Burgaz Rakı'nın devrine Rekabet Kurumu'ndan izin çıkmadı

Burgaz Rakı'nın devrine Rekabet Kurumu'ndan izin çıkmadı

Geçtiğimiz günlerde TAPDK tarafından alkollü içki satış ve dağıtım belgesi iptal edilen Burgaz Rakı’nın devrine, Rekabet Kurumu’nca izin verilmedi. Günlerdir ekonomi piyasasında merakla beklenen karar öncesinde Mey Içki, Burgaz Rakı için 62.5 milyon TL teklif vermişti.

TAPDK’nın lisans iptalinin ardından Rekabet Kurumu’nun kararı beklenmeye başlandı. Mey Içki, lisans iptaline rağmen Burgaz Rakı’yı satın almaktan vazgeçmedi. Bunun yanısıra sektördeki diğer firmalar, Mey Içki’nin Burgaz Rakı’yı satın almasına, haksız rekabet ortamının normale döneceği beklentisiyle olumlu bakıyordu.

Ancak Rekabet Kurumu; rakı pazarında rekabetin önemli ölçüde azaltılması durumunun yaşanabileceği, hakim durumun güçleneceği, rakı haricinde diğer yüksek alkollü içki pazarında farklı ve ağır bir kapasite yaratacağı gerekçesiyle ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde, başvuruya olumsuz sonuç çıkardı.

Kurum, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından satışa sunulan Burgaz Alkollü Içecekler Ticari ve Iktisadi Bütünlüğü’nün Mey Içki Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından devralınması işlemini 1998/4 sayılı “Özelleştirme Yoluyla Devralmaların Hukuki Geçerlilik Kazanabilmeleri Için Rekabet Kurumuna Yapılacak Ön Bildirimlerde ve Izin Başvurularında Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” uyarınca izin verilmesine ilişkin başvuruyu değerlendirdi ve devrin gerçekleşmesini uygun bulmadı.

Mey Içki, Rekabet Kurumu ile aynı görüşte değil

Rekabet Kurulu’nun devre izin vermeme kararını değerlendiren Mey Içki, şu açıklamalarda bulundu:

“Burgaz’a sahip olmamızın hakim durum yaratacağı görüşüne katılmıyoruz. Rekabet Kurumu’ndan olumlu karar çıksaydı, Mey olarak 2005 yılı sonundaki pazar durumuna geri dönmüş olacaktık.

Ihaleye katılmamızın iki temel gerekçesi vardı. Bunlardan ilki, Burgaz gibi sektörün adil rekabet kurallarını sistematik bir şekilde bozan, alkollü içecekler sektörünün yapısına ciddi şekilde zarar veren bir şirketin sahipliğinin yasal ve kurumsal bir yapıya geçmesi sürecine katkıda bulunmak, ikincisi de devlete büyük vergi geliri sağlayan ve çok önemli ihracat potansiyeli bulunan alkollü içecekler sektörünün sağlıklı bir biçimde gelişmesini sağlamaktı.”