Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Zürfettin Hacıoğlu, Genel Sekreter Remzi Kasapoğlu ve Balkan Yarımadası Göçmenleri Derneği (Bal-Göç Trakya) Lüleburgaz Başkanı Nedim Dönmez geçtiğimiz Cuma günü gazetemizi ziyaret ettiler. Başkan Hacıoğlu “Avrupa Parlamentosunu göreve çağırıyorum” başlıklı gazetemize sunduğu basın açıklamasında; Bulgaristan'da yaşadıklan topraklarından kopartılarak Türkiye'ye göçe zorlanan insanların sosyal güvenlik sorunlarının yıllardan beri çözülemediğini ve hala Bulgaristan'da geçen hizmet sürelerinin Türkiye'ye transfer edilmediğini kaydederken, son olarak yürürlüğe giren 3201 sayılı Borçlanma Kanununda, 5754 sayılı kanunla yapılan yeni bir düzenlemeyle, zorunlu göç sonucu giriş yapan soydaşlara, Bulgaristan'da geçen sürelerinin eklenmesi hakkı verildiğini söyledi.
Hacıoğlu buna rağmen Bulgaristan’ın, kendisine düşen görevi hala yerine getirmediğini vurguladı.
Başkan Hacıoğlu Federasyon ile ilgili olarak şunları söyledi; “Gerek federasyonumuzda, gerekse çatımız altında toplanan derneklerimizde son 3-4 yıldır ciddi bir yapılanma var. Feredrasyonumuzun merkezi Edirne’de bulunuyor. Bunun yanı sıra Samsun, Tekirdağ, Sakarya, Lüleburgaz, Kırklareli ve Edirne dernekleri bize bağlı. Yine Adana, Eskişehir, Bursa ve Sakarya’da da Federasyonlar var. Tüm bu federasyonlar da tek bir çatı altında toplandı ve “Balkan ve Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu” kuruldu. Şu anda toplam 32 ilde derneklerimiz bulunuyor.”
Hacıoğlu daha sonra basın açıklamasında şunları kaydetti;
“Avrupa Parlamentosunun “2007 Türkiye Ilerleme Raporu” ile ilgili 21 Mayıs 2008 tarihli Ilke Kararının (Bölgesel Meseleler ve Dış Ilişkiler) konularını içeren 40. maddesinde: Türkiye'nin iyi komşuluklar ilişkileri hususu hatırlatılmakta ve bu doğrultuda,
a- Komşu ülkelere karşı herhangi bir tehditten uzak duracağı,
b- Belli başlı sorunların barışçıl yollardan B.M. şartı ve diğer uluslar arası sözleşmeler ve ikili anlaşmalara uygun olarak çözeceği, Beklentisi vurgulanmakta,
c- Özellikte Türk makamlarını iyi komşuluk ilişkileri ruhuna uygun olarak önemli ikili sorunları çözmek için,
Bulgaristan (Bulgar Trakya Göçmenlerinin Mülkiyet Sorunlarını vs ) ile ilgili diyaloğu geliştirmeye davet ettiği görülmektedir.
Son zamanlarda, 18 Ekim 1925 tarihli Ankara Dostluk Antlaşması, gerek Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinde ve gerekse Türkiye AB ilişkilerinde sıkça gündeme getirilmektedir. Halen yürürlükte olan bu anlaşmayı Bulgar yetkililer, uzunca bir zamandır hem ikili ilişkilere, hem de uluslararası platforma maksatlı olarak taşımakta sorunun çözümüne kavuşturulmamasının tek sorumlusunun Türkiye olduğunu iddia etmektedirler.
Tabii bu arada, Ülkemiz sınırları içinde (Mülkiyet haklarının bulunduğu iddia ettikleri taşınmazlar için de) Milyarlarca Dolar talep etmektedirler. Sonuçta bu konu (Bulgar Trakya Dernekleri) tarafından yapılan on yıllık çalışmalar sonucu bir Devlet politikası haline getirilmiştir. Daha önceleri zorunlu göçle ortaya çıkan Sosyal Güvenlik anlaşması gündeme getirildiğinde de hemen (Trakya Bulgarlarının) mülkiyet konusu resmen öne sürülmüştür.
Bahis konusu 17 Ekim 1925 tarihli Ankara Dostluk Antlaşmasının, Bulgaristan Parlamentosunda da görüşülerek, o günün Bulgaristan Başbakanı Andrey LAPCEV'in karşı çıkanlara, "Geçmişi günümüze nasıl taşıyabiliriz", "Eğer savaşta kaybedilenlere bakılacak olursa Türkiye'nin Bulgaristan'dan daha fazla kayıpları olduğu görülecektir" diye savunularak onaylandığını tarih kitapları yazmaktadır.
