"Yapacağımız Anayasa İslam Dünyası için model olsun"

Kırklareli'de 'Arap Baharı ve Türkiye' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Abdurrahman Dilipak; 'Arap Baharı gecikmiş bir bahardır. Konjonktür böyle olduğu için, batının kuşatıcı zırhı artık eridiği için en zayıf noktada böyle oldu. Yapacağımız Anayasa İslam Dünyası için model olsun. Bundan sonraki tüm süreci etkilemelisiniz. Onun için bu meseleyi bir insanlık davası olarak ele almamız lazım. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Sadece Müslümanlar için değil herkes için çözüm üretmeliyiz' dedi.


HABER MERKEZİ Aşiyan Bilim, Kültür ve Sanat Derneği tarafından 7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 19.30’da Kırklareli Üniversitesi Rektörlük Kültür Merkezi Salonu’nda  “Arap Baharı ve Türkiye” konulu bir konferans düzenlendi. Kırklareli Üniversite’nden Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Yayla’nın başkanlığını yaptığı konferansın konuşmacıları Gazetesi-Yazar Abdurrahman Dilipak ve AK Parti Kırklareli Milletvekili Av. Şenol Gürşan oldu. Konferans öncesinde derneğin ilahi grubu sahne alarak Tasavvuf Musiki’den birbirinden güzel ilahiler söyleyerek katılımcılara unutulmaz dakikalar yaşattı. Ardından Hızır Bey Camii Müezzini Necmettin Ötün tarafından Kur’an-ı Kerim Tilaveti okundu.   Daha sonra saygı duruşu bulunulup ardından İstiklal Marşı okunarak konferansın açılışı yapıldı. Aşiyan Bilim, Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Mustafa Keskin bir açılış konuşması yaparak şunları kaydetti; “Aşiyan Bilim, Kültür ve Sanat Derneği olarak düzenlemiş olduğumuz “Arap Baharı ve Türkiye” konulu konferansa teşrif ettiğinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Yoğun işleri arasında bizlere zaman ayıran, davetimizi kırmayarak gelip bizleri onurlandıran AK Parti Kırklareli Milletvekilimiz Sayın Avukat Şenol Gürşan, fikir ve düşünceleri ile birçoğumuzun fikir hayatına yön veren, çok değerli büyümüz Gazeteci-Yazar Sayın Abdurrahman Dilipak’a katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Aşiyan Bilim, Kültür ve Sanat Derneği olarak ilk programımızı düzenliyoruz. Aşiyan kelimesi Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un “Bülbül” isimli şiirinden duymuşuzdur. Aşiyan kelimesi Farsça bir kelime olup “vatan” ve “yuva” anlamı taşır. 2011 yılı Haziran ayında kurduğumuz derneğimizin adını bilim, kültür ve sanat yuvası olsun diye Aşiyan adını verdik. Derneğimizin amacı; ilimizde ve ülkemizde toplumumuzun bilimsel, kültürel, ekonomik sosyal, siyasal ve sanatsal anlamda bilinçlenmesine, eğitimine ve gelişimine katkı sağlamak, tüm sanat dallarının yaşatılması ve hatırlanması için her türlü maddi ve manevi yardımda bulunmak, toplumun menfaatine olacak faaliyetleri destekleyecek çalışmalar yapmaktır.” Daha sonra Milletvekili Şenol Gürşan, Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak ve Konferans Başkanı Dr. Mustafa Yayla “Arap Baharı ve Türkiye” konulu konferansı sunmak için kürsüye davet edildi. Konferans Başkanı Yayla bir açılış konuşması yaparak şunları söyledi; “Abdurrahaman Dilipak Türkiye’deki siyasi ve entelektüel düşüncelere damgasını vuran, zaman zaman hareketlendiren, düşüncelerin sınırlarını zorlayan, hatta geçen, büyük bir düşünce insanı, gazeteci ve yazarımızdır. Şenol