HAYATIN İÇİNDEN

Tükürük Hokkaları

 

 

 

Şenol Goncagül

Makam ve koltuk sevdası.
İnsanın içini kemiren musibetler gibi.
Makama ve koltuğa oturmamak ve hatta talip dahi olmamak mı lazım peki?
Yooo!
Makama ve koltuğa sahip olacaksın amma, bunu amaç için değil de, araç olarak isteyeceksin.
Zor iş sanırım.
Hele hele bu devirde!
Oturdukları makama ve koltuğa sıkı sıkıya sarılan ve sanki WC’ye gittiklerinde dahi, dönünceye kadar oraya birinin oturacağından korkarak, kendilerini sıkanlar bile yok mu çevremizde?!
Vaaarrr!
Ama değmiyor inanın ki!
Senelerdir gazetecilik yaparım.
Koltuklarıyla büyüyüp, canavar kesilen ve ağızları bile yetmeyip, her yerlerinden alev fışkırtanları gördüm.
O saltanat bittiğinde ise, zat-ı muhteremlerin, eşekten düşmüş karpuza dönüşlerine şahit oldum.
Anladılar hatalarını belli ki ama iş işten geçmiş olmuştu artık.
O makam ve koltuklardan inildiğinde, hüküm sürdüğün yerlerde insanların arasına korkmadan ve utanmadan dönebilmek var ya, işte bütün gösterge budur.
Milletvekili, Belediye Başkanı veya üst düzey bir görevde bulunan ve makam gittikten sonra, görev yaptığın yerlere gezmeye bile gelememen, ne acı ve kötüdür!
İçin rahat, huzurlu ve akşam başını yastığa koyduğunda rahat olabiliyor musun?
Olay bu kadar basittir.
Birkaç sene hükümdarlık yaparsın ama ömür boyu insanlar seni tükürük hokkalarına çevirirler.
Tercih ortada işte.
Karar, o koltuklarda oturanların olsun.
Alkışlanmak veya  tükürük hokkalarına benzetilmek.
Düşünmeye değer derim.