Antlaşma sonucunda imzalanan ek protokol incelendiğinde her iki ülke sınırları içerisinde kalan mülkiyetlerin, ilgili ülkenin mülkiyetine geçeceği belirtildiği halde, kendilerine ayrıcalıklı bir hak tanındığı yolundaki çalışmaları anlamsızdır, kasıtlıdır. 1878 yılındaki Osmanlı - Rus harbi ile 1925 yılına kadar ülkelerarası karşılıklı pek çok göç yaşanmıştır. Ancak bu göçler yapılan savaşlar ve bazı zorunluluklar sonucu olmuştur Bunları, 1980'li yılların sonlarındaki uygulanan acımasız zorlamalar, baskı ve işkenceler, cezalar sonucu 1989 da ki, yüz binlerce ailenin göçü ile bir tutmak mümkün değildir. Bu zorunlu göç ortaya çıkan sayısız sorunları da beraberinde getirmiş ve asıl önemlisi hala verilemeyen Sosyal Haklar çözümlenmiş değildir.
Bu hakların sahiplerine verilmesini önlemek amacıyla yapılan çalışmalar ve Avrupa Parlamentosunun 21. Mayıs 2008 Tarihli Kararı Insan Haklarına, Avrupa Birliğinin Ilkelerine, Hukuk Kurallarına aykırıdır.
Ayrıca, daima barışı savunan, ülkeler arasındaki ilişkileri barış yoluyla çözüme götürmeyi hedef alan Devletimizi (Komşu ülkeler karşı herhangi bir tehditten uzak durma beklentisi) gibi bir ifadeyle Avrupa Parlamentosunun aldığı kararda zikredilmesi en büyük bir haksızlıktır talihsizliktir. Asla kabul edilemez.
Bu nedenle Bulgaristan'da yaşadıklan topraklarından kopartılarak Türkiye'ye göçe zorlanan kardeşlerimizin sosyal güvenlik sorunları bildiğiniz gibi yıllardan beri çözülememiş ve Bulgaristan'da geçen hizmet sürelerinin Türkiye'ye transfer edilerek birleştirilmesi mümkün olamamıştır. Böylece yüz binlerce vatandaşımız mağdur olmuştur.
Ancak, son olarak yürürlüğe giren 3201 sayılı Borçlanma Kanununda, 5754 sayılı kanunla yapılan yeni bîr düzenlemeyle, zorunlu göç sonucu giriş yapan soydaşlarımıza, Bulgaristan'da geçen sürelerinin eklenmesi hakkı verilmiştir.
Fakat komşumuz Bulgaristan, kendisine düşen görevi hala yerine getirmemiş bu yükü devletimiz ve soydaşlarımız üstlenmiştir. Bu insanlık ayıbının giderilmesi ve soydaşlarımızın haklannm biran önce teminat altına alınarak Bulgaristan tarafından ödenmesi Için "Sosyal Güvenlik Anlaşması" 'nın yapılması hususunda Avrupa Parlamentosuna çok önemli bir görev düşmektedir.
Avrupa Parlamentosunu devreye girerek bu konunun biran evvel çözümü için göreve çağırıyorum.
Tabii Bulgaristan'da bulunan Kuruluşlara ve Parlamentoda olan Parlamenterlere ve Türkiye'deki Sivil Toplum Örgütlerine de önemli bir görev düşmektedir.”
“1989 göçünün 20. yıldönümününde, Kırklareli’de buluşmak istiyoruz”
Başkan Hacıoğlu gazetemizi ziyaret etmeden önce Gaziosmanpaşa Göçmen Kampını ve SGK Il Müdürlüğü’nü de ziyaret ettikllerini belirterek, “Kırklareli çok çok iyi çalışıyor” yorumunda bulundu. Bulgaristan’daki Türklerin 1989 yılında Türkiye’ye göç etmesinin 20. yılı dolayısıyla ilimiz göçmen kampında bir etkinlik gerçekleştirmek istediklerini kaydeden Hacıoğlu; “Ülke çapındaki tüm göçmenlerimizi bu kampta biraraya getirmek istiyoruz. Çünkü göç döneminde yaklaşık 130.000 göçmen bu kampta kalmış. Bu kampı biliyorlar, tanıyorlar. Piknik tarzında çok güzel bir etkinlik olacağını düşünüyoruz. Kırklareli’nin tanıtımı açısından da faydalı olacaktır. Sayın Valimize bu teklifimizi sunacağız” dedi.
Başkan Hacıoğlu ve beraberindekiler, daha sonra iyi dileklerle gazetemiz tesislerinden ayrıldılar.