Gürşan, bölgemizin insanı, dünya siyasetine damgasını vuran bir ekol, aynı zamanda bölgemizin temsilcisidir. Arap Baharı nereden çıktı? Türkiye ile ilgisi nedir? Tunus’ta başlayan bir kıvılcım, büyük bir ateşe dönüşerek doğuya ilerlerken rüzgar tersine esip ateşi batıya doğru götürdü. Ardından Libya’ya odaklandı. Dünya siyasetine damgasını vuran Türkiye’nin, tarihten aldığı misyon ile Müslüman kardeşliğinden aldığı misyon ile dünyada ezilmiş insanların yanında olması, özgürlük mücadelesi veren insanların yanında olması ve bu misyon ile öne çıktığını gördük. Her iki konuşmacımızda bizlere bu konularda anlatım yapacak.”  Mustafa Yayla ilk sözü Abdurrahman Dilipak’a verdi. Oda nezaketen sözü Milletvekili Gürşan’a verdi.  * “Adil ve dürüst olmalıyız” Şenol Gürşan konuşmasının başında, Avukat Şenol Gürşan olarak bir takım söylemleri olacağını, sunumu yaparken tarafsız olmayacağını belirterek; “Biz belli bir değerler dünyasındayız. Bu değerler dünyası ile ilgili sunum yapacak olursak tarafsız olmamız mümkün değil. Ama adil ve dürüst olmak önemli, adil ve dürüst olmalıyız.” dedi. * “Sürekli olarak mutlak terk ve mutlak hakimiyet yapılmış” Bir tespit ile sözlerine başlayan Gürşan konuşmasında şunları kaydetti; “19 yüzyıl büyük devletlerin ulusal stratejilerini geliştirdikleri bir sömürge yüzyılıdır. Aynı yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu iç bütünlüğünün sağlanması ve toprak kaybının önüne geçmeye çalışıyor. Fakat başarılı olamıyor. Sürekli toprak kaybediyor. Kayıp edilen her toprak parçası gerisinde savunma hattı oluşuyor, ama kaybedilen toprak ile de ilişkiler tamamen kopuyor. Osmanlı ve ondan sonraki kurulan yeni cumhuriyeti yönetenler sürekli bu refleks ile dış politika yapıyorlar. Sürekli olarak mutlak terk ve mutlak hakimiyet yapılmış. Dış politika yaparken kaybedilen topraklarda etki alanı oluşturabilirdik. Sınır ötesi diplomatik manevra yapabilirdik. Kendimize yakın siyasi kimlikler bulundurabilirdik. Ya da büyük güçler arasındaki çıkar çatışmalarında istifade edebilirdik. Ama bunları yapmadık. Tamamen kriz odaklı bir dış politika oluşturduk. Gerek balkanlar, gerekse orta doğu ile tamamen tüm ilişkilerimizi kopardık. Balkanlar ile olan tek ilişkimiz bize göç edenler. * “Orta Doğu ile tarihsel bir beraberliğimiz var. Akrabalarımız var” Modern Cumhuriyet tamamen iç siyasi kültür değişimini menfi bir şekilde etkileyeceğinden ve ideolojik düşündüğü için Orta Doğu ile ilişkilerini koparıp soğutmuştur. Orta Doğu ile tarihsel bir beraberliğimiz var. Akrabalarımız var. Ama tüm bunlara rağmen kayıtsız kalınmış. AK Parti iktidarına kadar Orta Doğu’da bu bakış açısına sahip olduk. * “Geçmişte İsrail ve Fransa ile ortak hareket ettik” İsrail, Orta Doğu’da 50 yıllık bir devlet olmasına rağmen geçmişte Orta Doğu politikamızı belirlerken zaman zaman İsrail ile birlikte hareket ettik onların politikaları ve menfaatleri doğrultusunda tavır sergilendi. Hatta bazen iş o kadar ileri gitti ki, milletçe Fransa’da Ermeni soykırımını red edenlerin suç işlediğine dair bir kanun çıktı. Hepimiz Fransa’ya kükredik. Bu Cumhuriyet döneminde Cezayir bağımsızlığı söz konusu olduğunda biz maalesef Fransa yanında yer aldık. * “Atatürk, Hatay meselesinde akılcı hareket etti” Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk