BAŞYAZI

Olmuş bu çocuklar!..



Şenol Goncagül
Biz, ne zamandır ilk kez böyle birlik ve beraberlik içinde olup, bir şeyler yaptık! Her şer de bir hayır varmış! Bunda da, olsa olsa böyle bir hayır vardır sanıyorum! Yıllar evvel, merhum Tahir Mayda, kendisine tokat atan dönemin Belediye Başkanı Kadir Gökçe hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. O gün, yaşanan olaydan dolayı da, gazeteciler olarak yürümüş ve olayı protesto etmiştik! O tarihten biridir, belki de ilk kez böylesine bir birlik ve beraberlik oluştu! Gazeteciler Cemiyeti’nin, bu birlik ve beraberlik oluşumunda önemli payı ve katkıları oldu. Kutlamak gerekli onları da… Protesto yürüyüşü yapılırken, arada espriler de gırla gidiyordu; meslektaşlardan birinin; “Niye hep gazeteciler tartaklanır?! Bir gün de, gazeteciler saldırganı hastanelik ettiler şeklinde bir haber çıkmalı! Hani, insan köpeği ısırmış gibi olurdu belki bu da!” diyordu. Bir başkası da; “Hazır böyle bir yürüyüşe başlamışken, FB’nin yönetimini de istifaya mı çağırsak acaba?!” diyordu. Siyasi camiadan da (görebildiğim kadarı ile) MHP Kırklareli İl Başkanı Kürşad Yamaner ile MHP Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Mesut Şalk bizzat Gazeteciler Cemiyeti’ne kadar gelerek, bizimle yürümüştü. Atatürk Anıtı önünde de, bitime yakın CHP Milletvekili Adayları’ndan Dt. M Tuna Soykan’ı görüp, sohbet ettik. Tuna Bey, oradan geçerken görüp mü gelmişti? Yoksa bizzat o etkinlik için mi gelmişti? Bunu bilmiyorum… (Tuna Soykan, ayrıca basın camiasına son derece yakın bir isimdir. Önadım Gazetesi’ni kuran Erol Yabasun’dan, gazeteyi Tuna Soykan satın almıştı. Biz de, babamla birlikte Önadım’ı Tuna Abi’den satın almıştık.) Bana yapılan ölüm tehditleri için, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve daha birçok önemli isim harekete geçmiş ve geçmiş olsun temennilerinde bulunulmuştu. Ne var ki; o dönemlerde, bizim camiamızdan yeterli oranda veya en azından Cuma günkü şekilde bir tepki çıkmamıştı! İşte o yüzden de, bu kültürün yerleşmesi, yaşaması ve camia olarak birbirimize sahip çıkabilme olgunun yerleşebilmesini temin adına, biz Zortul Medya Grubu olarak, ekmeklerini kazanmak üzere canlarını dişlerine takan kardeşlerimize sonuna kadar destek olmaya çalıştık. Bunun, isimlerle de alakası yoktu! İsimler değişirdi ama, önemli olan camiaya sahip çıkabilmekti. Kırklareli Gazeteciler Cemiyeti, başkan Selim Tiran ve yönetimi ile birlikte bu konuda önemli dersler vererek, örnek oldular. Camianın sahipsiz olmadığını ve bırakılmayacağını dosta, düşmana karşı sergiledik.  İşin haklılık, hukuki süreç ve detayları bizim değil, yargının işidir artık. Hangi sebep olursa olsun, kimsenin bu türden saldırı ve davranışa muhatap olmaması düşüncesindeyiz. Hem sonra; Bizim o saldırganlara oranla çok daha etkili silahlarımız da var! Yahu, bizim elimizde kalem var! Medya var! İletişim var! Korkması, çekinmesi, engellemeleri kabullenmesi gereken neden bizler olalım ki?! Kendi hakkını ve hukukunu bile arayamayan medyaya, kim neden inanıp, hakkını araması için başvuruda bulunsun ki?! Burada, şunu da belirtmeden geçmeyeyim isterseniz; Saldırıyı yapan kişilerin, toplum arasında muteber, seviyeli ve aslında son derece pozitif insanlar olduklarını duyuyoruz. İnsanız, hepimizin bir anlık öfkesi, tepkisi veya agresifliği olabilir. Önemli olan; iletişimi düzgün ve açık tutmak. Yaptığımız hataları kabullenerek, ders çıkarabilmek ve toplum huzuru ve barışını koruyabilmek üzere gayret sarfedebilmek. Yapılan bir saldırı, tüm medya camiasını bir anda aynı çatı altında toplayabilmiş ise; gelecek adına umut ve ışık var demektir! O bilince ve ortama ulaşana kadar da, kalemlerimizi birilerinin gözüne sokmaya devam edeceğiz! Eğer bizler, kendi ederimizi ve değerimizi kendimiz belirleyemiyor ve toplum içindeki saygınlığımızı kabullendiremiyorsak, o zaman başkalarının bize verebileceği önem ve değerle yetinmek zorunda kalırız! O zaman da, işte böyle haberciyi sahipsiz görürler ve itip-kakmaya çalışırlar! İsimlerin önemi yok dediğim gibi de! Önemli olan hareketler ve davranış şekilleridir… Geçmiş olsun çocuklar hepimize…