ORTAK AKIL
Özkan Başaran
Dünya hızla değişiyor. Değişime ayak uydurmak oldukça zordur.
Ülkemiz de dünyadaki bu hızlı değişime direnemez. Nitekim de direnemiyor.
Yenidünya düzeninde ülkelerin egemenliği yerine, şirketlerin hâkimiyeti söz konusu.
Büyük şirketlerin, dünyanın çeşitli ülkelerdeki kollarıyla ekonomi genelleşiyor.
Genelleşen bu ekonomi dünyada öyle bir hal aldı ki; Japonya Ekonomisi nezle olsa; Türkiye Ekonomisi hapşırıyor. Yunanistan Ekonomisi yatağa düşse, Avrupa Birliği Ülkeleri’nin Ekonomileri de doktorluk oluyor.
Artık genelleşen bu dünya ekonomisinde her ülke birbirine bilgisayar ekranı kadar yakın.
Türkiye olarak bu yenidünya düzeninin içinde olmaktan başka çaremiz var mı?
Dışında kalacağımız bir dünyada, yapayalnız ne kadar yaşama şansımız var?
Ülkemizde siyaset yapan güçlü partilerin iktisadi politikalarına bakalım.
AKP yenidünya düzeniyle bütünleşen liberal bir iktisadi politikayı uyguluyor.
İktidar alternatifi CHP, farlı bir iktisadi politikası mı var?
CHP hükümet olursa Serbest Piyasa Ekonomisi’ni reddedip, Karma Ekonomi Modeli mi uygulayacak?
CHP’nin ekonomi kurmayları da serbest piyasaya dayalı bir iktisadi politikayla, AKP’nin devamı bir ekonomi programı uygulayacağını açıklıyorlar.
Sistem Serbest Piyasa Ekonomisi olacaksa; bazı CHP’lilerin satılmadık devlet malı kalmadı diye çırpınmaları da ne ki?
CHP’nin uygulayacağı mali politikalar devletin üretimden çekilmesini gerektirmeyecek mi?
AKP’nin uyguladığı sisteme devam edilmeyecek mi?
Siz Kapitalist İktisadi Sistemi uygulayacağınızı söyleyeceksiniz, sonra da devlet mallarının satılmasına karşı çıkacaksınız.
Bu ne yaman çelişki.
Sahiden iktidar hesabı yapan bir CHP, Ekonomi Politikası’nı ortaya koymalı.
Kurulmuş bir sistem var. Bu sistemin nabzı da, Borsa, faiz, döviz üçgenidir. Buna da PİYASA denilmektedir.
CHP olarak hükümet olduğumuzu düşünelim. Kurulu sistemi incitecek bir sözümüz piyasaları alt üst edecek. Piyasa’nın sopası bizi de çiziye sokacaktır.
Muhalefetteyken erkekleştiğimiz konularda susmak zorunda kalacağız.
Onun için, İktidar alternatifi CHP kurmaylarının, hükümet olunca hangi ekonomi politikasını uygulayacaklarını net bir şekilde açıklamaları gerekir.
Genel Seçimler yaklaşıyor. AKP %58 Evet Oyu’nun da rüzgârıyla, “DAHA FAZLA DEMOKRASİ” ve “YENİ SİVİL BİR ANAYASA” sloganlarıyla seçmene gidecek.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yolsuzluk dosyaları ile yeni bir Türkiye turuna çıkacakmış.
Menderes zamanında, Bölükbaşı da çuvallarla belgeyle mitingler yapıyormuş. Yüz binlerce kişiye hitap ediyormuş.
Ancak alkışlar Bölükbaşı’na, oylar Menderes’e gidiyormuş.
Bu yolsuzluk dosyalarıyla miting yapma denemesi başarısız olmuş.
Yıllar önce seçmenin benimsemediği bir yola başvurmak ne denli başarılı olabilir?
Siz başkasının kusurları üzerine bina ettiğiniz siyasetle bir yere varamazsınız. Elbette yolsuzluklar açıklanacak. Ancak; dosyalarla halkın önüne gidip, AKP’nin yolsuzluklarını belgeleyerek, seçmenin nazarında AKP’yi gözden düşüreceğinizi sanırsanız çok yanılırsınız.
