İŞTE O DAKTİLO

(Cumhurbaşkanı) Recep Tayyip Erdoğan, Kırklareli çalışmalarında Köşe Yazarları'na cevaplar yazıyordu…



* RP İl Başkanıyken, aynı zamanda Trakya Bölge Müfettişi de olan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kırklareli’deki teşkilatları ile toplantılar yapmak üzere Kırklareli’ye gelirdi. O zamanlar, İkizler Pasajı Zemin Katı’nda bulunan Yeşilyurt Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan Şenol Goncagül’e ait daktilo ile köşe yazarlarına cevaplar yazar, fakslardı. Yeşilyurt Gazetesi Özel Haber Şenol Goncagül, 1986 yılında, yüksek öğretimi sonrasında Yeşilyurt Gazetesi’nde Muhabirliğe başlamıştı. Ardından da, gazetede Yazı İşleri Müdürlüğü yaptığı 80’li yılların sonlarına doğru, bugün Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan ile tanıştı. * “Gelecek vaat eden bir isimdi” Yeşilyurt Gazetesi’nde, dönemin Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan Şenol Goncagül, Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili günlerin analizini şöyle yapıyor: “1983 yılında kurulan Refah Partisi ile fiilî siyasete geri dönen Recep Tayyip Erdoğan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında ise Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve Refah Partisi MKYK Üyesi oldu. İstanbul İl Başkanlığı görevi sırasında diğer siyasi partiler için de model olan yeni bir örgütsel yapı geliştiren Erdoğan, bu dönemde özellikle kadınların ve gençlerin siyasete katılımını artırmaya yönelik çalışmalar yaptı; siyasetin tabana yayılarak geniş halk kitleleri tarafından benimsenip itibar görmesi yolunda önemli adımlar attı. Bu yapılanma, mensubu bulunduğu Refah Partisi'ne 1989 Beyoğlu Yerel Seçimleri’nde büyük bir başarı kazandırırken, yurt genelinde de parti çalışmaları için örnek teşkil etti.” * “Kırklareli’ye gelirdi” Erdoğan ile Kırklareli’ye gelişleri ve tanışmalarını da belirten Goncagül; “Partinin İstanbul İl Başkanı ve MYK Üyesiydi. Trakya Bölge Müfettişiydi de aynı zamanda. Kırklareli’ye gelirdi. Dönemin İl Başkanı Kemal Şar ile birlikte, (İkizler Pasajı Zemin Katı’ndaki ) Yeşilyurt Gazetesi’ni ziyaret eder ve Dibek Kahvesi içerdi. Elmas Cankurt, Kemal Şar ve benimle birlikte, siyasi değerlendirmeler yapardı. Bölgenin durumunu tespite çalışırdı. Şar Lokantası’na gider, çorba içer, köfte yerdik. Kırklareli Belediyesi Düğün Salonu’nda da, partililerle toplantılar yapardı. Birlikte dolaşır, esnaflarla sohbet ederdik” dedi. * “Ve o tarihi daktilo mesaileri” Gazeteci Şenol Goncagül, (Cumhurbaşkanı) Erdoğan’ın, SARI DAKTİLO ile tanışmasını ve mesaisini de anlatıyor sonra: “Sayın Cumhurbaşkanım, gazeteye geldiğinde, elinde bir Hürriyet Gazetesi vardı. Oktay Ekşi’nin o günkü köşesinde, kendisi ile ilgili olarak; “Recep Tayyip Erdoğan, seçilme bir İl Başkanı değil de, maaşlı bir İl Başkanı’dır…” şeklinde ifadeler vardı. Üst üste, birkaç kez okuduğu yazıya, bir kâğıda notlar alarak, cevap hazırlıyordu. Sonra da, benim haber yazdığım küçük SARI DAKTİLO’yu gösterip; “Biraz müsaade edersen, bu cevabı daktilo ile yazıp, muhatabına gönderelim” dedi. Daktiloyu aldı ve Oktay Ekşi’ye cevabını yazdı. Ardından da, Elmas Cankurt’ a; “Faksımız var mı? Hemen gönderelim?” diyerek, yazıyı Oktay Ekşi’ye fakslattı. Ertesi günü merak edip, Oktay Ekşi’nin köşesine baktığımda, o