Keşke, gerçek anlamda bir derin devlet birimimiz olsaydı!
İsrail’in, ABD’nin, İngiltere’nin, Almanya’nın, Rusya’nın vs derin birimlerini bir inceleyin. Kendi devletlerini, yurtiçi ve yurtdışında ne büyük bir bükçe ve güç ile koruyorlar ve savunuyorlar.
Bizdeki MİT yapılanmasını birçoklarımız, derin devlet adresi olarak algılıyorlar ki, bu son derece yanlıştır!
MİT, istihbarat birimidir.
Tamamen yasal, denetlenebilir, hedefleri itibari ile sadece bilgiyi ve istihbaratı toplayan ve gerekli yerlere aktaran bir sistemdir.
Gerçi, dış istihbarat birimlerinin, daha doğrusu, diğer devletlerin derin devletlerinin operasyonları ile bugün için MİT daha etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Tıpkı, TSK da olduğu gibi, MİT için de gizli bir saldırı senaryosu devrededir.
Hani o, devlet adına operasyon yaptıkları ama devletin imkânlarını kullanarak, devlete ve millete karşı operasyon yapanlar vardır ya, işte onlar da aslında bizim değil de, başka ülkelerin derinlerine hizmet eden kişiler olarak, oralara yerleştirilmişlerdir.
Uzunca bir zamandan beridir, uluslar arası arenada gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Türkiye dışında da, birçok ülkede yeri ve zamanı geldikçe istihbarat birimleri ve derin devlet birimleri ile ilgili araştırmalar yaptım. Halen de yapıyorum.
Devletlerin yönetimlerinde, aysberglere benzer yapılanmalar vardır.
JİTEM, derin devlet birimleri, Kontra gerilla, benzer isimlendirmelerle isimlendirilen birimler ve yakıştırmaların adları her ne olursa olsun, isteyin veya istemeyin, kabul edin veya etmeyin, devletin kendini korumak üzere oluşturduğu reaksiyonları vardır.
Hiçbir birim altında olmasa dahi, milletin bağrından birileri çıkar ve bu işi yerine getirmeye aday olur.
Bizde, diğer ülkelerdeki gibi bir derin birim yok demiştik.
Olmalı! Diye de eklemiştik!
Ülke üzerinde oynanan dış istihbarı oyunlarına karşı, sıradan mahkemelerle veya hukuk ile mücadele edemezsiniz.
Eşyanın tabiatına aykırıdır!
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bile Hadislerinde “Düşmanınızın silahı ile silahlanınız” buyurmuşlardır.
Aksi takdirde, elma ile armudu karşı karşıya getirmiş olursunuz!
Sanıyor musunuz ki, şu terör örgütü veya onun benzerleri, Türkiye’de veya dünyanın bilmem neresinde, kendi kendilerine ayakta kalabiliyorlar? Düzenli devletlere ve örgütlere kafa tutarlarken, sıradan çapulcuların ellerinde hareket edebiliyorlar?
Başka ülkelerin derin devletleri tarafından yapılan operasyonların ürünleridirler bunlar da.
Birer, Truva Atı’dırlar!
Etnik kökenle, filancaların ezilmişlikleri ile filan kimsenin işi veya ilişkisi yoktur.
Her şey, karşı devleti bir şekilde köşeye sıkıştırma, rahatsız etme, bazı dengeleri kendi lehine değiştirme veya karşı operasyon yapma meselesidir.
İşte merhum Uğur Mumcu, Türkiye’deki birçok meselenin ardında aslında bu komplo ve operasyonların bulunduğunu anlamış olduğu için öldürüldü.
Bir çokları da, toplumda karmaşa, tepki ve kaos oluşturabilme niyeti ile katledildi.
Bunu, bir satranç oyunu gibi görürler.
Bunları yüzeysel olarak ta olsa, neden yazdım biliyor musunuz?
Ülke meseleleri ile dış dünya meselelerini, medyadan takip ederek, kendine göre orada burada yorumlar yapan vatandaşlarımızın, aslında öyle düşünmeleri için kurulmuş ve işleyen bir dişliler zincirinin güdümünde bunları düşündüklerini hatırlatmak için!
Dış istihbarat birimlerinin, üzerinde en çok durdukları araçların başında MEDYA gelir.
Bir sürü yerde silahların patlamasından veya bombalama işlemlerinin yapılmasından, medyada yayınlanacak birkaç satır haber, makale veya manşetin daha etkili olacağını unutmamak lazımdır.
Keşke, bizim de öteki devletlerdeki gibi güçlü ve etkin bir derin devlet yapılanmamız olsa… demiştik ya başlarken.
Bir devletin içerisindeki vatanını seven insanların aralarına, birkaç tane de çürük elma katarsınız! O çürüklerin yüzü suyu hürmetine, iyilerini de yok ederseniz! Bir daha da, kimse vatanını ve devletini severekten, verilecek görevlere girmezler!
Malum davanın sulandırılması ve bulandırılması da bundandır!
Sapla samanın ayrılmasının önüne geçilmek istenmesindendir!
İsrail, son olayların ardından, Türkiye’ye karşı bakışını da, hareket tarzını da, kinini de değiştirerek, güçlendirecektir.
Daha çok dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz.
Birer birey olarak, bunları görmeli, bilinçlenmeli ve çokça araştırmalar yapmalıyız.
