HABER MERKEZİ
Kırklareli merkez ilçe Cumhuriyet Meydanı Dingiloğlu Parkı önünde saat 13.00’te düzenlenen basın açıklamasında İl Temsilcisi Hayri Girgin, Eğitim İş ailesi olarak, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda “Hayır” oyu kullanacaklarını, emekçiler başta olmak üzere ve toplumun diğer kesimlerinin de bu yönde davranmaları için mücadele edeceklerini belirterek şunları kaydetti:
“Bizler toplumsal yararı ön plana çıkaran bir anlayışla tavrımızı ortaya koyarken, yandaş ittifak da boş durmamakta, ''referandumda hayır oyu için mücadele eden blok'u demokrasi düşmanı gibi göstererek" toplumu yanıltmaya çalışmaktadır.
Bilindiği üzere insanlık tarihi, "iktidar gücü" kötüye kullanıldığında toplumların büyük felaketlerle, yıkımlarla yüz yüze kaldığını gösterir sayısız örneklerle doludur. Yine tecrübeyle sabittir ki, büyük felaketlerin faili olan sorumsuz iktidar sahipleri, toplumları yıkıma götürecek yola girerlerken onları yalan ve yutturmacalarla uyutarak günahlarına meşruiyet sağlamışlardır. Bugün ülkemizin dayatma yoluyla gündemine sokulan 12 Eylül Referandumu, benzer bir siyasi felaket ve kaos potansiyeli taşımaktadır.
Sözde "Daha çok demokrasi" sloganıyla, yeni bir 12 Eylül düzeni peşinde olan AKP'nin başarıya ulaşması halinde, ülkemiz zaten ağır aksak yürüdüğü demokrasi kulvarından hayli uzaklara sürüklenecek, hukuk devleti ve onun ayrılmaz parçası olan bağımsız yargı tahrip olacak, toplum bugün olduğundan daha derin bir gerilim ve kamplaşma sürecine doğru hızla yol alacaktır.
Varlığını 12 Eylül darbesine borçlu dinci iktidarın, sözde 12 Eylül hukukunu demokratik, bir zemine çekmek amacıyla dayattığı paketle ilgili görüşümüz net. Perdeleme amaçlı hükümlerle gerçek hedefi gizlenmeye çalışılan Anayasa değişiklik paketini reddediyoruz. Anayasa Mahkemesi’ni, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na siyasi iktidarın güdümüne sokarak ülkeyi yandaş bir yargının elinde cehenneme dönüştürme hedefiyle hazırlanan paketin, kabul edilmemesi için bütün olanaklarımızla mücadele edeceğiz. Hesap verme korkusuyla dokunulmazlık zırhının arkasına gizlenenlerin, yargı bağımsızlığına yönelik saldırılarını göğüslemek için en geniş demokratik direnişi örgütleyeceğiz. Halkımız uyanık olmalı, ülkeyi bıçak gibi bölme pahasına dayatılan "paketin içerisine yerleştirilen tuzağı" görmelidir.
Bu gerçeği görmek için uzun uzadıya değerlendirme yapmanın gerekli olmadığı kanısındayız. Gerçek olan, AKP'nin "Geçmişte söyledikleri ile bugün söyledikleri" kıyaslandığında net biçimde ortaya çıkmaktadır.Yalan ve ilkesizlik üzerinde inşaa edilen siyasi anlayış, "Parti ve yandaş menfaati”ne göre değişkenlik gösterdiği için sürekli çelişkiye düşmekte, hemen her adımında kendini ele vererek, sapır sapır dökülmektedir.
Son 8 yılda hayatı zehir olan, onuruyla oynanan milyonlarca emekçiyi ve halkımızı 12 Eylül'de sandık başında olmaya çağırıyoruz. Bu süreçte grev hakkı gasp edilen, kaderi iktidarın atadığı ve kararları yargı denetimine kapalı bir kurula devredilen emekçi, kendisiyle dalga geçen, onuruyla oynayan gerici anlayışla işbirliği yapanları dikkatle gözlemlemelidir. Gözlemlemeli ve yan yana yürüdüğü anlı-şanlı(!) yapıların neye hizmet ettiğini görerek tuttuğu safı yeniden değerlendirmelidir. Bizler, "Sözde ilerici -bu süreçte net olarak tescil edileceği üzere- özde işbirlikçi, kıvırtmayı meziyet haline getiren emek yapılanmalarından farklı olarak; 12 Eylül günü, 12 Eylül faşizminin halkımızın başına bela ettiği totalitarizm özlemindeki gerici vurgun düzenine son vermek için sandık başında olacağız. AKP sivil darbesinin 12 Eylül Anayasası’na "Hayır" diyeceğiz.
Kamu emekçileri olarak onlarca yıldır faşist darbe düzeninin lanetli kalıntılarını yok etmek için, hakkımız olan "Grevli Toplu Sözleşmeli Sendikal Düzen" için mücadele ediyoruz. Bu büyük mücadele sonucunda ortaya çıkan büyük beklentiyle ilgili olarak paket bizlere ne sunuyor? Grev hakkımız Anayasal düzeyde yasaklanıyor, milyonlarca emekçi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının kaderi, hükümetin atadığı ve "kararları yargı yoluna kapalı olan" bürokratların keyfine bırakılıyor. Hükümet adeta "Alemi kör, milleti sersem sanıyor".
