BAŞYAZI

Trafik Manzaraları





Şenol Goncagül


Trafik Kuralları’nı, fantezi olsun diye yapmadılar sonuçta!.. Kırmızı Işık’ta geçmek lüksünü, zafer kazanmış edaları ile yerine getiren sürücülerimizin yüzsüzlüğünü gördükçe kan beynime sıçrıyor! En çok ta, basit bir işlem olmasına rağmen, en çok ihmal edilen şu sinyal verme zorunluluğunu ihlal edenlere anlam veremiyorum! Zor deseniz zor değil! Hani, sinyal verdiğinizde bir çuval benzin veya yakıt yakıyorsunuz desek, herhangi bir bedeli de yok! Geçenlerde, Lüleburgaz şehir merkezinde hemen önümde seyrederken, birdenbire sola dönen ve pişkin pişkin seyreden lüks bir aracın peşinden gittim! Uygun bir yerde de durdurup, sordum: “Hocam, kaç model bu araç?” Cevapladı: “Yeni daha. Hayırdır!” Açıkladım: “Yepyeni ve üstelik te oldukça lüks bir araç alıyorsunuz ama üzerinde sinyal verme kolu yok!” Adam gülümseme ile karışık cevapladı ki bunu bekliyordum ben de: “İyi de, bu araçta sinyal kolu var ki!” O cevabı alır almaz da, adamın suratına şamar gibi şu sözleri sıraladım: “Öyleyse niye kullanmıyorsun o sinyali be kardeşim?!” Sonra da, o sinirle devam ettim yoluma… Tam yeniden caddeye dönecektim ki; hemen önümde ana yola çıkmak üzere bekleyen ve nizami şekilde sağ sinyalini yakan araç sürücüsünün, sola dönerek, İzmir çekmesi ile birlikte sinir katsayım yeniden zıplayıverdi… Trafik lambalarını “Elma Ağacı” gören zihniyetin, sinyal vermemesini kabullenemezken, bir de “Keşke hiç sinyal vermelerdi de, en azından sağa sinyal verip, sola dönmeselerdi” durumuna düşürülüyoruz! Hazır yeri gelmişken de, bir teşekkürü iade etmem gerekiyor sanırım! Cuma gecesinin akşamı, gazeteden çıkıp, elimdeki gazete paketleriyle yaklaşık 300 metre ötedeki arabama yürürken, elimden kayan paketlerle uğraştığım esnada yanıma gelen şahıs, yardım umudu güden beni mutlu etmişti! Ne var ki; “Abi, bir gazete alabilir miyim?” deyip, cevap bile beklemeden aldığı gazete ile oradan uzaklaşan arkadaşa kucak dolu selam ediyorum!.. Yeniden görüşmek umudu ile…