İĞNEADA MİSAFİRİ

İğneada' da yaşayanların bile pek fazlaca bilmediği tarihi bir miras…



* İlk kez 1995 yılında, salyangoz dalıcılarının keşfettiği ve bu dalıcılardan Adnan Aşır’ın ödül almak amacı ile Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr Özkan Ertuğrul’a 1994 yazında Vize İlçesi’ndeki kazı sahasında bildirdiği Rus Savaş Gemisi Batığı’na büyük ilgi olmuştu. Şenol Goncagül Araştırma/Haber Bu batığa ilk resmi dalışı 1996 yılında şu anda Bodrum Müzesi Müdürü olan Yaşar Yıldız ve rahmetli Emre Omur gerçekleştirdi. Daha sonra rahmetli Haluk Cecan ve ekibi, 2004 yılı Nisan Ayı başlarında, TRT adına hazırlanan “Sonsuz Mavilik” adlı belgeselin programı dâhilinde bu batığa ikinci resmi dalışı yaptılar. * Doğa Sporları Kulübü devrede Konunun uzmanlarından Nevcan Uldtaş’ın, batık ile ilgili notları ise şu şekildeydi: ”Trakya Sualtı ve Doğa Sporları kulübü olarak, 2008 Kasım Ayı içinde, bu batığı dalış programımıza aldık. Gerekli işlemleri yaptıktan sonra hazırdık ve yıllardır merak ettiğimiz, Rus Savaş Gemisini 12 sene sonra, gecikmeli olarak görebilecektik. Ekibimiz ben Tamer Yörükoğlu, Dr. Berk Gürpınar ve Mehmet Hasköylü’den oluşmakta idi. Cumartesi günü bazı arkadaşlarımızın dalış kursu programları nedeni ile Saroz Körfezi İbrice Limanı’na gidip dalışlarımızı yaptık. Pazar sabahı çok erken bir saatte yola çıkıp, İğneada’ya doğru yol aldık. Yaklaşık 3 saat süren yolculuktan sonra İğneada’ya vardık ve limanda balıkçı kahvesinde ekibin toplanmasını bekledik.  * “Büyük heyecan vardı” Dalış noktasını bilen arkadaşlar bizleri öğleye doğru, tekne ile alıp Rus Savaş gemisinin battığı noktaya götürdüler. Hava sıcaklığı 25, su sıcaklığı 18 derece, hava yazdan kalma bir gündü. Dalış noktasını belirledikten sonra, batığın hemen yanına teknemizin çapasını atıp malzemelerimizi hazırladık. Batık İğneada longoz ormanlarındaki Hamam gölü karşısında, kıyıdan 1900-2000 metre uzaklıkta, N 41º 50,197? ve E028º 0,110? koordinatlarında bulunmaktadır. Görüntü almak için yanımıza 2 adet sualtı fotoğraf makinesi aldık. Çapa ipinden yaptığımız ilk dalışta, batık yaklaşık 10 metre yakınımızda olmasına rağmen, suyun derinlere gittikçe bulanıklaşması sonucu batığı bulamayıp yeniden yükseldik. Tekrar echosounder yardımı ile batığın yerini belirleyip üzerine apiko dalış yaptık. 24 metreye yaklaştığımızda bizi geminin ayakta duran çapası karşıladı. * “Gemiyi bulduk” Çapaya ulaştıktan sonra karşımızda beliren karaltıya doğru yüzdüğümüzde batığı bulduğumuzu anladık. Sonunda, yıllardır merak ettiğimiz batık, tüm heybeti ile karşımızdaydı. Karadeniz’in, plankton ve genel kirlilik yüzünden her zaman bulanık olan suları nedeni ile görüş mesafemiz yaklaşık 4-5 metre idi. Tek avantajımız suyun soğuk olmaması idi. * “Enteresan bir hikayesi vardı” 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası, 1929 yılında yapılan Edirne antlaşması ile Ruslar Tuna Nehri’nde ticaret edebilme hakkına kavuşurlar. Bu arada Osmanlı Devleti Tuna ve Prut boyunca kale yapmamayı kabul eder. Bu suretle daha sonra vuku bulacak harplerde Rusların Osmanlı sınırlarına girmesi kolaylaşmıştır. 1841 Londra antlaşmasıyla ‘Karadeniz tarafsız hâle getirildi. Karadeniz bütün milletlerin ticaret gemilerine açık, fakat harp gemilerine kapalı bulunacak, Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz kıyılarında ne tersane, ne de donanma bulundurmayacaktı İki devlet, kıyılarda güvenliğin korunması gerekli olduğundan, hafif savaş gemilerinin sayısını aralarında özel antlaşma ile kararlaştıracaklardı. Bu özel antlaşma, Paris antlaşmasına eklenerek onun bir bölümü gibi sayıldı. ”Tuna nehrinde gidiş geliş serbesttir. Bu serbestlik antlaşmayı imzalayan devletlerin üyelerinden kurulan bir komisyon tarafından yürütülecek ve kontrol edilecektir.” Kırım Savaşı’na kadar İğneada’da pek mühim bir şeye rastlanmaz. Daha sonra Osmanlı ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşı sırasında, Çar, Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verir. Rusların bu ani hareketi ve Karadeniz’de durum üstünlüğü sağlamaları Boğazları ve İstanbul’u tehlikeye düşürünce, İngiltere ve Fransa, 12 Mart 1854’te Rusya’ya savaş ilan ederler. Savaş Tuna, Kafkas ve Karadeniz’de’de yoğunluk kazanmıştır. Nihayet “93 Harbi” denilen Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-1878) Rus Ordusu İğneada’yı da işgal eder ve İstanbul’a kadar ilerler. Görüldüğü gibi Rusların Tuna nehrinden Karadeniz’e rahatça ilerlemeleri ve savaşa girmeleri 1841 Londra anlaşmasından sonra olmuştur. İğneada Rus Savaş gemisi muhtemelen Tuna nehrinden Karadeniz’e inmiş hafif savaş gemilerinden biri idi. Yukarıdaki kronoloji göz önüne alındığında geminin batış tarihi 1854-1878 yılları arasında olmalıdır.” * “Pek fazla bilinmiyor” Birçok tarihi ve turistik güzelliği ile bildiğimiz İğneada’ da, böyle bir batığın bulunuşunu, bölge halkı bile bilmiyor!  Tarihin, o en önemli ve çalkantılı dönemlerine şahitlik etmiş bulunan rus gemisinin batığı, İğneada’nın Dünya Kültür Mirasları arasına girmesinde ve yoğun ziyaretçi atını çekmesinin büyük avantajlarından birisi durumunda aslında.