İstasyon 39; "Daha geri dönmedik"

İstasyon 39; 'Daha geri dönmedik'

Kapağında ‘Yolculuklar’ yazıyor. Bir tren sesi duyuluyor albümü dinlemeye başladığınızda. Trenle başlayan bir yolculuk...Yetenekli bir ses haykırıyor sevgiliye duygularını...Ve şöyle diyor; “Seni ilk gördüğüm an, içimde koptu fırtınan. Kapıldım rüzgarına, sürükledin beni, tutuldum yağmuruna...Yolculuklardayım arıyorum kendimi, düştüm gözlerinin mavisine, kayboldum derinlerde, hadi uzat ellerini, gel kurtar beni...”

Albümü dinledikçe farklı bir tını denizinde buluyorsunuz kendinizi. Sanki Haramiler’in o aşk yakaran ritimlerini, Murat Kekilli’nin haklı isyan seslerini, Kargo’nun kimseye benzemeyen kendine özgü konseptini buluyorsunuz şarkılarda. Bu onları birilerine benzetmek değil aslında. Onların her gün yeniden yoğrulan yetenek hamurunun, gün be gün, saydığımız sanatçıların müzik süzgeçlerini geçerek, kendi orjinalliklerini yakalamış olduklarının bir göstergesi.

“Beni Böyle Görme, Derdim Dermanımdır, Deryam, Anne, Sen Kimsin, Özledim, Unuturum, Ha Dayan Yüreğim, Bitti”...Ve albüme ismini veren ‘Yolculuklar’...

“Derdim dermanımdır, yaram yarimdir, bir parça aşk dilendim senden beni sevindir....” Gökhan Dönmezer’in sesinden dinliyoruz bu duygu dolu satırları. En çarpıcı parçalardan birisi de, dünyanın en değerli varlığına yazılmış bir şarkı. “Ak düşmüş saçların, mis kokan avuçların, yine beni sarar mı anne?” cümlelerini duyuyoruz ‘Anne’ adlı parçada.

Slov kompozisyonlardan, rocken roll serpiştirilmiş notalar, hayat bulmuş “Istasyon 39”un ‘Yolculuklar’ adlı albümünde.

Sert dist gitarlar, aşık yüreklerin isyanına rehber oluyor şarkılarda. “Ha Dayan Yüreğim”de bir an gözlerinizi kapadığınızda, sanki Bryan Adams konserinde zannediyorsunuz kendinizi. Ama Cihat Cafer’in bas gitarı, Serhat Cafer’in davulu, Fatih Bara’nın elektro ve geri vokali, Gökhan Dönmezer’in gitarı ve solistliği ile sadece ama sadece, kendine özgü olan bu grubun yolculuğuna eşlik ettiğinizi anlıyorsunuz. Gökhan diyor ki; “Ha dayan yüreğim, ne yapsam olmuyor, sen yanımda yokken, sensiz gün doğmuyor, gecelerse kabus şimdi, ha dayan yüreğim, acılar bitecek, bu yağmur dinecek, yar gelecek, yaralarımı silecek, gidersen git ama, kalırsan hep yanımda, gel otur başucuma, saçlarımı ellerinle okşa.”

2005 yılında Kırklareli’de müzikle uğraşan dört arkadaşın birlikte bir şeyler yapabilmek adına grup kurmaya karar vermesiyle müzik hayatına başlamış Istasyon 39. Otuza yakın bestesi olan grup, aynı zamanda cover şarkılarla da zengin bir repertuara sahip. Amaçları üretim. Istasyon39 birçok festival, şenlik, bar ve tv programında sahne aldı şimdiye kadar. Bunların arasında; Kırklareli Kakava Festivali, Kavaklı Festivali, Babaeski Festivali, Alpullu Festivali, Çorlu Festivali, Enez Festivali, Trakya Üniv. Bahar Şenlikleri, Balıkesir Üniv. Bahar Şenlikleri, Edirne Address Bar, Edirne Bar10, Edirne Barfly, Çanakkale elemelerinde 2. oldukları Rock’n Dark Express 2008, Kırklareli 288 Disco&Bar, Kanal 1 - “Yeni Sesler” Programı, Kral Tv - “Konuşarock” Programı, Rumeli TV - Kardelenden Bakış Programı ve Ece Erken’in “Ece ile Erkenden” programı.

