Kırklareli Emniyeti'nden "Gençlik ve Terörizm" Konferansı

Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Ogün Vural tarafından üniversite öğrencilerine 'Gençlik ve Terörizm' Konferansı verildi.


Kırklareli Kredi Yurtlar Kurumu Toplantı Salonu’nda 11 Mayıs 2009 Pazartesi günü 22-23.00 saatleri arasında 200 Kırklareli Üniversite öğrencisi ile Kredi Yurtlar Kurumu’nda görevli idareci ve teknisyenlere yönelik bilgilendirici ve bilinçlendirici içeriğe sahip “Gençlik ve Terörizm” konulu konferans; Terörle Mücadele Şube müdürü Ogün Vural tarafından slayt ve sinevizyon gösterisi eşliğinde verildi.
Terörle Mücadele Şube müdürü Ogün Vural Terör ve Terörizm kavramı ile Terörizmin Tanımı konusunda şu açıklamalarda bulundu:
“Latince “Terrere”den gelen terör sözcüğünün, “Korkutmak, dehşete düşürmek, korkup kaçırmak ve caydırmak” gibi anlamları vardır. Türkçede karşılığı ise “korkutma, yıldırma ve tedhiş” anlamına gelmektedir. Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş, yoğunluk olarak, büyük çaplı, birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir Kısaca terör; insanları yıldırmak ve sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir.
Terör, gayri iradi olarak da meydana gelebilir. Bu yüzden tek başına ele alındığında her türlü şiddet hareketini terör olarak tanımlamak mümkündür. Terörizmden kastedilen ise siyasi unsuru içeren, yani bir ideolojisi bulunan ve mevcut sistemi şiddet yolu ile tahribe yönelmiş olan durumlardır. Diğer bir ifadeyle terörizm, “bir ideoloji etrafında örgütlenen birden fazla kişinin, şiddet eylemleri temelinde mevcut siyasal iktidarı ve rejimi hedef alan faaliyetleridir.” Terörist ise terör eylemlerinde bulunan grubun mensuplarına denir.
Hedef alınan rejimi veya sistemi şiddet yolu ile yıkarak, yerine kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir yönetim tesis etmektir. Günümüzde terörün en önemli özelliği; uluslararası bir nitelik kazanmasıdır. Terörizm özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’deki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan terörist saldırılardan sonra “küresel bir boyut” kazanmıştır. Ancak toplumdan topluma ve yıllara göre farklı karakterlere bürünen terör hareketleri son yıllardaki kadar dehşet ve korku verici olmamıştır. 
Ülkemiz 1970’lerde başlayıp günümüze kadar süregelen planlı, programlı ve örgütlü bir terörizmin hedefi konumunda bulunmaktadır. Sahneye önce Marksist-Leninist terör örgütleri çıkmış, buna paralel olarak sağ terör örgütlerinin faaliyetleri gelişmiştir. Bu örgütler yaygın şiddet eylemlerine girerek insanlarımızı sağ-sol kamplarına bölüp, kardeşi kardeşe kırdırarak ülkemizi kan gölüne çevirmek istemişlerdir. İçeride bu mücadeleler sürerken, dışarıda ise Ermeni terör örgütleri (ASALA gibi) ortaya çıkarak, Türk milletini uydurma bir soykırımla suçlamış, diplomatlarımızı katletmiş ve birçok kuruluşumuzu bombalamışlardır. Ermeni terör örgütleri sahneden çekilince bu kez de sözde Kürtler için savaştığını iddia eden Marksist orijinli terör örgütü PKK sahneye çıkmıştır. 1990’lı yıllarda ise dini değerlerimizi istismar eden, dini inançları kendi şiddet eylemleri ile özdeşleştirmeye çalışan terör hareketleri ortaya çıkmıştır. Terör olayları yüzünden ülkemizde 1980 öncesinde 5 bini aşkın gencimiz sağ-sol çatışmasında hayatını kaybetmiş bir o kadarı da yaralanmıştır. 1980’den sonra ise 30 bin insanımız bölücü terör yüzünden hayatını kaybederken, 90’lı yıllardan itibaren de sayısız insanımız dini motifli bir terör örgütünce öldürülerek mezar evlere gömülmüştür.
