ORTAK AKIL

Güven bitiyor, şimdi krallar çıplaklaşıyor...





Özkan Başaran
Kazanılması yıllar alır, kaybedilmesi ise anlar alır, “Güven” denilen şeyin. Kontrolsüz itimat, itimatsız kontrol olmaz. Güven kontrole tabidir.  Verilen sözlerin tutulması güveni tazeler. Halk hafızası ne kadar zayıf olarak kabul görse de, insanlar ağızdan çıkan sözleri unutmazlar. Hele toplumsal görevlere talip olanların vaad ettiklerini unutmak hiç mümkün değildir. Çünkü her birey kendinden yana bir sözün beklentisi içindedir.  Verilen sözlerin yapılmaması güvensizlik oluşturur. Güven bir kez yitirildiği zaman da, bir daha onu kazanmak için verilen çabalar boşa gider. Siyaset halka hizmet için oluşan bilim dalıdır. Politika ise, koltuk koruma sanatıdır. Siyaseti politikaya bulaştıranlar yalan söylemeyi sanat haline getirirler. Yunanca bir sözcük olan Politikanın sözlük karşılığı; Poli= Çok. Tika= Yüzlü. Dolayısıyla Politika kelimesinin yunanca karşılığı da, “ÇOK YÜZLÜ” demektir. Siyasete olan güveni perişan eden şey, politik ayak oyunlarıdır. Toplumumuz genelde siyaset ile politikayı eş anlamlı kelimeler kabul eder. Ama siyaset ayrı, politika ayrı şeylerdir. Halkın çıkarları için çalışan toplum insanlarına “Siyasetçi” diyebiliriz. Kendi koltuğu için partisini kullananlara da “Politikacı” diyebiliriz. Onun için siyasetçi ile politikacıyı iyi ayırt etmek gerekir. Siyasetçi;  genel anlamda halk faydasına projeler üretir.   Politikacı ise; genel olarak kendi çıkarları için ayak oyunları içindedir. Siyasetçi; kolay beri güven sarsmaz.  Ama politikacı çoğu zaman yalanı sanat haline getirdiği için verdiği sözleri tutamaz ve güven kaybeder. Güven kaybettikçe de daha çok yalan söyler. Yalanlar ortaya çıktıkça da, kendini savunma ihtiyacı hisseder.  Ama güven bir kez kaybedildiği zaman onu eski haline getirmek imkânsızlaşır. Güven yitirmek koltuk kaybetmek anlamına gelir. Bunu bazı anlayan politikacılar çeşitli politik manevralara girişirler. Bazıları da bölgesinde kaybettikleri güven yeniden kazanmak için genel medyada sansasyon oluşturma peşine düşebilirler Bölge seçmeninin kendisine olan desteğini yitirdiği için ulusal medyada gündem oluşturma çabaları bazen ters etki yapabilir. Bu düşünceyi taşıyanlar aslında Bölgesinin sıkıntılarını görmezden gelirken, Genel merkez yöneticisinin yapması gereken açıklamaları kendileri yapmaya yeltenirler. Böylece de kaş yapayım derken göz çıkarabilirler. Kendini ulusal ölçekte öne çıkarayım derken bazen bilgi eksiklikleriyle öylesi bir gaf ile kendilerini yerin dibine de batırabilirler. Bu tür ataklar hem kendilerine, hem bölgeye ve hem de partisine zarar verir. Bu aceleci açıklamalar bazen de alay konusu haline gelebilir. Ondan sonra da bu tür insanların yapacağı savunucu açıklamalar yetersiz kalır. Bu tür insanlar Bölge seçmeninin güvenini yitirdiği için bu konuda destek de bulamazlar. Partilerinin gücüyle varlıklarını sürdürürler. O bakımdan Partisinin oylarına yaslananlar sakın ola kerameti kendinde görmesinler. Bu tip insanların partilerini ellerinden alın, baktığınızda kral çıplak kalacaktır. Bir de bunları partisiz düşünün. Çünkü; göreve gelene kadar kendileri için kapı kapı oy istemek için gezenler, bir makam sahibi olduktan sonra seçmenini unuturlarsa, seçmeni de onları unutur. Arkalarına baktıkları zaman da kimseyi bulamazlar. Kral çıplaktır ama etrafı onu doldurduğu için, kendisinin eski halinde sanır. Seçmen gözünden düştüklerini bunlara kabul ettiremezsiniz. Kendilerini var sanırlar. Yüzlerine söyleyen olmadığı için eriyip bittiklerini pek anlayamazlar. Güven çok zor kazanılır, ama çok kolay kaybedilir. Anlayan ne demek istediğimi çok iyi anlayacaktır.  Güven git gide bitiyor, şimdi Krallar şimdi çıplak kalıyor.  Şimdi düşünün bakalım seçilmişlerden kimlere güven bitti? Kimlerin siyaseten eridiğini buldunuz değil mi?  Ama ima etmeye çalıştığım bu kimseler halk gözünde çıplak kaldıklarının farkındalar mı acaba?