Cuntaların anası, 27 Mayıs 1961 Darbesi; uzun yıllar “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutlanmıştı.
Demokrasi tarihimizin “Kara Lekesi” olan 27 Mayıs Cuntasından sonra Askeri Mahkemeler kurulmuştu.
Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu vahşice yargılayıp hunharca katletmişlerdi. Demokrasi ağlamıştı. Dünya asmayın diye haykırmıştı. Ama Halkın iradesi katledilmişti. Ondan sonra yapılan darbelere de; 27 Mayıs Cuntası yol olmuştu.
Merhum Menderes’e yargı sürecinde cezaevinde akla hayale gelmeyen hakaretler yapılmış. Üzerinde sigara söndürmekten başlayan ve makattan parmak atmaya kadar görülmemiş işkencelere uğramış. Anayasayı ihlal etmekten yargılanan Menderes, idam cezasına çarptırılmış ve sonunda dünyanın gözleri önünde yağlı urgana götürülerek asılmıştı. 27 Mayıs Cuntasıyla Anayasayı toptan kaldıranlar, Anayasayı ihlal etmekle Halk kahramanlarını yargıladılar.
Ne garip bir durum değil mi? Sen Cuntayla Anayasayı askıya al, halkın seçtiklerini Anayasayı İlga’dan yargıla...
27 Darbesi’ni yap, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yü Başbakan olarak koltuğa oturt. O da bunu severek kabul etsin. Sonra da “Çoğulcu demokrasinin yolunu CHP ve onun 1945’teki Genel Başkanı Milli Şef İnönü açtı” de. Ve Milletinde buna inanmasını bekle...
Bu nasıl bir husumettir? Bu nasıl bir intikamcı zihniyettir?
Bu nasıl acımasız bir ruh halidir?
Kin ve kibir yüreğe yüktür.
Böyle bir siyasi anlayış olabilir mi?
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan; “27 Mayıs Darbe değildir, Devrimdir” diyor, Bizim CHP’liler de elleri patlarcasına alkışlıyorlar.
“Halka rağmen, Halk için” Mantık bu. 2012’de, 1923’ü yaşamak
Milletin %50 oyunu almış DP’yi kanlı bir askeri cunta ile deviren Darbelerin anası 27 Mayıs; halkımızın büyük bölümünü çiğneyip ezdi.
Halkın yarısı ağlamadı mı? Demokrasi ağır yara almadı mı?
27 Mayıs Cuntası; 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’lara yol açmadı mı?
Darbelerin anası “27 Mayıs”; Halkın iradesine vahşice vurulan askeri bir cunta döneminin ilk mayalanması değil mi?
Ama artık, halka gitmekten başka çareleri kalmadı.
Demokrasi’den başka çıkar yol yok. “Asker göreve” diye yırtınan siyasi zihniyet; şimdi Demokrasi havarisi kesilmeye başladı.
Sağa bakıyorlar; “Rütbeli abileri yok. Sola bakıyorlar; cübbeli dayıları yok. Arka bahçeler bir bir yok oldu. Halka gitmekten başka yol kalmadı. Mecburen halk. Çaresiz Demokrasi. Yoksa, Akla bile gelmez.
Çünkü, kendisini muhalefetteyken iktidarda tutan askeri ve sivil bürokrasi darbe hazırlıkları yaparken deşifre oldu...
“Demokrasi” Rütbelisine de, cübbelisine de ve onların seçkinci şımarık siyasi uzantına da su kadar ve ekmek kadar lazımdır.
“27 Mayıs “Demokrasi’yi katleden Cuntaların anasıdır. Demokrasimizin kara lekesidir. “27 Mayıs” kaç yıl Bayram olarak kutlandıysa, o kadar yıl da matem günü ilan edilmeli. Edilmeli ki, Halkın iradesine kastedenlere ders olsun.”27 Mayıs Bayram” olarak kutlanırken, Demokrasi ağlıyordu. Şimdi ise “Siyasi Yas Günü” olmalı ki, 27 Mayıs ağlarken Demokrasi de tebessüm etsin...