cevabın aynı köşede yayınlandığını gördüm” * “Cezaevi günlerinde iletişim kopmadı” RP İl Başkanlığı’ndan sonra, Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu. Şenol Goncagül, 1995 yılında babasının satın aldığı Önadım Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yapıyordu. Recep Tayyip Erdoğan ile yolları bir kez daha kesişmişti. İşte o günlerin detayları: “Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt'te halka hitaben yaptığı konuşma sırasında, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere tavsiye edilen ve bir devlet kuruluşu tarafından yayınlanan bir kitaptaki şiiri okuduğu için hapis cezasına mahkum edildi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine son verildi. Recep Tayyip Erdoğan, 4 ay kaldığı cezaevinde bulunduğu esnada da, o dönem kendisi ile sürekli irtibat halinde bulunan (Halen Kırklareli Milletvekili olan Av. Şenol Gürşan, Kadir Doğan, Hikmet Yıldırım) gibi bazı isimlerle görüşmekteydi. Önadım Gazetesi babamındı ve ben de Yazı İşleri Müdürüydüm. Sanırım, Kurban Bayramıydı. Önadım Gazetesi’nin son sayfasını tamamen ayırarak, RENKLİ şekilde kutlama yayınladım. Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yapılan bazı hizmetlerin resimlerini de koyarak; “Trakya halkının mübarek kuran bayramını tebrik eder, saygı ve selamlarımı sunarım… Recep Tayyip Erdoğan/İstanbul Büyükşehir (eski) Başkanı..diye isim kullanmıştım. O gazetenin kendisine ulaştığında, duygulandığını öğrendim. Bu, kendileri ile ikinci kez yolumuzun kesişmesi olmuştu.” * “Her görüşmemizde tanıdı” Goncagül, Recep Tayyip Erdoğan ile birçok kez çeşitli yerlerde karşılaşıp, sohbet ettiklerini ve sohbetlerin ilk başlangıcında da, dönemin İl Başkanı olan Kemal Şar’ı sorduğunu dile getiriyor. Goncagül; “Kızım Yasemin Lösemi Tedavisi görüyordu. Birçok bürokratik sıkıntı yaşıyorduk. O dönemlerde de, Emine Hanımefendiye ulaştık. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile de o vesile ile tanıştık. Önemli destek ve yardımlarını gördük” diyordu. * Son görüşme Lüleburgaz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile son olarak Lüleburgaz mitinginde görüştüklerini belirten Şenol Goncagül; “Emine hanım bana kızımın durumunu sordu. Kanseri yenip, kızının doğduğunu söyleyince de, Tayyip Bey; “Torunumuz olmuş!” diye seslendi. Tayyip Bey’e, kendisinin 4 ay süre ile kaldığı Pınarhisar Cezaevi’nde İnfaz Koruma Memuru olarak görev yapan ve başka bir kuruma geçmek isteyen damadım ile ilgili durumu aktardım. “Yazılı olarak bilgisi var mı?” dedi. Hazırdaki notlarımı teslim ettim. Gerçi, henüz yerine gelmedi ama her an olabilirliği gündemde. Son görüşmemiz buydu” dedi. * Yıllar sonra SARI DAKTİLO Heyecanı Yeşilyurt Gazetesi’ni, geçtiğimiz günlerde Zortul Medya Grup A.Ş. satın aldı. Şenol Goncagül’de, medya grubuna ait gazetelerin başına geçti. Haber Merkezi’nde, bir kenara kaldırılmış olarak duran o SARI DAKTİLO’yı görünce de, o eski anılarını yeniden yaşadı. Goncagül; “Tayyip Bey ile İstanbul’da bir düğün çıkışında görüşmüştük. Bana; “O küçük SARI DAKTİLO hala duruyor mu? Hani yazılar yazıyordum” dedi. Ben de, espri ile karışık; “Siz cezaevine girince, sanırım onu hurdacıya verdik!” demiştim. Gülmüştük. Şimdi o daktiloyu yıllar sonra yeniden görünce, büyük bir heyecan yaşadım” dedi.