BAŞYAZI

At ile Deve değil ya bu!


Şenol Goncagül
Kara kuru, cılız ama sevimli mi sevimli bir kızcağızdı! Deniz Naz, benim manevi kızım. Hastaneden taburcu olmadan 1 gün evvel ziyaretine gittim. Konuştuk. Sohbet ettik. Aslında, 3. Sınıf’a gitmeliymiş Deniz Naz. Ama öylesine de zeki bir çocuk ki, 1 yıl erken gitmiş okula. Karnesindeki tek not birimi de 5… Ben de, öncelikle o karayoluna gerekli girişimlerin yapılmasına adadım kendimi… Ya olacak, ya olacak o işler!.. Süratli olmamamıza rağmen, Deniz Naz’ın bizim aracımızın önüne düşmesi, bir nevi de kaderin yazgısıydı sanırım! Çünkü hemen birkaç saniye kadar önümüzde de, en az 80 km. hızla geçen kocaman bir kamyon vardı. Deniz Naz’ı, yol kenarında oynarlarken yola iten arkadaşı, eğer birkaç saniye önce o davranışı yapmış olaydı, Allah korusun ama bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık! Elbette ki, o yola bir alt veya üst geçit yapılmalı. Ama mesela dikkatimi çeken en önemli eksiklerden birisi de; yolun kenarında hiç boşluk olmayışıydı! Çocuk ve yayaların durmaları için bir boş alana ihtiyaç var öncelikle… Hız kesicilerin, adım başı bulunduğu lüzumsuz yerlere inat, Kaynarca’da olmayışı tuhaf mesela! O yol, ağır tonajlı kamyonların cirit attıkları bir güzergah sonuçta. MOBESE Kameraları mutlaka olmazsa olmazı işin! Radar’ın da, en çok ihtiyacı duyulan yerlerden birisi o bölge! Şimdi ben; siyasetçi veya bürokrat, her kim var ise, peşlerinden koşturarak, bundan böyle o bölgede kaza yaşanmaması için kendimi görevli kılıyorum. Yeniden geçmiş olsun Deniz Naz kızım… Acil şifalar…