Onlara biraz misafir olduk ve bize yeni projelerinden, hedeflerinden, isteklerinden bahsetmelerini istedik.

Istasyon 39, yaklaşık 7 aylık sessizliğinin ardından 19. Kakava Festivali’ne bomba gibi bir dönüş yaptı. Aralık ayında elektro gitarcıları Fatih ve solistleri Gökhan’ın aynı anda askere gitmesiyle, sakladıkları enerjilerini, festivalde tam anlamıyla olmasa da bizlere aktarmaya çalıştılar. Bunun sebebini de Gökhan ve Fatih’in ağzından dinliyoruz.

- Festivalimiz için tam 13 şarkılık bir repertuar hazırlamıştık. Ancak festivalde istemediğimiz şeyler oldu. Biz sanheye çıkarken “3 şarkı söyleyip iniyorsunuz” dediler. Ilk moral bozukluğumuzu o zaman yaşadık. Neden böyle oldu bilmiyoruz. Senelerdir Kakava’da çıkıyoruz ve senelerdir TNT prodüksiyonla çalışıyoruz. Bu sene, şirketin kendi bünyesindeki bir sanatçı olan Sertaç’ın konseri nedeniyle bize büyük bir haksızlık yapıldı. Bundan ne yazık ki Belediye Başkanı’mız sayın Cavit Çağlayan’ın da haberi yoktu. O akşam saat 18:00’den 21:00’a kadar soundchack (ses ve riritm ayarları, akord vb.) yapabilmek için bekledik. Ancak Emre Aydın’ın orkestrası nedeniyle bize sıra gelmedi. Doğru düzgün üstümüzü bile değiştiremedik. Bize saat 21:00 ve 22:00 arası sahnede olacağımız söylenmesine rağmen, daha sahne başlangıcında bütün motivasyonumuzu düşürdüler. Konserdeki 4. şarkımızın sonunda, şirket çalışanlarından biri önümüzdeki mikrofonu bile aldı. Ona da öyle talimat vermişler. Bir müzisyene yapılabilecek en kötü harekettir bizce, önünden mikrofonun alınması. Çok sinirlendik. Çünkü tam 1 yıldır bu festivali bekliyor ve hazırlık yapıyorduk. Bizleri dinlemeye gelen insanlara karşı, kendi hemşehrilerimize karşı çok zor durumda bıraktılar bizi. Bize değil, onlara saygısızlık yaptılar. Bu nedenle gerçekleşen bu olumsuz olaya çok kızgınız. 4 şarkılık konser sonunda, sayın başkanımız plaket ve çiçeğimizi verirken büyük bir incelik ve nezaket göstererek bir şarkı daha söylememizi istedi. Hatırlarsanız “Bir şarkıda benden olsun” dedi. Çünkü sayın başkanımızda orada olumsuz ve garip bir durumun döndüğünü sezmişti. Bunun üzerine bize elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştı. Ancak başkanımızın bu isteğine rağmen şirket yetkilileri, bu faaliyetimizi de arada kaynatarak, 1 şarkılık süreyi bile bize vermedi. Konser hiç istediğimiz gibi olmadı. Kırklareli herşeyiyle, herkesiyle oradaydı. Ancak bize yapılan haksızlık neticesinde, dinleyicimize hazırlandığımız şekilde bir enerji aktaramadık. Bu yüzden çok üzgünüz. Başkanımıza da hem  o akşamki teklifi nedeniyle, hem de bize şu ana kadar gösterdiği destekten dolayı tekrar teşekkür ediyoruz.

‘Yolculuklar’ isimli şarkılarına kendi imkanlarıyla klip çeken grup, ikinci klip içinde hazırlık yaptıklarını belirtti.

- Ilk klibimizi tamamen kendi imkanlarımızla, Onur Ildeniz arkadaşımızın çekim ve montaj emekleriyle hazırladık. Festivalde bu klibimiz de barkovizyondan gösterilecekti, ama onu da yapmadılar. Ikinci klibimizi de, Ramazan ayında Kıyıköy’de çekmeyi düşünüyoruz. Ancak şarkı belli değil. Bu nedenle resmi sitemiz www.istasyon39.com adlı web sayfamızda bir anket düzenleyerek, ikinci klibin hangi parçaya çekileceğini dinleyicinin belirlemesini istiyoruz.

