Göksal Çidem'den sağlıklı bir toplum, bağımsız tarım için "Dünya Gıda Günü" basın açıklaması

Göksal Çidem'den sağlıklı bir toplum, bağımsız tarım için 'Dünya Gıda Günü' basın açıklaması

16 Ekim Dünya Gıda Günü olması sebebiyle Bağımsız Tarım Orman ve Çevre Sendikası (BATOÇ-SEN) Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Göksal Çidem, önemli bir basın açıklaması yayımladı. Çidem mesajında şunları belirtti;

“Tüm dünyada 14 Ekim Dünya gıda günü olarak kutlanıyor. Bu vesile ile Ülkemizde de gün dolayısıyla  çeşitli salon toplantılar ve sempozyumlar düzenlenecek.

Ülkemizde olduğu gibi Dünyadaki gıdaların üretimi tarımsal alanlarda çiftçilerin emekleri ile üretilmekte.  Tarım sektöründe çalışarak üreten emek veren Atatürk’ün Milletin efendisi ilan ettiği çiftçimiz dünya gıda gününde gıdaya muhtaç hale gelmiştir. Tarımımız her şeyi ile dışa bağımlı hale gelmiş. Tohumluktan ekipmana kadar ithal eder hale gelmişiz. Kredi ihtiyaçları yabancı bankalar tarafından temin edilmekte. Kredi ihtiyacı içinde tapular ipotek edilmektedir. Hasat ettiği ürünü Kg maliyetin altında satmak zorunda kaldığından Tarımsal kredi yerine mülkiyet kredisi kullanır hale gelmiştir.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, daha önce defalarca duyurduğumuz halde , Ürün bedellerini alabilmek için,  Bankalardan üretici kartı almak zorunda olan çiftçilerimizden hesap açılış ve hesap işletim ücreti adı altında paralar tahsil edilmektedir. Üretici yanlış tarım politikaları ile toprağını kaybetme aşamasına gelmiştir.

Kısacası üreticimizin durumu bu. Tüketenler açısından bakmak gerekirse, Hem üretenler hem de tüketenler ise GDO lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ürünlerin gündelik yaşamamızda her gıdada olması nedeniyle sağlıklarını kaybetme aşamasına gelmiştir.

 

Peki Nedir bu GDO lu ürünler. Konunun uzmanı Ziraat Mühendisleri Odası’nın yaptığı açıklamalara bakıldığında; tüm dünyada ilk kez 1994 yılında ticari olarak piyasaya sürülen GDO‘lu ürünler, 1998 yılından bu yana, hiçbir denetime tabii tutulmadan Türkiye‘ye giriyor.

Özellikle yılda iki milyon ton düzeyinde dışalıma konu olan GDO‘lu mısır ve soyadan üretilen işlenmiş ürünler, 800‘den fazla çeşitle tüketici sofrasına ulaşıyor. Hiçbir etiketleme yapılmadan satışa sunulan bu ürünler, halk sağlığını ciddi biçimde tehdit ediyor. Tüketici ve halk sağlığı açısından da tablo vahimdir. GDO‘lu ürünlerden işlenmiş gıda ürünlerinin sofralarımıza ulaşması, halkımızı daha da ağırlaşan alerjik reaksiyon, antibiyotik dayanıklılık, toksik etki, artan doğum anomalileri ve kısırlık gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya bırakacaktır. Halkın GDO‘lu ürünlere hiçbir talebi yokken, halkın örgütlerinden gizlenerek, hangi amaç ve nedenlerle bu düzenleme gündeme getirilmektedir?..

Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı raporlarda da kanser vakalarının 10 yıl içinde yüzde 50 artacağına dikkat çekilmektedir. Artmaması için tedbirleri alması gerekenler, ne yazık ki GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) içerikli ithal ürünlerin ülkemize girişine izin vermektedirler. GDO lu gıdaların fareler üzerinde yapılan birkaç çalışmasında bazı etkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır, GDO içerikli ürünler, göz alıcı ambalajlarla ve ilgi çekici reklamlarla çocuklar özendirilmektedir.

Ayrıca, GDO’lu ürünlerden elde edilen rafine şekerin tüm çeşitleri çocuklarda diş çürümesi, obezite (aşırı şişmanlık), diyabet gibi ciddi rahatsızlıklara, beyin ve sindirim fonksiyonlarında aksamalara neden olduğu uzmanlar tarafından tespit edilmiştir. AB ülkeleri, içinde GDO bulunan ürünlerin ambalajlarında bunun belirtilmesini zorunlu kılıyor fakat Türkiye'de henüz bu tür bir uygulama yok. Gelecek nesillerin sağlığı için ülkemizde de bu uygulamaya acilen geçilmesi ve özellikle ilk öğretim çağındaki çocuklar bu konuda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Bugün Amerika, bırakın GDOyu Konvansiyonel tarımla bile yetiştirilen ürünlerin bebek mamalarında kullanımını yasaklamış, 0-2 yaş bebek mamalarının ‘organik’ olma şartını resmen getirmiştir. Avrupa birliği GDOlu ürünlere başta Ingiltere, Fransa olmak üzere neredeyse tamamen karşıdır. Ülkemizde 800 çeşidin üzerindeki ürün yelpazesinde sofralardaki yerini alıyor. Tüketici bilmeden bunları kullanıyor.

Küresel sermaye Mevcut varlıklarımızın yanı sıra geleceğimize, gelecekteki sağlığımıza, yarınlarımıza göz dikmiştir. Bağımsız sendikalar olarak üzerimize düşen görevi her zaman yerine getireceğiz. Kamu çalışanlarımızı ve ulusumuzu bilgilendirmeye devam edeceğiz. Mustafa Kemal Atatürkün söylediği gibi Kamuoyunu, ne kadar acı da olsa, hakikatlerle daima temas halinde bulunduracağız..

Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler GDOlu (genetiği değiştirilmiş organizma) ürünlerin ülkemize girişinin yasaklanması için haykırıyor. Ancak bu haykırışı duyması gerekenler, gözlerini ve kulaklarını kapamışlar. Ne duymak ne de görmek istemiyorlar. Yapay gündemler yaratılarak dikkatler başka tarafa çekiliyor. Ulusal Bio güvenliğimiz konuşulmuyor. Bu ürünlere verilen paralarla hem sağlığımız hem tarımımız hem de geleceğimiz yok oluyor. Halkın sağlığını hiçe sayarak bu ürünleri sofralarımıza kadar getirilmesine vesile olanlara sesleniyoruz, Bunu bize satanlar, bu ürünleri kendi çocukları hasta olmasın diye kendi ülkelerinde tüketilmesini engelleyerek yasal düzenlemeler yapmışlardır. Gelecek nesillerimiz ve geleceğimiz, bize GDOlu ürün satanlarınkinden daha değerlidir."