GENÇ KALEM
Esra Kılıç
esrakilickirklareli@gmail.com
Fazıl Say, Cüneyt Özdemir’in programına konuk olduğunda yanlış Türkçesiyle bazı sosyal ve güncel konulara verdi veriştirdi. Türkçesi bozuk olduğundan olsa gerek(!) birçok konuda da hata yapmayı da ihmal etmedi. Programı izleyenler bilir, müzikten siyasete her alanda yanlış cümlelerle konuştu Fazıl Bey.
Önce müzikten başladı. Arabeskin cahil bir müzik olduğunu söyledi. Bu sözüyle, bir müzik adamı olarak başkalarının müzik zevkine ne kadar saygı duyduğunu da belli etmiş oldu.
“Arabesk teknik olarak çok düşük bir müziktir. Doğu ve Batı sentezi olarak diyorlar bunun da bir anlamı yok” diye konuştu.
Öncelikle Fazıl Bey’in cümlelerini değiştirmeden birebir aktardığımı söylemeliyim. Ayrıca kurduğu cümleleri de resmen sakat ettiği ortada. Bu yüzden bazıları güç anlaşıldığı gibi bazıları da hiç anlaşılmıyor.
Fazıl Say yaptığı batı müziğini koruma altına alıyor aklı sıra ve bunu yaparken bir zamanlar Âşık Veysel’in sırf başındaki kasketten dolayı Ankara’ya alınmadığını unutuyor sanırım.
Onun tek aklında kalan Cumhuriyet Dönemi’nde aydın takımının Ankara’daki balo da Klasik Batı Müziği eşliğinde şampanya tokuşturmaları…
Bir müzik adamı olduğunu iddia eden Fazıl Say’ın müziğin tarihi hakkında ne kadar bilgisi olduğu da malum.
Fazıl Bey müzik alanında kendini ispatladıktan(!) sonra siyasete girmeyi de ihmal etmedi.
“Başta laiklikle, çağdaşlıkla, demokrasiyle ilgili endişelerim var, bunlar fobi yaratıyor. 13 Eylül’den sonra hiçbir savunma mekanizmamız yok bütün savunma mekanizmamız çökecektir” diyor.
Soruyorum size; 13 Eylül’den sonra özgür olamayacağını ve şu anda da laiklikle, çağdaşlıkla, demokrasiyle ilgili sorunları olan Fazıl Say, bunlarla ilgili ne gibi sorunlar yaşıyor acaba. Demokrasi’nin, özgürlüğün olmadığını düşündüğü bir ülkede gerçekten demokrasi ve özgürlük olmasaydı bu kadar rahat açıklama yapabilir miydi?
13 Eylül’den sonrası için de boşuna kuruntu yapmış.
Fakat yine aynı sorundan olsa gerek, “Hayır oyu verirsem kendimi tehdit altında hissederim” demiş.
Hâlbuki hiç gerek yok bu tür hissiyatlara. Bu kadar rahat konuşabiliyorsa -özgürlükle ilgili bir problemi olduğuna kendi bile inanmıyor aslında- tehdit almayacağını açıkça bilmektedir.
Programı izledikten sonra; “Fazıl Say’da işi çözmüş anlaşılan. reklâm kokan hareketler yapıyor. Keşke bu kadar belli etmemiş olsaydı bir şeylerin üzerinden prim yapmaya çalıştığını” dedim.
Ve son olarak ta diyorum ki; herkes bildiği işi yapmalı. Mesela Fazıl Say, sadece piyano çalmalı.
Esra Kılıç
esrakilickirklareli@gmail.com
Fazıl Say, Cüneyt Özdemir’in programına konuk olduğunda yanlış Türkçesiyle bazı sosyal ve güncel konulara verdi veriştirdi. Türkçesi bozuk olduğundan olsa gerek(!) birçok konuda da hata yapmayı da ihmal etmedi. Programı izleyenler bilir, müzikten siyasete her alanda yanlış cümlelerle konuştu Fazıl Bey.
Önce müzikten başladı. Arabeskin cahil bir müzik olduğunu söyledi. Bu sözüyle, bir müzik adamı olarak başkalarının müzik zevkine ne kadar saygı duyduğunu da belli etmiş oldu.
“Arabesk teknik olarak çok düşük bir müziktir. Doğu ve Batı sentezi olarak diyorlar bunun da bir anlamı yok” diye konuştu.
Öncelikle Fazıl Bey’in cümlelerini değiştirmeden birebir aktardığımı söylemeliyim. Ayrıca kurduğu cümleleri de resmen sakat ettiği ortada. Bu yüzden bazıları güç anlaşıldığı gibi bazıları da hiç anlaşılmıyor.
Fazıl Say yaptığı batı müziğini koruma altına alıyor aklı sıra ve bunu yaparken bir zamanlar Âşık Veysel’in sırf başındaki kasketten dolayı Ankara’ya alınmadığını unutuyor sanırım.
Onun tek aklında kalan Cumhuriyet Dönemi’nde aydın takımının Ankara’daki balo da Klasik Batı Müziği eşliğinde şampanya tokuşturmaları…
Bir müzik adamı olduğunu iddia eden Fazıl Say’ın müziğin tarihi hakkında ne kadar bilgisi olduğu da malum.
Fazıl Bey müzik alanında kendini ispatladıktan(!) sonra siyasete girmeyi de ihmal etmedi.
“Başta laiklikle, çağdaşlıkla, demokrasiyle ilgili endişelerim var, bunlar fobi yaratıyor. 13 Eylül’den sonra hiçbir savunma mekanizmamız yok bütün savunma mekanizmamız çökecektir” diyor.
Soruyorum size; 13 Eylül’den sonra özgür olamayacağını ve şu anda da laiklikle, çağdaşlıkla, demokrasiyle ilgili sorunları olan Fazıl Say, bunlarla ilgili ne gibi sorunlar yaşıyor acaba. Demokrasi’nin, özgürlüğün olmadığını düşündüğü bir ülkede gerçekten demokrasi ve özgürlük olmasaydı bu kadar rahat açıklama yapabilir miydi?
13 Eylül’den sonrası için de boşuna kuruntu yapmış.
Fakat yine aynı sorundan olsa gerek, “Hayır oyu verirsem kendimi tehdit altında hissederim” demiş.
Hâlbuki hiç gerek yok bu tür hissiyatlara. Bu kadar rahat konuşabiliyorsa -özgürlükle ilgili bir problemi olduğuna kendi bile inanmıyor aslında- tehdit almayacağını açıkça bilmektedir.
Programı izledikten sonra; “Fazıl Say’da işi çözmüş anlaşılan. reklâm kokan hareketler yapıyor. Keşke bu kadar belli etmemiş olsaydı bir şeylerin üzerinden prim yapmaya çalıştığını” dedim.
Ve son olarak ta diyorum ki; herkes bildiği işi yapmalı. Mesela Fazıl Say, sadece piyano çalmalı.