Motoruyla 5371 km kateden Murat Özten, tutkularının ışığında 115 saat motor sürdü

Motoruyla 5371 km kateden Murat Özten, tutkularının ışığında 115 saat motor sürdü

Murat Özten. Kırklarelili. Halen burada yaşıyor. 43 yaşında. Tam bir motorsiklet tutkunu. Türkiye’nin birçok yerini daha önce motoruyla dolaşan Özten, bu gezilerini yurtdışında da sürdürmeye devam etmiş. Yurtdışında en mutlu olduğu gezilerden biri ise Yunanistan gezisi olmuş. Çünkü Selanik’e giderek Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmiş.

Murat Özten’in bu seneki en ilgi çeken projesi ise tedavülden kalkacak olan kağıt YTL’lerin arkasında yer alan resimleri görme isteğiyle ortaya çıkmış. Bu yerleri tek tek ziyaret eden Özten, yapıların fotoğraflarını da, aynı paranın üzerinde yer aldığı açılardan çekmeyi başarmış.

Yolculuğuna 10 Ağustos tarihinde Kırklareli’nden saat 06.00’da hareket eden Özten, molalarla birlikte akşam saat 21:15’te ilk geceki yolculuğunu sonlandırmış ve toplam 14 saat motor kullanarak, 667 km yol yapmış. Murat Özten ilk gün 10 YTL’nin arkasında yer lan Piri Reis’in haritasına en çok benzediğini düşündüğü Ege kıyılarını fotoğraflamış. 2. gün 10:00’da hareket eden maceraperest, 20 YTL’nin arkasında yer alan Efes Antik Kenti’ndeki Celsus Kütüphanesi’ni çekmiş. O günkü yolculuğunu 20:30’da sonlandıran Özten, 10 saat motor kullanarak 523 km yol yaptığını belirtiyor. 3. gün 1 YTL’nin arkasındaki Atatürk Barajı’nı görüntülemek için yol alan motorcumuz, o gün 08:00’da başladığı yolculuğu 12 saat motor sürerek saat 20:00’da sonlandırmış ve 624 km yol katetmiş.

Bir sonraki gün hedefi 100 YTL’deki Ishakpaşa Sarayı olan Özten, bu yapıyı fotoğraflamak için de, 05:30’da başladığı yolculuğunu, 14 saat motor sürerek ve 574 km yol yaparak 19:30’da tamamlamış.

Ertesi gün yine 05:30’da yola çıkan Özten, Kapadokya’ya vararak peribacalarını fotoğraflamış. Ancak paradaki resmin çift parça olduğunu farkederek, diğer parçayı da bulmuş ve Uçhisar Kalesi’ni de çekmiş. O gün 387 km giderek 12 saat motor kullanan seyyahımız, 17:30’da günü sonlandırmış.

Yolculuğunun son fotoğrafını Atatürk’ün huzuruna çıktıktan sonra 5 YTL’deki Anıtkabir olarak fotoğraflayan Özten, seyahatinin 6. gününde 05:00’da başlayarak 15 saatlik yol katetmiş ve 20:15’te dinlenmeye çekildiğinde 718 km gittiğini tespit etmiş. 7. günde de 05:30-21:15 saatleri arasında 15,5 saatlik yolculukla 745 km yapan Özten; yolculuğunun dönüş kısmında yani 8. günde, 06:00’da yola çıkarak ve hiç ara vermeden 22 saat motor kullanarak 1133 km yol katetmiş ve sabaha karşı 04:00’da yolculuğunun başlangıç noktası olan Kırklareli’ne varmış.

Nelerle karşılaştı, neler yaşadı, nereleri gördü

En büyük destekçisi olan eşinin samimi desteği olmasa bu yolculuğa asla çıkmayacağını ifade eden Özten; gezdi, gördü, yaşadı. Koru Dağları’ndan Ege’ye baktı, Hasanaki’de yemek molası verdi. Eğirdir Gölü’nde gün batımını izledi, Şarkikarağaç’a vardığında grip oldu. Konya’ya giderken arı soktu, Konya Ereğli’de öğle yemeği yedi. Pozantı’daki mesire yerlerini gezdi, Adana otobanında sigara molası verdi. Iskenderun Demir- Çelik Fabrikası’nın devasa olduğunu gördü, Şanlıurfa’da balıklı göle gitti. Fırat Nehri’ne bakarken derin düşüncelere daldı, Adıyaman’da motor yağını değiştirmeye niyetlendi değiştiremedi. Nemrut Dağı’nda güneşin batışını yanında nevale olmadan kuru kuruya izledi, Siverek’te motor yağını değiştirdi. Diyarbakır’da gezdi, Mardin’e 10 km kala kaburga pilavı yedi, tadı damağında kaldı. Dicle Nehri’ne girdi, Hasankeyf’te bir köy düğününe katıldı, Malabadi Köprüsü’nden geçti. Bitlis’te beş minareyi gördü, Van Gölü’nden geçerken canavarı görmedi. Ağrı Dağı’na aşık oldu, Gürbulak Sınır Kapısı’nda evinden en uzak noktada olduğunu anladı. Erzincan’da kontrol noktasındaki polis motoruyla bir tur attı. Tuz Gölü’nü gördü, Anıtkabir’de saygı duruşunda bulundu.

Yolculuğu esnasında toplam 5371 km yol yapan, 215 litre benzin tüketen; benzin, yeme-içme, otel masrafları, yağ değişimi vb. toplam 1.141 TL para harcayan maceracımız şunları dile getiriyor:

“Anadolu’nun her tarafı bir başka güzel. Bu güne kadar Anadolu’yu hep medyanın gözüyle gördüm. (Şiddet, Kan, Terör, Töre, vb.) Bu yolculuğa korkuyla çıktım. Bir de kendi gözümle gördüm (Misafirperver, yardımsever, turizmin değerini bilen, turizme aç, çok sıcakkanlı harika insanlar.) Biz buralara gidersek, belki burada olmaması gerekenler burayı terkeder. Ancak şöyle üzüntülü bir durumla karşılaştım. Kırklareli’yi Türkiye’nin öbür ucunda maalesef bilmiyorlar. “Orası il mi, nereye bağlı, hatta Kırıkkale’nin ilçesi mi” diyenler bile var. Ama yine de her ne olursa olsun ‘Bir başkadır benim memleketim’.

Seyyahımızın anlattıkları; “Kırklareli’nin hala Türkiye’nin bazı noktalarında tanınmıyor ve bilinmiyor olmasının sorumluları kimdir” sorusunu akla getiriyor. Ya oradaki insanların ilgisizliği, bilgi eksikliği. Ya da yönetimimizin ilimizi hala yeterince dışarıya açamamış olması. Ulusal konsepte sahip bir festivalimiz bile, ilimizin ismnini duyurmada başarılı olamıyorsa, daha katedecek çok yolumuz var demektir.

Yolculuğuyla ulusal basına da konu olan Murat Özten, herkesin imkanları dahilinde tutkularının peşinden gitmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Daha gidecek çok yolum var.”