Yet ?

Yetinebilir miyim? Yetinmeyi bilir miyim? Peki ya, yetebilir miyim ???

mervecankurt@yesilyurtgazetesi.com

 

Yetinebilir miyim? Yetinmeyi bilir miyim? Peki ya, yetebilir miyim ??? Hangisi daha yakın yaşadığımız sorunların sebeplerine dersiniz? Yetinemiyor muyuz da mutsuzuz? Yetinemeyişimiz, yetinmeyi bilmemekten mi ileri geliyor? Bunları bir kenara koyalım da; hep doymayı bekleyen benliğimize bir sorsak acaba, yetebiliyor muyuz?
Derin derin iç çektiğimiz, kızdığımız, üzüldüğümüz, düşündüğümüz, anlamadığımız sorunlarımız… Benim, senin, onun, sizin, onların, hepimizin hayatında var olan ve hiç yok olmayacak dertler silsilesi… Dertler bitmez ki. Birisi biter, tam derin bir nefes alacağımız zaman diğeri biter kapımızda.
Peki, nedendir bu dertler? Elimizde olan şeylerle yetinememekten midir mesela? İşte tam bu noktada “Yetinemiyorsak eğer, yetinemememizin sebebi, yetinmeyi bilmemekten mi ileri geliyordur yani?” diye sormak gerekir diyorum…
Ya da bazen her şeye yeteceğimizi zannedip, bu hırsla elimizde avucumuzda ne varsa onları da yitiriyor olabilir miyiz? Zaten yetinemediğimiz gibi, bize verilen nimetleri de kaçırıyoruz belki de. Biraz acımasız gelebilir ama dünya üzerinde şu an kimse istediği kadar ve istediği anlamda zenginliğe sahip olursa olsun arzu ettiği her şeye yetebileceğini iddia edemez. Ki; öyle olsaydı… O zaman dua etmenin de anlamı kalmazdı. Dua etmek yerine (hâşa) istediğimiz maddi- manevi “şey”leri ve olguları vs. yaratırdık. E ama gücümüz yetmiyor? Demek ki ne kadar varlıklı, zengin olsak da “eksiksiz” değiliz. Bazı şeylerin bizde çok, fazla olması, eksiksiz olmamız anlamına gelmez; öyle değil mi? Dua etmek gücümüze mi gidiyor yoksa? Peki neden? Dünya üzerindeki hangi varlık ve zenginlik Allah’ın yarattığı bir hücreyi “yoktan” var etmeye kadirdir?
Eksiklerimiz, insan olmamızın gerekliliği diye düşünüyorum. Yani Yaradan (CC), hem insanı hayvandan üstün yaratıp akıl ve zeka vermiş. Hem de bazı noktalarda eksik yaratıp benliğimizi kabartmamamız için; akıl ve fikrimiz ile O’nun kudretini, yeri geldiğinde adaletini ve sonsuz sıfatlarını anlamamızı istemiş olamaz mı? Bazı değerli okur ve dostlar yazıların tam da okumaya daldıkları, içinde kayboldukları an bitiverdiğinden dem vuruyorlar. Ben de aksine “tam da o noktada” bitirmeyi seviyorum.. Neden mi? Her insanın içinde “vicdan” denilen bir yazar aslında var ve yazının devamını olması gerektiği gibi noktalıyor zaten…