döneminde akılcı davranışlar içinde olduğunu belirten Milletvekili Gürşan; “Mustafa Kemal Atatürk, Hatay meselesi için çok akılcı davranmıştır. O yıllardaki küresel odakların aralarındaki çıkar çatışmalarından istifade etmiştir. Bu şekilde Hatay’ı bize kazandırmıştır. Dış İşleri Bakanımız Edirne ziyaretinde cumhuriyetin ilanından sonra, Yunanistan ve Bulgaristan’ın kurulmasından sonra Atatürk’ün onlara dostluk elini uzattığını, balkan parkının kurulduğunu söyledi. Atatürk’ten sonraki kuşağın onun uyguladığı politikayı anlayamadığını düşünüyorum. Mustafa Kemal’i de anlayamadıklarını düşünüyorum.” * “Tarihteki köklerimizi aramaya başladık” Gürşan’ın konuşması sonrasında Abdurahman Dilipak söz alarak Dünya Haritası üzerinden yaptığı konuşmasında şunları kaydetti; “Bu haritada bulunan 200 devletin 110 tanesi İstanbul’dan yönetiliyordu. 110 ülke İstanbul’a vergi veriyordu. Yeniden tarihteki köklerimizi aramaya başladık. Bu arayış son 300 yılın rövanşıdır. Son yüzyılda batı, havayı, suyu, toprağı kirletti. 1. dünya, 2. dünya, 3. dünya savaşlarını armağan etti. Şimdi kıyamet savaşı denilen 4. dünya savaşını araya sıkıştırmak istiyor. En son yaşanan çatışmalar, Afganistan’da, Irak’ta, Pakistan’da yaşananlar bölgemizde, Kafkaslarda Balkanlar’da yaşananlar, İran ile İsrail çekişmesi, Gazze’de yaşananlar, bunlar büyük bir dünya savaşının işareti sayılabilir. * “Batı ekonomisi çöküşe geçti” Batı “Tarihin sonuna geldik” diyor. Tarihin sonuna geldik derken batı medeniyetinin tüm insanlık için en ideal ve uzlaşıcı bir son olduğunu kastediyorlar. Ama beklenmedik bir şekilde batı ekonomisi çöküşe geçti. Yunanistan battı, sırada İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya ve Belçika var. Bunlar ekonomik krize girecek çünkü şuanda serumla yaşıyorlar. Ama halen ekonomileri çok büyük durumda. Kanada’nın gayri safi milli hasılası 13 trilyon dolar, tüm dünyanın gayri safi milli hasılası 31 trilyon dolar, yani yaklaşık yarısı, Kanada’da 300 milyon insan yaşıyor. Geri kalan hasılanın yarısı Avrupa’da, Japonya, Çin, Asya’da 1,5 milyar İslam ülkesinin toplam gayri safi milli hasılası Almanya kadar değil. * “Birileri servetlerini kaybetmek ve paylaşmak istemiyor” Türkiye devleti bundan 10 yıl önce bütçesi borcunun faizine yetmediği için İMF’den borç erteleme ve yeni borç antlaşması yapıyordu. Geçen yıl İMF ile bu anlaşmalara son verildi. Bizim bütçemiz 350 milyar dolardı. Bill Gates, Microsoft’un sahip olduğu şirketlerin borsa değeri 350 milyar dolardı. Bütün Afrika ülkelerinin bütçesi Hollanda’nın yarısı kadar değil. Birileri bu servetlerini kaybetmek ve paylaşmak istemiyor. ABD’de herkes aynı seviyede zengin değil. Sadece 500 aile bu servetin %80’ne sahip, ABD’de evsizlerde yaşıyor. Rusya’da 170 milyon insan yaşıyor. Çin’de 1.5 milyar insan yaşıyor. Hindistan eski bir Türk devletidir. Burada Müslümanlar çoktu. Pakistan’ın tamamı Müslüman, onlar Hindistan’a dahilken Müslümanların nüfusu %30’un üzerine çıkıyordu. Müslümanlar iktidardaydı. İngilizler ulus devlet politikaları ile Müslümanları ayrı bir devlet kurmaya ikna ettiler. Onları ayırdılar. Hindistan’da azınlık toplumu çıktı. Müslümanlar o bölgedeki iktidarlıklarını kaybettiler. * “20 Arap Devleti Osmanlı’ya ihanet eden Arap aşiretlerin çocuklarına armağan edildi”  Osmanlı’nın