ORTAK AKIL
Özkan Başaran
“Ben babamdan büyüğüm, oğlumdan ise küçük” atalar sözü ne kadar güzel anlatmış genç kuşakların yaşlanmış beyinlerden önde olduklarını.
Yaşını başını almış bazıları kabul etmesede, çağımızın genç jenerasyonu eskisine göre çok becerikli.
Benim bahsettiğim kendini yetiştirmiş ve geliştirmiş gençlik.
Tecrübe; yaşlanmakla değil, “YAŞAMAKLA” oluşur.
Ülkemizde iki türlü gençlik vardır. Biri “VAHŞİ GENÇLİK”, diğeri de “MUCİZE GENÇLİK”
Kendini aşarak bir güne birçok bilgi ve beceriyi sığdırmasını bilen gençler; Mucize gençlerdir. Bu gençler azınlıktadırlar. Ama nitelikli azınlık her zaman blinçsiz çoğunluğu etkiler.
Televizyon çağının çocukları hepimiz şaşırtacak yetenekler sergilediklerinde, dünyaya ne kadar erken gelmişiz demiyor muyuz?
İnanılmaz bir nesil yetişiyor. Daha okula gitmeden okuma yazma öğrenen çocuklarımız yok mu?
Televizyon çağının çocuklarına dikkat ediyorum da normalin çok üzerindeler. Bu çocukların büyüdüklerinde oluşturduğu genç kuşaklar en dinamik toplum katmanımız.
Ancak biz toplum olarak ,gerek ticari hayatta, gerekse siyasi hayatta gençlerimize yetki vermeye çekiniyoruz. Onların hak ettikleri güvenden yoksun bırakıyoruz.
Gençlerimiz bizim geleceğimiz değil mi?
Geleceğimizin sorumluluğunu isteyen gençlerimizin hevesini neden kırıyoruz?
Siyaset hayatın ta kendisidir. Herkesin siyasete katılması gerekir. Temeli de gençlerden oluşmalıdır.
Ama büyük abilerin gözünde gençler bir türlü büyüyemiyorlar.
Abilerinden sıra gelmesini beklerken gençlerimizin nazik organlarında tırnak çıkacak neredeyse.
Makam ve mevki ihtiraslaryla abilerinin gençlerimizi siyaseten nasıl saf dışı bırakıldıklarını bilmeyen var mı?
Özellikle yerel siyasette gençlere abilerinden asla sıra gelmez.
Küçük kasaba siyasetinde hasbel kader parti başkanı olanlar ise ,koltuklarını gençlere hiç ama hiç bırakmak istemezler.
Kişisel egolarını bu makamlarla tatmin eden büyük abiler, politikanın bütün ayak oyunlarını öğrendikleri için, gençlerin acemiliklerinden de kurnazca faydalanırlar.
Parti başkanlıkları büyük abilerin toplumda saygı görme ihtiyaçlarının karşılandığı makamlar mıdır?
Aslında kabahat yapıştığı makamdan koparamadığınız büyük abilerde değildir.
Kabahati kendi siyasi geleceği için parti başkanlarını kullananlarda aramak gerekir.
Sadece kabahat kullanan da mıdır? Kullanan fırsatını buldu mu tabii ki bunu değerlendirecektir.
Peki buna zemin hazırlayan gençlerimizin hiç mi suçu yok?
Gençlerimiz de kendilerini kullandırdıkları için bu anlamda kabahatlidirler.
Peki geçlerimiz ne yapsınlar?
Aynı parti içinde ayrı da düşünseler bile, “GENÇLİK” çatısı altında birleşip örgütlenmeyi becermeliler.
Yoksa, büyük abilerini yapıştıkları makamlarından asla söküp atamazlar...