Siyasal iktidarı ele geçirmek isteyen güçlerin onu yıpratmak ve bu arada, sindirdikleri yığınları da sahipsiz kaldıkları inancına yöneltmek için, şiddet eylemlerinden yararlanmak,  Mevcut otoriteyi ve halkın devlete olan güvenini  sarsmak, yerleşik sosyal ve siyasal zaafları deşifre ederek halk desteğini zayıflatmak, İç ve dış kamuoyunda davalarının duyurulmasını sağlamak ve dikkatleri savundukları davanın üzerine çekmek, Şiddet eylemlerine bağlı olarak oluşturdukları tedhiş ve kargaşa ile toplumun direnme gücünü kullanarak kendi davalarına karşı olumsuz duyarlılıkları ortadan kaldırmak ve kitleleri itaate zorlamak, Toplumun birlik ve bütünlüğünü bozarak alevi-sünni ve laik-antilaik gibi yapay kutuplaşmalar yaratmaktır. Terör aynı zamanda bir ülkenin bir başka ülkeyi zayıflatması, istikrarsızlık içerisine sokması ve destabilize etmesi amacıyla da kullanılmaktadır. (Türkiye’nin terör örgütü PKK ile verdiği mücadelenin maliyeti, 100 milyar doları aşmaktadır.)
Terörizmin özellikleri, dünyada faaliyet yürüten terör örgütleri ve onların eylem şekilleri çerçevesinde aşağıdaki gibi özetlenebilir. Terörizm bir ideoloji, bir doktrin, hatta sistematik bir fikir değil, stratejidir. Terörizm, dünyayı “iyi” ve “kötü” biçimde iki kampa ayırdıktan sonra kendisini iyi kategorisine yerleştirir. Terörizm, terör eylemlerini meşrulaştıracak bir senaryo hazırlar. Eylemlerine rehberlik eden bir inançlar dizisi ya da haklılaştırma sistemi mevcuttur. Böylece yapmış oldukları eylemlere haklılık gerekçesi bulabilmekte ve suçluluk psikolojisinden kurtulmaktadırlar. Kendi inanç sistemleri içerisinde eylemlerin gerekli olduğunu ve haklarını savundukları halk için düzenlendiğini, onların bilinçlenmesine katkıda bulunduğunu ileri sürmekte ve böylelikle meşruluklarını sağlamaya çalışmaktadırlar.
Teröristler, seyircileri dünyayı kendileri gibi görüp algılamaları için ikna etmeye çalışırlar. Kendilerini üst bilinç ve duyarlık sahibi olarak görürler.  Eylem veya hareket değil, bunların oluşturacağı etki önemlidir.  Gelecekte zafer ve yeni bir düzen vaat eder. Terörün genellikle siyasi bir amacı vardır. Devlet otoritesine alternatif getiren örgütlü bir harekettir. Uluslararası siyasetin bir parçasıdır, dolayısıyla dış destek olmadan yaşatılamaz. Mali destek vazgeçilmez gereksinmedir. Bu nedenle soygun ve silah kaçakçılığı yaparlar. Bir hak arayışı, düzen önerisi ve bağımsız devlet kurma isteklerinden biri veya derece farklılığıyla her üçünün bir arada bulunduğu gerekçelerle ortaya çıkabilir. Terör bilinçli ve amaçlı eylemler olarak belirir. Şiddet uygulamayı giderek amaç konumuna taşır. Dehşet ve korku salarak yılgınlık yaratır. Zorba, acımasız, istismarcı ve kuralsızdır. Genellikle başka güç veya güçlerin taşeronudur. Terör kendi dilini yaratır ve kullanır. Terörizm tahmin edilemez. Kurbanların çoğu da masum insanlardır. Çünkü örgüt nazarında insan hayatının değeri yoktur.  Propaganda ile doğar, gelişir ve propaganda ile yaşar. Bizatihi kendisi bir propaganda aracıdır. Terör eylemleri, nesnel bir gerçekten çok, dünyanın öznel bir yorumuna dayanır. Terör eylemleri, örgütlü bir çabayı gerektirir. Bütün bu eylemler bireysel olmaktan çok, bir grubun katılımıyla gerçekleşmektedir.” (s)