde işte; “SANAL MEKAN” bunlar… Şimdi yarın, birinin eline şifren geçip te, o çok güvendiğin BOOK’unda, ahlak dışı şeyler yayınlandığı zaman, “Ben o BOOK’ta, çekerim sifonu, gider” lüksün olamaz! Senin ismine açıldığından dolayı da, öyle kolay kolay yırtabilmen için seçimin sonucu bile göremeyebilirsin! Yeri ve zamanı gelmişken hazır; bir de kurumsal nitelikteki insanların, siyasetçilerin ve önemli simaların, şu BOOK’un cılkını çıkarmalarını görüyor ve hayret ediyorum! Sofra durumundan tutun da, neredeyse Wc durumuna kadar çekip çekip paylaşmalar filan!.. Bırakın abi bu işleri yaaa!.. Taşıdığınız sorumluluk, makam ve ciddiyet gerektiren sorumluluklarınızı unutmayın derim ben! Bir de yine aklıma gelmişken; geçenlerde AK Parti’de bir aday adayının açıklamasını yaparken, yanında 2 yaşlarındaki çocuğunu getiren ama çocuğun bağırıp çağırmalarına pek aldırış etmeyen partili kadına seslenmek isterim; “Orada, hayatının en önemli açıklamalarından birini yapmaya çalışan o aday adayının, küçük bir konsantrasyon eksikliğinden dolayı yapacağı bir hatayı, ömür boyunca unutamayacağını biliyor musun?! Orası, çocuk eğlendirilecek yer mi Allah aşkına?! Bir de, o tür yerlerde, cep telefonlarını en azından sessize almayan arkadaşlara seslenmek istiyorum; “Senin ticari veya özel konuşmalarını, orada toplanan yüzlerce kişi dinlemek zorunda mı be adam?! Ya, al telefonunu çık dışarıda konuş acil işini! Ya da, tamamen kapat gitsin!.. Ha! Yok, illa ki önemli ve cevap verilmesi gereken arama bekliyorsan da, girme o toplum içine, olup bitsin!.. Bundan sonrada, bu tür davranışları olanları “ismen” yayınlamak ve daha dikkatli olmalarında yardımcı olmak düşüncesindeyim. Kalın sağlıcak ile …