BAŞYAZI

Hayırlı Traşlar





Şenol Goncagül

Telaşlıydım ve işim acildi. Berbere girdim. Sabahın saat 09.30’u gibiydi. Yeni yeni işine gelen ve dükkanını açmakta olan berberin koltuğuna oturdum. Yavaş ve hafiften sergilediği hareketlerine biraz olsun ateşleme getirebilmek üzere “Hocam, yüz gram acele edelim istersen!” demek zorunda bırakıldım… İlk baktığım ise; traşa başlamazdan evvel, mevcut jileti değiştirip, değiştirmediği olmuştu! Pek te öyle bir derdinin olmadığını görür görmez de, okkalıca uyardım kendisini. Bozulur bir eda ile hızlı ve sinirli şekilde değiştirdi jiletini… Bununla da sınırlı kalmadı ki bizim traş maceramız! Traşa başlamak üzere yüzüme yaklaştığında bir de ne göreyim?! Ağızdan yayılan keskin bir sarımsak ve işkembe çorbası kokusu! İşkembenin işkenceye dönüşen yansıması süredursun, bir de başlamaz mı sohbete! “Buralarda yeni görüyorum. Hayırdır” sorularından, taa ki hükümetin aldığı kararlara ve muhalefetin çıkışlarına kadar!.. Ya sabır… Da, o da bir yere kadar… Traş mı oluyoruz, kafamız mı ütüleniyor? Anlayan beriye gelsin… Elbette ki, bu örneği verirken, işlerini düzgün ve nezih şekilde yapan esnafımızı tenzih ediyorum. Sadece örnek vermek ve kimsenin kimsenin ağız kokusunu çekmeye mecbur olmadığını ifade etmeye çalışıyorum. Gözünüzü seveyim berber kardeşim! Yapmayın bu türden şeyleri lütfen! Zaman günlük hayatta kafamızı ütüleyen o kadar çok olumsuzluklarla karşılaşıyoruz ki, bir de bunlarla negatife düşmeyelim! Haydi, size hayırlı traşlar…