Emekçinin 12 Eylül'de yanıtı nettir:
12 Eylül’de; 12 Eylüllere, 12 Eylülcülere HAYIR!” (s)
Kırklareli merkez ilçe Cumhuriyet Meydanı Dingiloğlu Parkı önünde saat 13.00’te düzenlenen basın açıklamasında İl Temsilcisi Hayri Girgin, Eğitim İş ailesi olarak, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda “Hayır” oyu kullanacaklarını, emekçiler başta olmak üzere ve toplumun diğer kesimlerinin de bu yönde davranmaları için mücadele edeceklerini belirterek şunları kaydetti:
“Bizler toplumsal yararı ön plana çıkaran bir anlayışla tavrımızı ortaya koyarken, yandaş ittifak da boş durmamakta, ''referandumda hayır oyu için mücadele eden blok'u demokrasi düşmanı gibi göstererek" toplumu yanıltmaya çalışmaktadır.
Bilindiği üzere insanlık tarihi, "iktidar gücü" kötüye kullanıldığında toplumların büyük felaketlerle, yıkımlarla yüz yüze kaldığını gösterir sayısız örneklerle doludur. Yine tecrübeyle sabittir ki, büyük felaketlerin faili olan sorumsuz iktidar sahipleri, toplumları yıkıma götürecek yola girerlerken onları yalan ve yutturmacalarla uyutarak günahlarına meşruiyet sağlamışlardır. Bugün ülkemizin dayatma yoluyla gündemine sokulan 12 Eylül Referandumu, benzer bir siyasi felaket ve kaos potansiyeli taşımaktadır.
Sözde "Daha çok demokrasi" sloganıyla, yeni bir 12 Eylül düzeni peşinde olan AKP'nin başarıya ulaşması halinde, ülkemiz zaten ağır aksak yürüdüğü demokrasi kulvarından hayli uzaklara sürüklenecek, hukuk devleti ve onun ayrılmaz parçası olan bağımsız yargı tahrip olacak, toplum bugün olduğundan daha derin bir gerilim ve kamplaşma sürecine doğru hızla yol alacaktır.
Varlığını 12 Eylül darbesine borçlu dinci iktidarın, sözde 12 Eylül hukukunu demokratik, bir zemine çekmek amacıyla dayattığı paketle ilgili görüşümüz net. Perdeleme amaçlı hükümlerle gerçek hedefi gizlenmeye çalışılan Anayasa değişiklik paketini reddediyoruz. Anayasa Mahkemesi’ni, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na siyasi iktidarın güdümüne sokarak ülkeyi yandaş bir yargının elinde cehenneme dönüştürme hedefiyle hazırlanan paketin, kabul edilmemesi için bütün olanaklarımızla mücadele edeceğiz. Hesap verme korkusuyla dokunulmazlık zırhının arkasına gizlenenlerin, yargı bağımsızlığına yönelik saldırılarını göğüslemek için en geniş demokratik direnişi örgütleyeceğiz. Halkımız uyanık olmalı, ülkeyi bıçak gibi bölme pahasına dayatılan "paketin içerisine yerleştirilen tuzağı" görmelidir.
Bu gerçeği görmek için uzun uzadıya değerlendirme yapmanın gerekli olmadığı kanısındayız. Gerçek olan, AKP'nin "Geçmişte söyledikleri ile bugün söyledikleri" kıyaslandığında net biçimde ortaya çıkmaktadır.Yalan ve ilkesizlik üzerinde inşaa edilen siyasi anlayış, "Parti ve yandaş menfaati”ne göre değişkenlik gösterdiği için sürekli çelişkiye düşmekte, hemen her adımında kendini ele vererek, sapır sapır dökülmektedir.
Son 8 yılda hayatı zehir olan, onuruyla oynanan milyonlarca emekçiyi ve halkımızı 12 Eylül'de sandık başında olmaya çağırıyoruz. Bu süreçte grev hakkı gasp edilen, kaderi iktidarın atadığı ve kararları yargı denetimine kapalı bir kurula devredilen emekçi, kendisiyle dalga geçen, onuruyla oynayan gerici anlayışla işbirliği yapanları dikkatle gözlemlemelidir. Gözlemlemeli ve yan yana yürüdüğü anlı-şanlı(!) yapıların neye hizmet ettiğini görerek tuttuğu safı yeniden değerlendirmelidir. Bizler, "Sözde ilerici -bu süreçte net olarak tescil edileceği üzere- özde işbirlikçi, kıvırtmayı meziyet haline getiren emek yapılanmalarından farklı olarak; 12 Eylül günü, 12 Eylül faşizminin halkımızın başına bela ettiği totalitarizm özlemindeki gerici vurgun düzenine son vermek için sandık başında olacağız. AKP sivil darbesinin 12 Eylül Anayasası’na "Hayır" diyeceğiz.
Kamu emekçileri olarak onlarca yıldır faşist darbe düzeninin lanetli kalıntılarını yok etmek için, hakkımız olan "Grevli Toplu Sözleşmeli Sendikal Düzen" için mücadele ediyoruz. Bu büyük mücadele sonucunda ortaya çıkan büyük beklentiyle ilgili olarak paket bizlere ne sunuyor? Grev hakkımız Anayasal düzeyde yasaklanıyor, milyonlarca emekçi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının kaderi, hükümetin atadığı ve "kararları yargı yoluna kapalı olan" bürokratların keyfine bırakılıyor. Hükümet adeta "Alemi kör, milleti sersem sanıyor".
Emekçinin 12 Eylül'de yanıtı nettir:
12 Eylül’de; 12 Eylüllere, 12 Eylülcülere HAYIR!” (s)