Yeni çalışmalarından bahsetmeye devam eden grup, Kakava Festivali’ndeki yaşananlardan ötürü enerjilerini tam gösteremediklerini ifade etti.

-Uzun hazırlık ve provalardan sonra çıktığımız Kakava Festivali’nde dinleyiciye, birikmiş olan duygu yoğunluğumuzu tam manasıyla aktaramadığımızı düşünüyoruz. Bunun telafisi olacak. Ayrıca şu anda Babaeski, Çorlu ve Enez festivalleri için hazırlık yapıyoruz. Daha önce de yer aldığımız bu sahnelerde tekrardan dinleyici ile buluşacağımız için heyecanlıyız. Bir de, Istanbul Bayrampaşa’da düzenlenen festival için görüşmelerimiz var. Bir aksilik olmnazsa orada da sahne alıp, Kırklareli’nin sesini Istanbul’da yankılatmak istiyoruz.

Peki neydi Istasyon 39’un tarzı. Örnek aldıkları, izinden gittikleri biri var mıydı, yoksa Istasyon 39’un kendine ait bir soundu mu olsun istiyorlardı?

-Piyasaya baktığımızda rock müzik son yıllarda çok popüler hale geldi. Oldukça başarılı çalışmalarda oldu ve olmaya devam ediyor. Örneğin Emre Aydın ve Redd’in soundu bize pek uymuyor. Ancak çok başarılı çalışmalar yapıyorlar. Şebnem Ferah, soft bir sounda sahip. Bulutsuzluk Özlemi, kendi kulvarını yaratmış bir grup. Biz tüm bunların dışında, geniş bir soft sound değil de, daha sert bir orkestrasyon ile hareket etmekten yanayız. Alternatif de değil. Böyle algılanmasın. Kendi kulvarını yaratan birçok sanatçı ve grup var tabii ki. Anadolu rock veya Barış Akarsu kendi soundunu yaratma olaylarına bir örnek. Biz kendimize özgü bir grubuz. Çeşitli soundları bünyemizde harmanlıyoruz. Istasyon 39, üretim odaklı bir grup. Neyi ne kadar yapabileceğimizi insanlara göstermeye, birilerine bağlı kalmadan, kimsenin diktesinde olmadan yolumuzda yürümeye çalışıyoruz. Bizim soundumuzda her şarkı için bir dinleyici kitlesi var.

Besteler nasıl ortaya çıkıyor? Şarkı nasıl meydana geliyor? Grup nasıl müzik çalışıyor?

-Askerden döndükten sonra yeni bestelerimizin düzenlemeleri üzerine çalışmaya ağırlık verdik. Tabii festival hazırlıkları, periyodik provalar, yeni denemeler, cover şarkı üzerinde yaptığımız analizler... Bunlar çalışmalarımızdan sadece bazıları. Bestelerimizi kendimiz için yapıyoruz. (Besteleri genel de grubun solisti Gökhan tarafından yapılıyor.) Besteleri genelde Gökhan yapıyor. Ortaya bir hamur koyuyor ve biz de hep beraber bu hamuru yoğuruyoruz. Çoğunlukla deneme yanılma yönetmiyle çalışıyoruz. Düzenlemeler genelde böyle oluyor. Grubun her elemanı birbirini tamamlıyor. (Düzenlemeleri de çoğunlukla Fatih yapıyor.) Biz (Fatih ve Gökhan) yemeğin ana malzemelerini sağlıyoruz, Serhat ve Cihat’ta diğer malzemelerini koyuyorlar. Ama unutmadan ekleyelim. Biz bir bütünüz. Cover şarkıların bazılarını kendimize göre çalıyor, bazılarını da orjinalini koruyarak söylüyoruz. Umut Kuzey, Murat Göğebakan ve Ali Altay gibi sanatçılara besteler verdik.

Istasyon 39 beraberliğimizin sonunda şu cümlelerle söyleşiyi noktalıyor.

-Daha geri dönmedik. Kakava’nın telafisini yapacağız. Grupta şu an büyük bir enerji potansiyeli mevcut. Bunun (Kakava’da) dışarı vurulamaması, bizde olumsuz etki yarattı. Bu etkiyi ilk sahne aldığımız yerde üzerimizden kaldıracağız.