Genç-Memur-Sen istişare yaptı

Kırklareli Genç-Memur-Sen'in Genişletilmiş İstişare Toplantısı 28 Şubat 2015 Cumartesi günü Kırklareli Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Salonu'nda yapıldı.


HABER MERKEZİ Kırklareli Genç-Memur-Sen’in Genişletilmiş İstişare Toplantısı 28 Şubat 2015 Cumartesi günü Kırklareli Öğretmen Evi ve Akşam Sanat Okulu Salonu’nda yapıldı. Genç-Memur-Sen Kırklareli Üniversite Öğrenci Temsilcisi Cemal Kayabaşı’nın organize ettiği toplantıda Kayabaşı katılımcılara “Hoş geldiniz” diyerek İstişare Toplantısı’nın gündemini sunarak ederek açılışı yaptı. Genç-Memur-Sen Başkanı Alparslan Koç yaptığı konuşmasında şunları kaydetti: “Amacımız gelişen dünyada kaliteli, donanımlı ve ülkesine hizmet eden gençlik yetiştirmektir. Kitap Meclisi kurduk. Her ay 40-50 civarında üniversite gençleri ile belirlenen aylık kitap okunarak ay sonunda kitap üzerinde çalışma yapıyoruz. Ayrıca her ay İrfan Meclisi adı altında aylık Tarih, Edebiyat, Felsefe ve İlahiyat Sohbetleri yaparak gençlerimizi çağı ve dünyayı okuyabilen, sorgulayan, üreten olarak hazırlamak istiyoruz. Bu günkü istişare toplantısında yıllık çalışma planı çıkaracağız.” Kahvaltıda Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kırklareli İl Başkanı Selahattin Karanfiler yaptığı konuşmasında şunları kaydetti: “Yeni bir Türkiye’nin ve Yeni bir medeniyetin inşası için gençlere ve gençliğe ihtiyaç vardır. “Ölüm bir tohumsa kefen zarında/Gün olur fışkırır bir orman olur”  diyen büyük dava ve medeniyet adamı rahmetli Mehmet Akif İnan 1995 yılında Memur Seni kurarak büyük bir medeniyet yolculuğunu başlatmıştır. 2012 yılında da Genç Memur Sen kurularak ülke ve dünya ölçeğinde bir gençlik hedeflenmiş, gelenekten geleceğe medeniyet değerlerini taşıyan, çağı okuyan, üreten ve aklı kullanabilen bir gençlik hareketi başlamıştır. Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un Asımın Nesli dediği gençlik. Bugün yeryüzü coğrafyasına baktığımızda Müslümanların aleyhine çok acı çok ızdıraplı bir durum görüyoruz. Detaylara girmek istemiyorum sosyolojik ve ekonomik olarak kısa bir mukayese adına bir açıklama yapmak istiyorum. Pakistanlı Siyasal Bilimci Dr. Faruk Saleem, 2010’da “The News International” Gazetesi’nde çok önemli bir makale kaleme aldı. Yazı, “Neden Yahudiler bu kadar güçlü, Müslümanlar bu kadar güçsüz?” Dr. Saleem’in verdiği rakamlar çok çarpıcı: İslam Konferansı Örgütü’nün 57 üyesinde toplam 500 Üniversite var. Sadece ABD’deki Üniversite Sayısı 5 bin 758. BM Kalkınma Programı’na göre Hıristiyan Dünyası’nda Okuma-Yazma Oranı %89. 15 Ülke’de %100. Müslüman Dünyası’nda Okuma-Yazma Oranı %40. Herkesin Okuryazar olduğu tek bir Müslüman ülke yok. 100 Hıristiyan’dan 40’ı Üniversite Mezunu. 100 Müslüman’dan sadece 2’si. Dr. Faruk Saleem, bütçeleri de karşılaştırmış: Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca binde 2’sini Araştırma-Geliştirme Projelerine ayırıyor. Bu oran Hıristiyan Dünyası’nda %5. Yani “öbürleri”, araştırmaya 25 kat fazla fon ayırıyor.  Bunun sonucu şu: 1.5 milyarlık Müslüman Dünyası’ndaki 57 ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası’nın toplamı 2 trilyon doların altında. Buna karşın 310 milyon nüfuslu ABD, tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretiyor.  Saleem; “Neden böyle” sorusuna şu cevabı veriyor; “Müslüman dünyasındaki kaliteli eğitim yoksunluğu. Akılcı olmayan, çağdışı eğitim”  Bu tabloyu değiştirmek sizin elinizde. Yeni bir Türkiye ve Yeni bir medeniyet hamlesi çağın gençliğini bekliyor. Kahvaltı çok anlamlı ve geçmişe bakan yönüyle bir o kadar dramatik bir durum. Biliyorsunuz 28 Şubat 1997 Post Modern Darbe yapıldı. 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin ülkemizde maddi ve manevi tahribat oluşturmuştur.28 Şubat karanlığında gerçekleştirilen yolsuzluklar, usulsüzlükler, hortumlamalarla milletin bütün bir maddi varlığı tarumar edilerek ekonomik yönden tahribat yapılmıştır. Ancak asıl tahribat değerler üzerinde gerçekleştirilmiş, milletimizin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınılmış ve hak-hukuk-adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imza atılmıştır. 28 Şubat postmodern darbesinin asıl hedefi dindarlar olmuş, asıl tahribat dini kurumlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. İmam-Hatip Liseleri ve Kur’an Kursları’nın kapatılması anlamına gelen katsayı adaletsizliği ve 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim uygulamaya sokulmuş, kamuda çalışan başörtülü öğretmenlerin görevine son verilmiş, dindar kamu personeli soruşturmalar, sürgünler ve göreve son vermelerle zulme uğratılmıştır.” (Savaş Eskici)