HABER MERKEZİ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, ‘Trakya Tarım Geliştirme ve Organik Tarımı Yaygınlaştırma Enstitüsü’ kurulması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na yasa önerisi sunduğunu söyledi.
Kesimoğlu, küresel ekonomik krizin ardından açlık krizinin de yaşanmasının beklendiği 21. yüzyılda, Türkiye’nin kendi ürünlerini yetirilmesi ithal edilmemesi adına kendi ürünlerini kendi yetiştiren, bu ürünlerin bilgisine sahip olan, yurttaşlarının ve insanlığın sağlığı için organik tarıma önem veren, teknoloji ve bilgi üreten bir Türkiye’nin oluşumu açısından “Trakya Tarım Geliştirme ve Organik Tarımı Yaygınlaştırma Enstitüsü” kurulması istediklerini anlattı.
TBMM Başkanlığı’na sunduğu yasa önerinde kurulmasını istedikleri enstitünün merkezinin Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesi olduğunu ifade eden Kesimoğlu, Enstitü’nün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı, özerk bir kuruluş olarak tasarlandığını ve gerekli gördüğü alan ile durumlarda yabancı uzmanlardan yararlanmasına da olanak sağlandığını vurguladı.
Tarım alanında bilgi ve teknolojinin silah olduğu bir çağda, böyle bir enstitünün Devlet çatısı altında kurulmasının önemli olduğunu anımsatan Kesimoğlu;
“Trakya bölgesi, ülke topraklarının çok küçük bir bölümüne sahip olmasına karşın, Tarım ve Hayvancılık’ta Türkiye’nin en önemli bölgelerinden biridir. İklimi ve topraklarının coğrafi yapısı, Hububat, Ayçiçeği ve Şeker Pancarı gibi ürünler başta olmak üzere, birçok ürünün yetiştirilmesine ve ikinci ürünün elde edilmesine müsaittir. Bu nedenle tarımda birçok ürün için AR-GE Çalışması yapmaya olanak sağlamaktadır. Hayvancılık açısından da durum farklı değildir.
Trakya bölgesi Türkiye’de üretici kooperatifi geçmişi çok eski ve deneyimi yüksek bir bölgedir. İnsanlık tarihi boyunca toplumların beslenmesini sağlayan en önemli ekonomik uğraş olagelmiş olan tarım, 21. yüzyılda ucu açlık tehlikesinden, dünya barışını tehlikeye düşürecek gelişmelere kadar varan sorunların yumağı haline gelmiş bir alandır. Halen başta Sahraaltı Afrika’sı olmak üzere Orta Afrika ve dünyanın birçok bölgesi açlıkla boğuşmakta, çocuk ölümleri dayanılmaz oranlara ulaşmakta, dünyanın birçok ülkesinde yardım kampanyaları düzenlenmekte, ancak bunlar geçici çözümler olmaktan ve yüreklere geçici bir ferahlık vermekten öteye gitmemekte, açlık sorunu insani bir dram olarak büyümektedir.
Görünürde açlık tehlikesini ortadan kaldırmak amacıyla başlatıldığı ileri sürülen GDO’lu tarım ürünü çalışmaları, organik tarımı tehdit etmeye başlamış, GDO’lu ürünler tarım alanında yeni, gizli ve sinsi bir savaşın açığa vurulmamış deney aletleri olmuştur.
Gelişmelerin ulaştığı bu noktada organik tarım, yalnızca o ürünü kullanan tüketicilerin sağlığı açısından değil, ülkemizin ve bütün dünya insanlığının sağlığı açısından neredeyse ‘nükleer’ bir silah halini almıştır. Yerel tohumların bir sır gibi saklanması, geliştirilmesi ve verimin artırılması gerekmektedir.
Organik tarım alanında ‘Ürün’, ‘Bilgi’ ve ‘Know-how’ bir ülke için, dünyada rezervi az bulunan bir madene sahip olmak kadar önemlidir.
Trakya bölgesi, hem topraklarının bereketliliği, hem ürün çeşitliliği, hem ikinci ürün elde edilebilme olanağı, hem üreticilerinin çok uzun süreden beri örgütlülüğe alışmış olmaları gibi nedenlerle bu alanda bütün çalışmaların yönlendirilip yönetileceği bir merkez için en ideal yerdir. Görece küçük toprak büyüklüğü, birçok alanda yürütülecek çalışmaların tek bir merkezden kolayca yönetilmesine ve eşgüdümlenmesine de olanak sağlamaktadır.
Bu olanaklardan yararlanarak tüm Trakya’da faaliyet gösterecek Trakya Tarım Geliştirme ve Organik Tarımı Yaygınlaştırma Enstitüsü kurulması önerilmektedir. Merkezi Lüleburgaz olan Enstitü, ürün ve çalışma türüne göre Trakya’nın değişik yerleşim ya da bölgelerinde birimler, araştırma, geliştirme ve uygulama merkezleri ya da deneme üsleri kurabilecek, üretici birlikleri, kooperatifler ile işbirliği yapabilecektir.
Trakya bölgesinde her ilde üniversite vardır. Enstitü bunlarla, işbirliği içinde başta AR-GE olmak üzere çalışmalar yürütebilecek, üniversite mensupları Enstitü’de görev yapabilecek ve Enstitü’de görev yaptığı süreler üniversitelerinde geçmiş sayılacaktır.
Tarım alanında bilgi ve teknolojinin silah olduğu bir çağda, böyle bir enstitünün Devlet çatısı altında görev yapması kaçınılmazdır. Geliştirilen teknolojinin ve üretilen bilginin her zaman herkese açık olması beklenemez. Bunun için Enstitü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı, özerk bir kuruluş olarak tasarlanmış gerekli gördüğü alan ve durumlarda yabancı uzmanlardan yararlanmasına da olanak sağlanmıştır.
Aynı nedenlerle Enstitü kamu hukukuna ve kamu personel çalıştırma mevzuatına tabi kılınmış, ancak değişik koşullara kolayca uyum sağlayacak, bürokratik engellere mahkûm olmayacak yönetim yapısı ve istihdam modeli öngörülmüştür.
Bir kamu tüzel kişi olmanın doğal sonucu olarak Sayıştay denetimine tabi kılınmış, ancak bu denetim bu yasa ile sınırlanmış; kuruluşu sırasında ve her yıl düzenli olarak merkezi bütçeden kaynak güvencesine kavuşturulmuş, ancak belirli süre içinde kendi kaynaklarını kendisi oluşturacak bir çalışma sistemi de geliştirilmiştir. Enstitü, kendi ürünlerini kendisi satabilecektir.
Küresel ekonomik krizden sonra, bir açlık krizi de yaşayacak 21. yüzyılın dünyasında Türkiye’nin kendi ürünlerini kendi yetiştiren, bu ürünlerin bilgisine sahip olan, yurttaşlarının ve insanlığın sağlığı için organik tarıma önem veren, teknoloji ve bilgi üreten bir Türkiye’nin oluşumu açısından ‘Trakya Tarım Geliştirme ve Organik Tarımı Yaygınlaştırma Enstitüsü’ tarihsel bir önem taşıyacaktır” dedi. (ue)