"Trakya'daki plan karmaşası artık sona ermelidir"

'Trakya'daki plan karmaşası artık sona ermelidir'

Tüm Trakya’yı yakından ilgilendiren IMP planları henüz bitirilmedi. Tüm Trakyalılar bu durumdan rahatsız olduklarını hemen her platformda dile getiriyorlar. Sona doğru gelinen planlarda toplumsal anlamda talepleri dile getiren yazılar da sürekli olarak Önadım Medya Grubu yayın organlarında paylaşılıyor.

Işte bu konuda duyarlı bir okurumuzun gazetemiz ile paylaştığı elektronik posta oldukça dikkat çekici. Okurumuz yazısında, Trakya’da plan karmaşasının artık bitmesi gerektiğini, Istanbul Metropoliten Planlama Merkezi (IMP)’nin ve Trakya Kalkınma Birliği (TRAKAB)’nin planları en kısa zamanda bitirmesi ve üç ilin ilgili meclislerinden geçmesi gerektiğini, böylece Trakya topraklarının plansız bir şekilde yağmalanmasının sona erebileceğini kaydetti.

Okurumuzun, tüm Trakya halkının hislerine tercüman olan bu konu ile ilgili görüşlerini, noktası virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşıyoruz; 

“Artık yetti. Yasa haline gelen Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı'nda (EHÇDP) delinmedik yer kalmadığı halde birçok yurttaşa bu plan bahane gösterilerek gerekli izinler verilmediğini sayın yetkililer söylüyorlar. Kısacası yetkililer de, Trakyalı da plan istiyor.

Kimden? Elbette Trakya Kalkınma Birliği'nden (TRAKAB).

Kim planlıyor Trakya'yı? Istanbul Büyük Şehir Belediyesi'ne( IBB) bağlı Istanbul Metropoliten Planlama A.Ş. (IMP).

Neyi planlayacak IMP? Istanbul Büyükşehir Belediyesi, TRAKAB ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından imzalanan protokolün başlığı neyin planlanacağını gösteriyor: "…1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası, Istanbul Il Çevre Düzeni, Kocaeli Il Çevre Düzeni ve Sakarya, Düzce, Yalova ve Bilecik Çevre Düzeni Planlarının Uyumlaştırılması ile Trakya Alt Bölgesi (Edirne-Kırklareli-Tekirdağ Illeri) 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planlarının Üretilmesine Ilişkin Ortak Hizmet Protokolü".

2006 yılının Aralık ayında imzalanıp 2007 yılı sonuna kadar bitirilmesi düşünülen planlama henüz yapılmadı. Yurttaşlar sorumluluklarını yerine getirmediğinde cezaya çarptırılırken devlet kurumlarının görevlerini yerine getirmediğinde hiçbir yaptırım uygulanmaması düşündürücüdür. Dahası planların olmamasının bedelini yurttaşlar ödemektedir. Büyük işler Ankara'dan bitirilebilmekte, ama dar veya orta gelirlinin yapacağı bir yatırım veya çalışma il müdürlüklerinden dönmektedir. Gerekçe 1/25.000'lik planların yokluğu.

Planlar tez zamanda yapılmalıdır. Üç ilin ilgili meclislerinden geçmelidir ve Trakya topraklarının plansız bir şekilde yağmalanması son bulmalıdır.

Trakyalılar taleplerini her zeminde yetkililerin yüzüne söylemişlerdir. Trakyalıların neyi isteyip neyi istemedikleri açık ve nettir. Trakyalı Istanbul'un arka bahçesi, deposu, kirli sanayi bölgesi olmak istememektedir. Trakyalı sanayiye karşı değildir. Sadece Çerkezköy ve Çorlu örneğini bir kez daha yaşamak istememektedir. EHÇDP'nda Organize Sanayi Bölgeleri belirtilmiştir. Bu bölgeler dururken Vize Çimento Fabrikasının orman içine kurulmasını, Edirne Belediyesi'nin imar alanları içinde sanayi bölgesi açmasını anlamak olanaksızdır.