boşluğunu dolduramıyoruz. Dil, din, tarih, coğrafya, kültür her şey aynıyken bu 20 Arap devleti nerden çıktı? Bunların çoğu Osmanlı’ya ihanet eden Arap aşiretlerin çocuklarına hediye edilen devletlerdir. Halka rağmen oluşturulan iktidarlardır. Arap Baharı gecikmiş bir bahardır. Konjonktür böyle olduğu için, batının kuşatıcı zırhı artık eridiği için en zayıf noktada böyle oldu. Diktatörler 80 yaşına kadar koltuğu bırakmadılar. Yaşlandılar. Yaşlı Aslan kurnaz Tilki’nin oyuncağı olurmuş, işte vakti geldi. * “Küresel güç olacaksak yeryüzüne adaleti ve barışı getirmek için olacağız” Biz yeryüzünde Allah’ın halifesiyiz. Allah’ın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, çıkan sesiyiz. Yeryüzü bize mescit kılındı. Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezlikten, duymazlıktan, bilmezlikten gelme hakkına sahip değildir. Bu dünyada yapmanız gerekirken yapmadığınız, söylemeniz gerekirken söylemediğiniz, her sözün hesabını göreceksiniz. Hindistan’ın sahip olduğu toprak Çin’in yarısı kadar bile değil. 1 milyar 200 milyon insan Çin’in sahip olduğu toprağın yarısı kadar toprağa sahip değil. Bu adil mi? Değilse sorumlusunuz. Küresel güç olacaksak yeryüzüne adaleti ve barışı getirmek için olacağız. Yoksa Türk Hegemonyası kurmak için değil. Yeryüzünde güçlü bir devlet olacaksanız bunu adaletle başaracaksınız. Yeryüzüne barış getirerek. Kürt-Türk kavgasını çözemeyen bir Türkiye olarak bunu getiremezsiniz. Selçuklular zamanında Müslümanlar bu bölgede yaşayan Mecusilere, Sabihilere, hatta Yezidilere gösterdiği tahammülü bugün Müslümanlar birbirine göstermiyor. Asıl sorun budur. * “Bu meseleyi bir insanlık davası olarak ele almamız lazım” Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahiptir. Bu iki ülkenin sahip olduğu toprak Rusya’nın sahip olduğu toprağın yarısından biraz daha fazladır. Buna bir çözüm bulmak zorundayız. Çin’deki Türklerin bölgesi için özerklik istiyoruz. Çin’deki inanlar için nasıl toprak bulacaksınız. 1,5 milyar insan yaşıyor. Bunlar Adem’in çocukları ve biz kardeşiz. İşte ayak seslerini duyduğumuz o büyük felaketin habercisi budur. Balkanlarda, Kafkaslarda, Arap dünyasında bahar yaşanacak. Afrika kıtası, büyük çoğunluğu Müslüman, ortalama ömür 40 yıl, burada 5 kişilik bir ailenin 1 aylık geçimi 20 dolar, bunu nasıl çözeceksiniz. Bunu çözdüğünüzde paranız azalmayacak, çözdüğünüz zaman sizde zengin olacaksınız, onlarda zengin olacak. Yaptığımız Anayasa İslam Dünyası için model olsun. Bundan sonraki tüm süreci etkilemelisiniz. Onun için bu meseleyi bir insanlık davası olarak ele almamız lazım. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Sadece Müslümanlar için değil herkes için çözüm üretmeliyiz.” Konferans yapılan soru-cevap bölümün ardından sona erdi. Aşiyan Bilim, Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen “Arap Baharı ve Türkiye” konulu konferansa; Kırklareli Valisi Mustafa Yaman, AK Parti Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, İl Emniyet Müdürü M. Behzat Canbazoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Korkmaz, AK Parti İl Başkanı Emin Tunç, Merkez İlçe Başkanı Hamit Orakçı, Ticaret Borsası Başkanı Turhan Altıntel, çeşitli kurum müdürleri, Belde Belediye Başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda davetli iştirak etti. (cs)