* "Söyleyeceklerimiz vardı, yarım kaldı"

'Elveda Rumeli' dizisi projesindeki rol fırsatı nasıl doğdu ve böyle bir projede neden yer almak istediniz?


 “Dizinin yapımcıları Üsküp’e geldiler, bizlerle tanıştılar, oyuncu arkadaşlarımızı gördüler. Uygun görüldü, böylece diziye başladık. Benim ‘Kaymakam Dilaver’ rolümü hocamız Serdar Akar teklif etti. Çok mutlu olmuştum ayrıca... Böyle bir projede yer almaktan başka çaremiz yoktu desem yanlış anlaşılmaz herhalde... İyi ki de oldu...” diyor Erman Şaban ve “Elveda Rumeli” dizisinin Türk Dünyası’nda beğeniyle ve büyük bir ilgiyle izlenmesini projenin ciddiyetine ve dizideki doğallığa bağlıyor:
“Elveda Rumeli büyük yatırımlar sonucunda gerçeklesen bir projeydi. Ciddiyet ve sorumluluk vardı. Herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Setteki çaycıdan yönetmene kadar. Gayet güzel günlerimiz oldu. İzlenme oranları biliyorsunuz bayağı yüksekti. Bunu seyirci hissetti. Ve en önemlisi Türk seyircisinin televizyonlarda daha önce görmediği bir doğallık vardı. Rumeli şivesi, karakterleri, Makedonya’nın doğal güzellikleri, tarihi dokusu... İnsanlara ilginç gelen önemli ayrıntılar bunlardı”.
Dizinin beklenmedik bir anda yayın hayatından kalkmasını konusunda şaşkınlık içerisinde kaldıklarının altını çizerek devam ediyor konuşmasına:
“Bizlerde şaşkınlığa uğradık açıkçası. Gerçi son zamanlar biraz karışıklıklar olmuştu. Fakat bu televizyon piyasası böyleymiş maalesef. Bizlerde sonradan öğrenmiş olduk. İşin içine girdiğimiz zaman anladık. Biraz acımasızca oldu ama maalesef bitti... Oysa daha söyleyemediklerimiz vardı, çok şeyler yarım kaldı. Umarım başka bir zamanda başka bir projede söylemek istediklerimizi tamamlarız...”
* Heyecan vericiydi
Bu projenin kendisine tecrübe kazandırdığını vurgulayan Erman Şaban, diziyle birlikte bir oyuncu adayı olarak tekniğini geliştirdiğini, oyun esnasında hızlı düşünmesini sağladığını, kısa zaman içinde ezber kabiliyetini geliştirdiğini dile getiriyor. Dizinin hayatında ve çevresindeki ilişkilere herhangi bir değişiklik getirmediğini ifade eden Erman, “Diziden önceki hayatım neyse sonra da oydu. Sonuçta bu benim mesleğim, elimden gelen en iyisini yapmaya çalıştım” diyor.
Türkiyeli oyuncu ve tiyatro sanatçılarıyla rollerini ortaklaşa paylaştığı bu dizi bir Türk yapımı olarak Balkanlarda çekilen ilk büyük proje oldu. Bu projenin dikkatlerin Balkanlar üzerine çevrilmesine etkili olduğuna inanan Erman Şaban, “Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan tutun da, politikacılara, resmi görevlilerden Genel Kurmaya kadar herkesin yakından takip ettiği bir diziydi. İki buçuk yıl süren çekimler esnasında Türkiye’nin her yerinden yüzlerce otobüs ziyaretçi geldi. Onun dışında Almanya, Hollanda, Türklerin yaşadığı dünyanın her yerinden ziyaret akını oldu, gerçekten heyecan vericiydi” şeklinde konuşuyor.
Peki Türkiyeli oyuncu ve tiyatro sanatçılarının Türkçenin Rumeli şivesini öğrenmelerinde siz yerli sanatçıların katkısı oldu mu?
“Evet, Türkiyeli rol arkadaşlarımızın şive (koç’u) hocası Zekir Sipahi üstadımızdı. Senaryo gelir gelmez hemen Zekir Abinin peşine düşüyorlardı. Bende naçizane onun asistanıydım. Ben daha fazla set ortamında oyuncu arkadaşlarıma yardımcı oluyordum”.
Sanat eleştirmenleri her sezon aynı anda gösterime giren yüzlerce dizinin seyircileri-toplumu televizyon karşısında uyuşturduğunu, gündelik gerçekler karşısında onları avuttuğunu ve kimi dizilerin değişik olguları empoze ettiğini savunuyor. Siz bu tür eleştirilere ve görüşlere ne derece katılıyorsunuz?
“Eleştirmenler çok konuda haklılar, fakat bu bir gerçek ki televizyon denen kutu izleniyor. Bunu değiştirmek bence imkansız. Eleştiriler ne olursa olsun, sabah programlarındaki kadınlar, evlenmek isteyenler, yemek programları, hepsi izleniyor. Türkiye, dünya sıralamasında televizyon seyreden ilk beşte yer alıyor. Bunun yararları veya zararları bir süre sonra kendiliğinden ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum”.