Trakya tarım alanı olarak kalıp bilinçli tarım ve hayvancılık yapıldığında Avrupa'nın gıda gereksinimine katkı sunacaktır. Çünkü Trakya toprağı verimlidir. Trakya'da tarımı yapılan ürünlerin başında buğday, ayçiçeği ve çeltik gelmektedir. Bu ürünlerden başka şeker pancarı, susam, mısır, soğan, sarımsak, fasulye,  karpuz, kavun,  çerezlik kabak ve bağ-bahçe bitkilerinin tarımı yapılmaktadır. Trakya, Türkiye Ayçiçeği ekim alanının %70'ni (360.000 ha) ve üretiminin %75'ini (600.000 ton) karşılamaktadır. Diğer önemli bir ürün olan çeltik de Türkiye ekim alanının %50'si (35.000 ha) ve üretiminin %50'si (178.000 ton) yine bu bölgede yer alır. Buğdayda durum daha da dikkat çekicidir. Trakya'da, Türkiye buğday ekim alanının yaklaşık % 5'i (630.000 ha) kadar bir alanda buğday tarımı yapıldığı halde üretimin %15'i (2.574.832 ton) yine bu bölgeden karşılanmaktadır.

Trakyalılar olarak plan istiyoruz. Ama bu tarımsal zenginliği kaybetmeden yapılacak bir plan istiyoruz. Planda en temel koşul bence şu olmalıdır: Yasa gereği yerel onay mercii Il Genel Meclisleri ise planlar onaylandıktan sonra değiştirme yetkisi de yine burası olmalıdır. EHÇDP'nın bakanlık tarafından tek yanlı olarak değiştirilmesinin sonuçları ortadadır.

Trakya planlarında artık sona gelinmiştir. 29 Mart günü göreve seçilen Meclis üyeleri planları teknik kişilerden dinleyerek çok iyi kavramlıdır ve önlerine geldiğinde "geleceğin Trakya'sı" için parmak kaldırdığını bilmelidir.

Sözün kısası, Anadolu'yu ve özellikle Doğu'yu kalkındırarak "göçü önlemek" yerine, göçle artan Istanbul nüfusunu "Trakya'ya taşıma" arayışlarına girilmesi, bölgede bugün ve özellikle yarınlarda  "gerilim" nedenidir. Yıllardır sürdürülen "dengesiz kalkınma" yüzünden, Türkiye'nin % 3'ünü kapsayan bir alanda ülke nüfusunun yüzde 20'si yaşarken bu oranı daha da arttıracak politikalara öncelikle planlamacılarımızın ve sonra da yerel meclislerimizin direnmesi gerekiyor.

Direnmeden kasıt da planların reddi olmamalıdır. Çünkü plansızlık "birilerine" yarıyor. Yapılması gereken; planların çevreden, kamusaldan yana teknik kişilerce incelenip değişiklikleri yapıldıktan sonra tez zamanda kabulüdür.

IMP tarafından yapılan plan notlarına baktığımızda tam da bizim düşündüğümüz anlamda denebilir. Fakat sadece teknik kişilerin anlayabileceği tanımlar da var. Bu nedenle Trakya'daki Il Genel Meclisleri'nin, planları anlayıp algılayabilmek için birer Teknik Danışma Kurulu oluşturmalarında yarar vardır. Edirne Kent Konseyi'nin bu anlamda bir talebi Edirne Il Genel Meclisi Başkanlığına verilmiştir. Bu kurulda Trakya üzerine sempozyumlar yapan TMMOB yetkilileri, Kent Konseyleri ve Çevre örgütleri mutlaka olmalıdır.

EHÇDP'nın müellifi olan Trakya Üniversitesi ve daha sonra bu üniversitemizden ayrılan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi ve Kırklareli Üniversiteleri de bu plana sahip çıkmalıdır ve çıkmak zorundadır. Ancak üniversite tek başına yetmez. Bilim insanlarını desteklemesi gereken sivil toplumdur, Trakya halkıdır. "Dayatılan değil, hak ettiğimiz çevrede yaşamak istiyoruz" düşüncesinde birleşmek zorundayız.”