Sporda ‘RİSK' Faktörleri

Spor dünyasında her gün sporcular çeşitli risklerin altında aktivitelerine devam etmektedir.


HABER MERKEZİ
Bu risklerin bir bölümü sporcuların performansını olumsuz yönde etkilerken, bir bölümü de sportif yaralanmalara yol açmaktadır.
Ayrıca ülkemiz özelinde, sporda çok önemli olduğuna inandığımız, “Sporda Risk” konusunda birçok sporcunun, çalıştırıcının ve yöneticinin yeterli bilgisi bulunmadığı bilinmektedir.
Bu nedenle sporcuların, öncelikle de çalıştırıcıların ilerideki bölümlerde sıralamaya çalışacağımız bu riskleri gerek antrenman, gerekse yarışmalarda göz önünde bulundurması gerektiğini düşünüyoruz.
Özellikle antrenman sırasında yaşanan veya yaşanması gündeme gelen ama bir performans düşüklüğüne ve yaralanmaya yol açtığında fark edilen riskler çok çeşitlidir.
Bu ve buna benzer risklerin, risk olduğu fark edildiğinde iş işten geçmiş olmakta, sporcu ya performans düşüklüğü, ya da yaralanma ile karşılaşmaktadır.
Çocuk ve Ergen döneminde ki riskler
Çocuklarda spora katılımın artmasıyla tunikte yaralanma sıklıklarında da artış görülmektedir. Çeşitli ülkelerde yapılan İstatistiksel çalışmalar yöntem açısından farklılıklar gösterdiğinden sağlıklı bir karşılaştırma yapılamamasına karşın, genellikle temas ve mücadele sporlarında yaralanma riski daha fazladır. Diz ve ayak bileği en sık zedelenen bölgelerdir. Akut sorunlara oranla kronik sorunlarla daha sık karşılaşılmaktadır.
Yaralanma nedenleri birçok etkene bağlıdır ve her spor dalı ve cinsiyet için farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle, çocuklarda sportif yaralanmaların bilinmesi, tedavisi ve önlenmesine yönelik olarak sporcuyla İlgili her kesimin (eğitimci, anne, baba, sağlık personeli)analitik yaklaşımı gerekmektedir.
Spor sektörünün ekonomik boyutlarının büyüme¬si ve başarıya glidümlü spora katılım daha çok sayı¬da çocuk ve genci sporcu olmaya yöneltmektedir. Anne-babalar, beden eğitimi öğretmenleri ya da ant¬renörler çocuğun sporcu olmasını desteklemektedir. Spora yatkınlığı bulunan, ileride yüksek performans beklemişi duyulan çocuklar erken yaşlarda ağır ant¬renman programlarına alınmakta ve çoğu zaman tıb¬bi destek olmadan çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kitleye ek olarak, düzenli kulüp ya da okul çalışma¬ları/antrenmanları dışında, fiziksel etkinliklere orga¬nize olmadan katılan t sokak, mahalle karşılaşmaları şeklinde) önemli bir kesim daha bulunmaktadır."1 Dolayısıyla, okul ve kulüpte yapılan spor etkinlikle¬ri ile dışarıda yapılan etkinliklerin artması, çocuklar¬da görülen spor yaralanmalarının sıklığını da arttırmıştır. İngiltere'de yapılan bir araştırmada, 1983-1998 yılları arasında çocuk yaralanmalarında yakla¬şık %54 oranında artış olduğu, bu durumun spora katılımın artmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Ül¬kemizde genç nüfusun spora katılımı ve ortaya çıkan yaralanmalarla ilgili yeterli istatistiksel veri olma¬masına karşın, bu oranın gittikçe antiği düşünül¬mektedir. Spor yaralanması nedeniyle sağlık kurum¬larına başvuran çocuk sayısında artış olduğu belirtil¬mektedir. Yetişkin sporculardan önemli farklılıklar gösteren bu yaş grubunda sağlık gereksinimleri de farklılıklar göstermektedir, öte yandan, giderek yay¬gınlaşan ev içinde bilgisayarla oynama ya da televiz¬yon izleme alışkanlıkları, çocukların koruyucu hare¬ket kalıplarını öğrenememelerine ve sokaktaki oyun¬larda daha kolay yaralanmalarına neden olmaktadır.
Bu nedenle, spor ve oyunların okul çağlarında ciddi bir programla ele alınması hem eğitim hem de yara¬lanmalardan korunma açısından önem taşımaktadır.
Kronik Sorunlar
Ergen tarafından 238 olguda yapılan araştırma¬da çocuklarda en sık rastlanan spor yaralanmasının çekme (%47) olduğu bildirilmiştir. Yaralanmaların 2/3’ünün kronik, 1/3'ünün akut yaralanmalar olduğu belirlenmiştir.
Akut yaralanmaların yanı sıra kronik kas-iskelet sistemi sorunlarının da artış gösterdiği belirtilmektedir. Bunun yanı sıra, tıbbi yaklaşımlarla yanıt alınamayan sorunlarda refleks simpatik distrofi, fibromiyalji veya aşırı antrenman sendromu da düşünülmelidir.
Kronik sorunlar içinde stres kırıklarının önemli bir yeri bulunmaktadır. (ue)