Kırklareli'deki Turgut Özal hayranlarına davet

Eski ANAP Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Ekrem Giden 31 Ocak Cumartesi günü ANAP Genel Merkezinde yapılacak Tüzük Kurultayı'na Kırklareli'deki tüm Turgut Özel hayranlarının davet edildiğini belirtti.

Eski ANAP Merkez İlçe Başkanı Ekrem Giden gazetemize yaptığı ziyaret esnasında partisinin Turgut Özel hayranı olan kendisinin ve tüm Turgut Özel hayranlarının davet edilmesinden dolayı çok mutlu olduğunu belirtti. Eski bir Turgut Özal hayranı olarak bilinen Ekrem Giden, Anavatan Partisi Genel Başkanı M. Salih Uzun’un yolladığı davetiyenin şu şekilde olduğunu belirtti;
“Öncelikle ifade etmeliyim ki; bu mektubu size Partimizin içinde bulunduğu şartları anlatmak ve gelin bu zor dönemi birbirimize sarılarak atlatalım demek için göndermiyorum.
Bu mektubu Türkiye'nin temel sorunlarının hiç birinin çözülemediğini aksine var olan sorunlara yenilerinin eklendiğini; çocuklarımızın önüne hak etmedikleri, sorumlu olmadıkları ve çözemeyecekleri büyüklükte sorunlar bırakıyor olduğumuzu hatırlatmak için de göndermiyorum.
Bu mektubu Anavatan'ın kuruluşunda yer almış, Anavatan'ın varlığına anlam katmış, Anavatan'ın hamurunu yoğurmuş insanların, bugün Anavatan'dan aday olmak yahut herhangi bir sorumluluk üstlenerek omuz vermek yahut da sadece manevi destek olmak için bile Partimize gelmeyi, yani bir nevi kendine dönmeyi, adeta bir sürgün yerine gitmek olarak algılayan zihniyetin içimizi yanardağa çeviren acısını sizinle paylaşmak ve bu durumu size şikayet etmek için de yazmıyorum.
1983 yılında O, bir iddia koydu ortaya herkes "olmaz" dedi.
O, "güçsüz görünen bu Türkiye'nin içinde bambaşka ve güçlü bir Türkiye var ve ben o Türkiye'yi bulacağım” dedi. Kimse inanmadı.
O, "hiç birimiz hepimiz kadar güçlü değiliz, gelin birbirimizi sevelim ve kucaklayalım, birbirimize ihtiyacımız var" dedi, bu söz yüzünden O'nu öldürmek bile istediler.
O, Amerika'ya yol gösterdi. O, İslam coğrafyasına ışık oldu. O, Türk Dünyasına ışık oldu. O, her türlü çaresizliğin üstesinden gelineceğine dair inanç oldu. O, bir güneşti bütün karları eritti, bütün yıldızlara ışık oldu. O vefaydı, O sevgiydi, O ufuktu, O vizyondu...
O, söylediği her şeyi yaptı: Cüce bir bedene hapsolan bir devi uyandırdı, Türkiye'nin içinden bambaşka bir Türkiye çıkardı. O, büyük adamlar hediye etti bu ülkeye. O, gökkuşağının bütün renklerini kucaklayan bir yuva kurdu ve kendinden sonraki Özallara bu yuvayı emanet etti.
Bu mektubu sizlere yazıyorum çünkü bu yuvanın şimdiki bekçisi benim. Bu sorumluluk bütün ağırlığıyla benim ve arkadaşlarımın üzerimde. Bu onurdan asla şikayetçi olmadım. Aksine onurların en büyüğünü duyuyorum. İçinde bulunduğum şartlar ne olursa olsun biliyorum ki, O'nun içinde bulunduğu şartlardan daha ağır şartlarda değilim. O'nun tutunacak bir dalı, bir tarihi, bir Özal'ı yoktu ama şükürler olsun ki benim var.
Bu mektubu yazıyorum çünkü bu yuvayı kurana şükranlarımı sunmadan bir yolculuğa çıkmanın hiç bir hayır getirmeyeceğini biliyorum.
Bu mektubu yazıyorum çünkü bu partinin bütün hücreleriyle ben Turgut Özal'ım diye haykırmasını istiyorum.
Ben bu mektubu herhangi bir il ya da ilçe başkanına, herhangi bir milletvekiline, herhangi bir bakana göndermiyorum. Ben bu mektubu bu yuvanın bekçisi olarak,"ben Turgut Özal'ım" diyecek bir inanca, bir vefaya, bir sevgiye, bir vizyona gönderiyorum.
Adres yanlışsa lütfen bu mektubu aynen bana geri gönderin. Adres doğruysa 31 Ocak'ta "ben Turgut Özal'ım" diye haykırmak için şeref verin”(ay)