Ortak Akıl
Özkan Başaran
Kime sorarsanız sorun karşı çıkar ama günlük hayatta yapmadan duramadığı tek şey; dedikodudur. En acımasız eleştirenlerin bile günlerinin bir bölümü dedikoduyla geçer.
Adı kötüye çıkan bir kelime olduğu için pek tasvip görmeyen dedikodu yapılmadan da pek durulamaz.
Aslında İhtiyaç olmayan hiçbir şey insan hayatında kullanıma girmez. Günlük hayatın bir parçası olan dedikodular bazen koyu sohbetlerin de ana temasıdır.
Eğitim düzeyi çok düşük toplumların sohbet edecek kültürel birikimleri yoksa ne yapacaklar ki?
Tabii ki; başkalarının dedikoduları ile vakit öldürecekler.
Bana bir gün bir dostum; “İşlerin nasıl?” dedi, “Elalemin işleri iyi” dedim. “Ben senin işleri sormuştum” deyince, “Benim işlerin hesabını zaten alem yapıyor” demiştim.
Şirin göstermek için uğraştığımı sanmayın sakın, ama yaptığınız dedikoduları da kendinize itiraf edin.
Özel yaşamda olduğu kadar, ticari yaşamın ve politik dünyanın da belirleyicisi olmaya varacak kadar hayatımızın bir parçası olan dedikodu; bazen hak etmeyenleri bir yerlere getirecek kadar da etkili olabiliyor.
Asılsız yaydığı dedikodularla oluşan bilgi kirliliği bazı düzenbazları isteği konuma getirebilir.
Küçük kasaba politikalarını dedikodular belirler. “O, onu demiş”. Şu, bunu demiş” gibi aslı olup olmadığı belli olmayan haberler uçuşurken kamuoyu da oluşur.
“Duyduklarının hiçbirine, gördüklerinin yarısına inan” atalar sözünü bilmeyen yoktur ama yine de duyduğu asılsız dedikodulara inanabilir insanlar.
Kulakları çınlasın Lise Öğretmenim Hikmet Önal’ın hiç unutmadığım bir felsefe deneyini size aktarmak isterim.
Beni bir gün ders anında sınıftan dışarı çıkararak “Söyleyeceğim şu sözleri bir kâğıda yaz Özkan” dedi. “Karadeniz’de bir gemi batmış, 100 ölü, 200 yaralı varmış” Şimdi sınıfa girelim yanındaki sıra arkadaşının kulağına fısılda dedi.
Arkadaşında diğer arkadaşına fısıldasın. Bu cümle sınıfı kulaktan kulağa gezsin. Sevgili öğretmenimin söylediklerini yerine getirdik.
Hikmet Hocam en son öğrenciye “Duyduklarını kalk tahtaya yaz” dedi. Arkadaşım tahtaya ne yazdı biliyor musunuz?
“Gemi raydan çıkmış, paraşütle atlayan yolcular kurtulmuşlar, kazada otobüsün sadece lastikleri patlamış”
Dedikodu’nun kulaktan kulağa neyi, nasıl ne hale getirdiğini yaşayarak öğrendiğinizi biliyorum.
Derdim; asılsız sözlere inanarak yılların dostluklarını yıkanların asılsız dedikoduların yıkıcılığından bir nebze ibret almasıdır.
Ticari hayatlarını dedikodulara inanarak yıkanlar; acı gerçeği çok ağır bedellerle öderler.
Politikada bir yerlere gelmek isteyenleri de, “Doğmadan ölen bebek” haline getiren de asılsız dedikodulardır
“Dedikodu yapmadan duramıyoruz, Kendimizi bundan alamıyoruz” diyorsanız; Dedikodularla dalga geçmeyi öğrenmelisiniz. Düşmanı karşınıza alırsanız, size gardını alır.
Bırakın Sizinle beraber yaşasın, ama size ve topluma zarar vermeyen sevimli bir canavar haline getirin dedikoduları.
Fıkralaştırın. Esprilerde kullanın. Gülmek ve güldürmek için sohbetlerinizin mezesi yapın dedikoduları.