Yavaşça, " Türk Musikisi için kapılardan kovulduk,"

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça evinin kapılarını Yeşilyurt Gazetesine açtı... Türk Musikisi'nin efsane isimlerinden Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça 1976 yılında kurulan Türk Musikisi devlet Konservatuarı için 36 yıl uğraştıklarını ve birçok kapıdan kovulduklarını söyledi.

 

LÜLEBURGAZ

Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça ve eşi Ayten Yavaşça’nın yazları kaldıkları Pınarhisar’a bağlı Ataköy köyündeki evlerinde ziyaret ettik.
Gazetemizin Genel Koordinatörü Aydeniz Dereli, Lüleburgaz Temsilcimiz Serpil Kan ve Muhabirimiz Gökhan Kan gittikleri Yavaşça çiftliğinde sıcak bir karşılama ve hoş bir sohbet ile karşılandılar.
Alâeddin Yavaşça ve eşi Ayten Yavaşça ile yaptığımız tatlı sohbette Türk Musikisinin dünü ve bugünü hakkında birçok bilgi edindik. Alâeddin Yavaşça maziden bahsederken gözlerinde hem gurur, hem mutluluk hem de hüzün beraberdi. Geçmişe karşı duyduğu özlem gözlerinden okunuyordu.

“Türk musikisi küçük yaşta gönlümüzde taht kurdu”

Küçük yaşlarda aldığı Musiki dersleri ile musiki’nin kalbine erken yaşlarda girdiğini belirten Prof. Dr. Yavaşça, “ Daha 8 yaşındayken o sıralarda Ortaokulda hocam olan Zihni Çelikalp'ten Batı Musikisi keman dersleri aldım. Daha sonra ki çalışmalarım hep kendimi geliştirmek için oldu. İstanbul'a gittikten sonra ise birçok üstadlardan istifadeler sağladım. İstanbul Belediye Konservatuarı, İleri Türk Musikisi Konservatuarı, İstanbul Üniversitesi Korosu gibi kuruluşlarda icra kabiliyetimi ve musiki bilgilerimi geliştirdikten sonra 1950 yılında açılan imtihanı kazanarak İstanbul Radyosunda solist icracı oldum” dedi.
Daha sonra ki zamanlarda ise Türkiye Radyolarında ve TRT Bünyesinde “Danışma, Denetleme ve Repertuar Kurullarında üyelik ve başkanlık dahil önemli görevler alan Yavaşça, 1967'den bu yana solistliği yanında Koro Yöneticiliği de (Klasik Türk Musikisi Erkekler Korosu ve Beraber Şarkılar), ayrıca belirli zaman aralıklarıyla Türkiye Radyolarına alınan stajyerlerin hocalığını yapmış ve onların san'atçı olmalarını sağlamış. Yavaşça’nın yetiştirdiği san’atçılar arasında ise Erol Bingöl, Erol Küçükyalçın, Ertan Ersoylu, Vedat Çetinkaya, Fethi Karamahmutoğlu, Hayati Günyeli, Sami Aksu, Faruk Salgar, Necmettin Yıldırım, Serhat Sarpel, Doğan Dikmen, Mehmet Şafak, Alp Aslan, Cengizhan Sönmez, Aytaç Ergen,  Bekir Ünlüataer, Ahad Uruk,  Tülay Canik, Sevinç Tolunay, Perihan Boran, Safiye Filiz, Filiz Şatıroğlu, Hamiyet Turan, Esma Başbuğ, Asuman Aslım, Meral Mansuroğlu, Melihat Gülses, İlknur Elbisin, Nursaç Doğanışık, Çiğdem Kırömeroğlu, Umut Akyürek, Melda Kuyucu, Dilek Aktaşoğlu Türkan, Gül Yazıcı Göre, Selma Sağbaş, Meral Azizoğlu, Güler Basu Şen( son meşklerine katılan) yer alıyor.

“Devlete Bağlı ilk konservatuar da 36 yıllık emeğimiz var”


Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça, küçük yaşlarda gönlünde taht kuran Türk musikisinin yaşatılması için 1940’lı yıllarda başladıkları çalışmalarının 1976 yılında ancak netice verdiğini belirtti. Yavaşça, Devlete Bağlı ilk Konservatuarın 7 kurucusu ile birlikte birçok yere başvurduklarını ve kapılardan bile kovulduklarını acı ile dile getirdi. 36 yıllık mücadelenin ardından 1976 yılında Devlete bağlı ilk Konservatuarı kurduktan sonra, Türk Musikisi Devlet Konservatuarının Yönetim Kurulunda ve Öğretim Kadrosunda çalışan Yavaşça,  Konservatuarın YÖK yasasıyla İstanbul Teknik Üniversitesine bağlanmasının ardından da teşkil edilen "Danışma Biriminde" görevine devam etmiş.
Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Profesörlüğüne atanan Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça, sözü geçen konservatuar’ın Ses Eğitimi Bölüm Başkanlığı'nı sürdürdü.  Ancak “”yaş haddinden emekli olanlar” için çıkartılan yasa dolayısıyla 2005 yılı Nisan ayı sonunda İ.T.Ü.D.K.’dan ayrılmış ve Haliç Üniversitesi’nde göreve başlamış.
Bu faaliyetlerinin dışında Milli Eğitim Bakanlığının "Türk Musikisi Araştırma, değerlendirme ve İnceleme Kurulunda, Devlet Planlama'nın 5. Beş yıllık Türk Musikisi Eğitimi Komisyonunda üyelik hizmeti veren Yavaşça’nın icracılığı yanında 633 civarında Beste, Semai, Kar-ı Natık, Şarkı, Çeşitli Saz Eserleri (Peşrev, Saz Semai, Methal, Etüd), Marş, Divan, Çocuk Şarkıları, dini sahada da Mevlevi Ayini ve İlahi formunda besteleri vardır. Bestelerinin birçoğu radyo repertuarında yer almış, plak ve kasetlere okunmuştur.

 

Prof. Alâeddin Yavaşça Günümüz Sanatçılarına sitemde bulundu

Yavaşça, bazı televizyon kanallarında küçük çocukların reyting ve para kazanma uğruna kullanıldıklarını gördüğünde büyük üzüntü duyduğunu dile getirerek, “ Ne yazık ki günümüzde bazı san’atçılarımız da bunlara alet olmaktalar. Bu beni çok üzüyor. O yaştaki çocukların yeri televizyon kanalları değildir. Televizyon kanalları demişken eskiden TRT’nin de bir duruşu bir ağırlığı vardı. Artık tamamen duruşunu değiştirdi. Bir zamanlar TRT’nin kapısına dahi gelemeyen sözde sanatçılar günümüzde ekranlarda boy gösterir oldular. Türk Musikisi icra eden sanatçılarsa tamamen ekranlarda oynatılıp eğlence malzemesi haline getirildiler. Eski duruşları ve ağırlıkları kalmadı. Yıllarca Türk Musikisi adına verdiğimiz mücadelelerin boşa gitmesi gerçekten çok acı verici bir olay” dedi. (sk-gk)