Sarıçam, yardımları eleştirenlere sert çıktı

AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından yapılan yardımların eleştirilmesine sert çıkarak, insanların yardım alma noktasında haklarının bulunduğunu söyledi.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, AK Parti Kırklareli İl Teşkilatı tarafından düzenlenen istişare toplantısında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından yapılan yardımların eleştirilmesine sert çıktı.
Milletvekili Sarıçam, yardım yapılan mahalleleri gezerken dize kadar çamur içerisinde kaldıklarını belirterek kendilerini sosyal devletin savunucuları olarak gösterenlerin yapılan bu yardımları eleştirmesine anlam veremediğini belirterek şunları kaydetti: 
“Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı üzerinden yapılan toplumumuzun değişik kesimlerinde yaşayan birbirinden ekonomik süreçte farklılıklar arz eden insanlarımız var. Bu insanlara gözümüzü kulağımızı kapatamayız. Bunarla bugüne kadar kapatmadığımız gibi bundan sonra da kapatmayacağız. Bu bizim üzerimizde bir vazifedir. Çünkü bizim inancımızda iki türlü yardım vardır. Birincisi yardım etmek zorunda değilken gönlünüzden kopan bir yardımı verirsiniz bu yardım gizli olur. Bunun gizli olması güzeldir. Ama bir de insanların yardım alma noktasında hakları vardır.
* “70 milyon insanın fakir fukarasına yaptığı yardımlardır”
Şimdi bizim Sosyal Yardımlaşma Vakfı üzerinden Kırklareli’nde bugüne kadar yaptığımız; kömür yardımları, sağlık yardımları, bayram yardımları, kitap yardımları, okul bursu yardımları, geçenlerde dedikodusu yapılan ve birileri tarafından istismar edilmeye kalkılan tuvalet, banyo, mutfak gibi evlerinin daha iyi insani, modern, sağlıklı ve hijyenik bir ortama kavuşmasındaki yardımlar gölünüzden geçtiği için verilmen yardımlar değil. Bunlar alan insanların hak ettiği yardımlardır. Niye çünkü o insanlar bu devletin bu milletin bir parçasıdırlar, buranın yerleşik insanlarıdırlar ve onların devletten aradaki diğer insanlarla açıklarını kapatmak için yardım alma hakları vardır. Devletinde bunu vermek ve aradaki farkı kapatmak, vatandaşlarını sağlıklı ve iyi eğitim almış hale getirmek, kışın kar yağdığında bacalarından duman tütmesini sağlamak, bayramda bir çift ayakkabıyı çocuklarına götürmesini temin etmek o devletin görevidir. Onu ne Vali, ne Belediye Başkanı, ne Başbakan kendi cebinden çıkartıp vermiyor. O 70 milyon insanın fakir fukarasına yapmış olduğu yardımdır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı resmi bur kurum olarak bunu istismar etmemek için kurulmuş ve bu hizmetleri resmi olarak takip eden ve yapan bir kurumdur. Ama bu kurumun yaptığı yardımları Belediyelerde kendi kurumsal kimlikleri üzerinden yapabilirler. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı üzerinden yapılan yardımları siyasi oy avcılığı olarak görenler varsa yine kendi ellerinde devletin imkanları ile bir belediye binası var, belediyenin bütçesi var, belediyenin elemanları var.
* “Yardımların yapılmasını ben teklif ettim”
Biz Yayla Mahallesi’nde, Tokmooğlu Mahallesi’nde o vatandaşlarımızın mutfaklarını, banyolarını, tuvaletlerini gördük. Bazısının üzerinde çatısı, kapısı ve suyu olmayan evleri gördük. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı üzerinden bunun Genel Merkeze teklif edilmesi benim fikrimdir. Fikir bir proje haline getirildi 2007 yılının Şubat ayında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. Fakat 1 milyon TL’nin hemen çıkması mümkün değildi. Bu para çıktı ve bu para ile o insanların ihtiyaçları görülüyor.
Belediye bu evlerin neden tespit etmedi. Biz bunları tespit etmek için oraya giderken dizlere kadar çamur içerisinde gezdik. Oralarda kanalizasyon yok, oralarda çöp toplanmıyor. Bu insanlar kendi hallerine terk edilmiş. Biz bundan ızdırap duyduk. O bölgede hemen okulumuzu yaptık, evlerini belli bir hale getirdik. Çocuklarının okula gitmesini sağladık. Üstlerini başlarını, ceplerine harçlığına kadar veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz. Eğer bu bizim vazifemizse bunu seve seve yapacağız. Bundan dolayı gocunmayacağız.
Kendinin halkçı olduğunu ifade edenler, kendinin sosyal devleti savunduğunu düşünenler o insanları dizlerine kadar çamurda, septik çukurlarının üzerlerindeki barakalarında doğal ihtiyaçlarını gidermekle baş başa bırakmışlardır. Biz bunları kabul edemeyiz. O zaman biz elimizdeki imkanları insanlarımızın insan gibi yaşaması için harcayacağız.
* “Birilerinin unuttuğu yeri biz unutamayız”
Birileri oraları unutmuş olabilir. Biz unutamayız. Neden unutamayız. Çünkü şu geminin içerisinde her birimiz huzurlu mutlu yaşamak istiyorsak. Kapımızı kilitleyelim mi kilitlemeyelim mi diye düşünmeden yaşamak istiyorsak. Çoluğumuz çocuğumuz kapının önünde oynarken b.aşına bir şey gelecek mi gelmeyecek mi diye düşünmeden evimizde işyerimizde oturmak istiyorsak. Şu geminin içerisindeki herkesin huzurlu, mutlu ve doğal ihtiyaçlarının karşılanmış olduğundan belli bir eğitim ile emin olmak zorundayız. Bunları verdiğimiz takdirde inanın bu geminin içerisindeki insanlar olarak çok daha mutlu ve çok daha huzurlu olacağız.
* “Yardımlar ile ilimiz ekonomisi canlanıyor”
Senelik olarak milyonlarca lira Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı üzerinden işi gücü olmayan insanlara bu türden yardımlar olarak veriliyor. Bu verilen yardımlar hep Kırklareli esnafından karşılanıyor. Bunlar devletin bu kurum üzerinden yaptığı resmi ihalelerle ve alımlarla gerçekleştiriliyor. Bu paralarda Kırklareli’ne giriyor. Bunların daha da artması hem burada mağdur insanlarımızın yüzünün gülmesine hem de piyasamızda ciddi bir para hareketinin olmasına vesile olmaktadır. Biz istiyoruz ki Avrupa Birliği’ne giren Türkiye’nin Avrupa Kapısı olan Kırklareli’nin bir vizyon şehri olsun. Ben Kırklareli Milletvekili olarak ilimizin bir vizyon kenti olması için elimden geleni yaptım.” (s)