Yeri ve zamanı geldikçe, yeniden bu konularda buluşmak üzere…
İsrail’in, ABD’nin, İngiltere’nin, Almanya’nın, Rusya’nın vs derin birimlerini bir inceleyin. Kendi devletlerini, yurtiçi ve yurtdışında ne büyük bir bükçe ve güç ile koruyorlar ve savunuyorlar.
Bizdeki MİT yapılanmasını birçoklarımız, derin devlet adresi olarak algılıyorlar ki, bu son derece yanlıştır!
MİT, istihbarat birimidir.
Tamamen yasal, denetlenebilir, hedefleri itibari ile sadece bilgiyi ve istihbaratı toplayan ve gerekli yerlere aktaran bir sistemdir.
Gerçi, dış istihbarat birimlerinin, daha doğrusu, diğer devletlerin derin devletlerinin operasyonları ile bugün için MİT daha etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Tıpkı, TSK da olduğu gibi, MİT için de gizli bir saldırı senaryosu devrededir.
Hani o, devlet adına operasyon yaptıkları ama devletin imkânlarını kullanarak, devlete ve millete karşı operasyon yapanlar vardır ya, işte onlar da aslında bizim değil de, başka ülkelerin derinlerine hizmet eden kişiler olarak, oralara yerleştirilmişlerdir.
Uzunca bir zamandan beridir, uluslar arası arenada gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Türkiye dışında da, birçok ülkede yeri ve zamanı geldikçe istihbarat birimleri ve derin devlet birimleri ile ilgili araştırmalar yaptım. Halen de yapıyorum.
Devletlerin yönetimlerinde, aysberglere benzer yapılanmalar vardır.
JİTEM, derin devlet birimleri, Kontra gerilla, benzer isimlendirmelerle isimlendirilen birimler ve yakıştırmaların adları her ne olursa olsun, isteyin veya istemeyin, kabul edin veya etmeyin, devletin kendini korumak üzere oluşturduğu reaksiyonları vardır.
Hiçbir birim altında olmasa dahi, milletin bağrından birileri çıkar ve bu işi yerine getirmeye aday olur.
Bizde, diğer ülkelerdeki gibi bir derin birim yok demiştik.
Olmalı! Diye de eklemiştik!
Ülke üzerinde oynanan dış istihbarı oyunlarına karşı, sıradan mahkemelerle veya hukuk ile mücadele edemezsiniz.
Eşyanın tabiatına aykırıdır!
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bile Hadislerinde “Düşmanınızın silahı ile silahlanınız” buyurmuşlardır.
Aksi takdirde, elma ile armudu karşı karşıya getirmiş olursunuz!
Sanıyor musunuz ki, şu terör örgütü veya onun benzerleri, Türkiye’de veya dünyanın bilmem neresinde, kendi kendilerine ayakta kalabiliyorlar? Düzenli devletlere ve örgütlere kafa tutarlarken, sıradan çapulcuların ellerinde hareket edebiliyorlar?
Başka ülkelerin derin devletleri tarafından yapılan operasyonların ürünleridirler bunlar da.
Birer, Truva Atı’dırlar!
Etnik kökenle, filancaların ezilmişlikleri ile filan kimsenin işi veya ilişkisi yoktur.
Her şey, karşı devleti bir şekilde köşeye sıkıştırma, rahatsız etme, bazı dengeleri kendi lehine değiştirme veya karşı operasyon yapma meselesidir.
İşte merhum Uğur Mumcu, Türkiye’deki birçok meselenin ardında aslında bu komplo ve operasyonların bulunduğunu anlamış olduğu için öldürüldü.
Bir çokları da, toplumda karmaşa, tepki ve kaos oluşturabilme niyeti ile katledildi.
Bunu, bir satranç oyunu gibi görürler.
Bunları yüzeysel olarak ta olsa, neden yazdım biliyor musunuz?
Ülke meseleleri ile dış dünya meselelerini, medyadan takip ederek, kendine göre orada burada yorumlar yapan vatandaşlarımızın, aslında öyle düşünmeleri için kurulmuş ve işleyen bir dişliler zincirinin güdümünde bunları düşündüklerini hatırlatmak için!
Dış istihbarat birimlerinin, üzerinde en çok durdukları araçların başında MEDYA gelir.
Bir sürü yerde silahların patlamasından veya bombalama işlemlerinin yapılmasından, medyada yayınlanacak birkaç satır haber, makale veya manşetin daha etkili olacağını unutmamak lazımdır.
Keşke, bizim de öteki devletlerdeki gibi güçlü ve etkin bir derin devlet yapılanmamız olsa… demiştik ya başlarken.
Bir devletin içerisindeki vatanını seven insanların aralarına, birkaç tane de çürük elma katarsınız! O çürüklerin yüzü suyu hürmetine, iyilerini de yok ederseniz! Bir daha da, kimse vatanını ve devletini severekten, verilecek görevlere girmezler!
Malum davanın sulandırılması ve bulandırılması da bundandır!
Sapla samanın ayrılmasının önüne geçilmek istenmesindendir!
İsrail, son olayların ardından, Türkiye’ye karşı bakışını da, hareket tarzını da, kinini de değiştirerek, güçlendirecektir.
Daha çok dikkatli olmamız gereken bir döneme giriyoruz.
Birer birey olarak, bunları görmeli, bilinçlenmeli ve çokça araştırmalar yapmalıyız.
Yeri ve zamanı geldikçe, yeniden bu konularda buluşmak üzere…