Esra Kılıç
esrakilickirklareli@gmail.com
İnsanın toprak için süslenmesinin ne demek olduğunu daha önce düşünmüş müydünüz?
Birçok insanın yüreğinden ürpertisini silemediği ölüm bahsi ile alakası var. Hatta ta kendisi denebilir…
Ölüm, korku olmaktan çıkıp kendisi için hazırlıklar yaptırmaya başlayan ve insanı toprak için süsleyen bir hazırlık…
Ölümü örneklendirmek gerekirse ona en yakışan örnek olarak; çekirdeğin toprağın bağrını delip filizlerini gün yüzüne çıkararak hayat solumaya başlayışlarını verebiliriz. İşte bu serüven ölüme en çok yakışan örnektir. Sonra insana şu hadiseyi hatırlatır; “ben topraktan yaratıldım. Sonunda yine tıpkı çekirdekte olduğu gibi toprağa düşeceğim. Ve toprak benim için yeni bir ana rahmi olabilme özelliğini üstlenecek…”
Yaşadığımız hayat bir rüya… Oysa ölmek! O bitmeyen gerçek hayatın başlangıcı…
Vaat edilen cennet veya cehennem tercihinin de bir ifadesidir. Ömrünü isyanlarla geçirmemiş olanlar için vuslat günüdür…
Peygamberimiz; insanlar uykudadırlar, öldükleri vakit uyanırlar. Buyurmaktadır…
Ahmet Arif bu hadisten esinlenmiş olmalı ki; “rüya bütün çektiklerimiz.”diyor.
Shakespeare: gezinen bir gölgedir hayat ve Descartes tüm yaşamın bir rüya olduğundan nasıl emin olabilirsiniz? Diyor…
Kaf Suresi 22. Ayette; üzerinden örtünü kaldırdık. Bu gün gözlerin daha keskindir, buyurmaktadır Yüce Allah.
Muhyiddin İbn-i Arabî ise; kâinatta ne varsa hepsi vehim ve hayal yani aynalara vuran akisler ve yahut gölgeler. Acıyor mu acıyan yerleriniz? Ne gam! Diyor…
Ben tüm bunlardan şunu anlıyorum; acı tatlı bütün duyguların birbirine karıştığı görüntülerden ibarettir hayat. Ölümse hayallerden gerçeğe dönüşün ifadesidir.
esrakilickirklareli@gmail.com
İnsanın toprak için süslenmesinin ne demek olduğunu daha önce düşünmüş müydünüz?
Birçok insanın yüreğinden ürpertisini silemediği ölüm bahsi ile alakası var. Hatta ta kendisi denebilir…
Ölüm, korku olmaktan çıkıp kendisi için hazırlıklar yaptırmaya başlayan ve insanı toprak için süsleyen bir hazırlık…
Ölümü örneklendirmek gerekirse ona en yakışan örnek olarak; çekirdeğin toprağın bağrını delip filizlerini gün yüzüne çıkararak hayat solumaya başlayışlarını verebiliriz. İşte bu serüven ölüme en çok yakışan örnektir. Sonra insana şu hadiseyi hatırlatır; “ben topraktan yaratıldım. Sonunda yine tıpkı çekirdekte olduğu gibi toprağa düşeceğim. Ve toprak benim için yeni bir ana rahmi olabilme özelliğini üstlenecek…”
Yaşadığımız hayat bir rüya… Oysa ölmek! O bitmeyen gerçek hayatın başlangıcı…
Vaat edilen cennet veya cehennem tercihinin de bir ifadesidir. Ömrünü isyanlarla geçirmemiş olanlar için vuslat günüdür…
Peygamberimiz; insanlar uykudadırlar, öldükleri vakit uyanırlar. Buyurmaktadır…
Ahmet Arif bu hadisten esinlenmiş olmalı ki; “rüya bütün çektiklerimiz.”diyor.
Shakespeare: gezinen bir gölgedir hayat ve Descartes tüm yaşamın bir rüya olduğundan nasıl emin olabilirsiniz? Diyor…
Kaf Suresi 22. Ayette; üzerinden örtünü kaldırdık. Bu gün gözlerin daha keskindir, buyurmaktadır Yüce Allah.
Muhyiddin İbn-i Arabî ise; kâinatta ne varsa hepsi vehim ve hayal yani aynalara vuran akisler ve yahut gölgeler. Acıyor mu acıyan yerleriniz? Ne gam! Diyor…
Ben tüm bunlardan şunu anlıyorum; acı tatlı bütün duyguların birbirine karıştığı görüntülerden ibarettir hayat. Ölümse hayallerden gerçeğe dönüşün ifadesidir.