Bu defalarca denendi tutmuyor. CHP kurmaylarını toplayıp enerjisini inandırıcı projelere harcamalı.
Siz AKP’den daha özgürlükçü bir demokrasi, daha adaletli bir ekonomi, daha şefkatli bir devlet ve dünyada daha itibarlı bir Türkiye vaat etmelisiniz.
CHP yöneticileri ve tabanı değişimi önce kafalarında yapmalıdır. 1923 model arabanın şoförünü değiştirmekle, 2011’in yollarında yürüyemezsiniz.
CHP demokrasiyi önce parti içinde uygulamalı ki; sonra Türk Halkı’na daha fazla demokrasi getireceğine güvenilsin.
Onun için Yeni CHP şart. Ya değişen yeni CHP, ya da ne yazık ki yok oluşun başlangıcı.
CHP’nin yapacağı birinci devrim ; “Parti İçi Demokrasidir.” Bu da, “Üyelerle Ön Seçim” ilan etmektir.
CHP bu radikal değişimi yaparsa bu deprem AKP’yi sarsacaktır. Mecburen AKP’de Ön Seçimle aday belirleyecektir.
İkincisi de “Sosyal Demokrasi”yi Anayasası olarak benimseyen yeni bir tüzük kabul etmektir.
Sosyal Demokrat bir tüzük, onurlu bir insan yaşamının bütün kurallarını kendi içinde barındırdığına göre; Bu iki radikal değişimle önümüzdeki seçimlerde YENİ CHP’yi kim tutabilir?
Özkan Başaran
Dünya hızla değişiyor. Değişime ayak uydurmak oldukça zordur.
Ülkemiz de dünyadaki bu hızlı değişime direnemez. Nitekim de direnemiyor.
Yenidünya düzeninde ülkelerin egemenliği yerine, şirketlerin hâkimiyeti söz konusu.
Büyük şirketlerin, dünyanın çeşitli ülkelerdeki kollarıyla ekonomi genelleşiyor.
Genelleşen bu ekonomi dünyada öyle bir hal aldı ki; Japonya Ekonomisi nezle olsa; Türkiye Ekonomisi hapşırıyor. Yunanistan Ekonomisi yatağa düşse, Avrupa Birliği Ülkeleri’nin Ekonomileri de doktorluk oluyor.
Artık genelleşen bu dünya ekonomisinde her ülke birbirine bilgisayar ekranı kadar yakın.
Türkiye olarak bu yenidünya düzeninin içinde olmaktan başka çaremiz var mı?
Dışında kalacağımız bir dünyada, yapayalnız ne kadar yaşama şansımız var?
Ülkemizde siyaset yapan güçlü partilerin iktisadi politikalarına bakalım.
AKP yenidünya düzeniyle bütünleşen liberal bir iktisadi politikayı uyguluyor.
İktidar alternatifi CHP, farlı bir iktisadi politikası mı var?
CHP hükümet olursa Serbest Piyasa Ekonomisi’ni reddedip, Karma Ekonomi Modeli mi uygulayacak?
CHP’nin ekonomi kurmayları da serbest piyasaya dayalı bir iktisadi politikayla, AKP’nin devamı bir ekonomi programı uygulayacağını açıklıyorlar.
Sistem Serbest Piyasa Ekonomisi olacaksa; bazı CHP’lilerin satılmadık devlet malı kalmadı diye çırpınmaları da ne ki?
CHP’nin uygulayacağı mali politikalar devletin üretimden çekilmesini gerektirmeyecek mi?
AKP’nin uyguladığı sisteme devam edilmeyecek mi?
Siz Kapitalist İktisadi Sistemi uygulayacağınızı söyleyeceksiniz, sonra da devlet mallarının satılmasına karşı çıkacaksınız.
Bu ne yaman çelişki.
Sahiden iktidar hesabı yapan bir CHP, Ekonomi Politikası’nı ortaya koymalı.
Kurulmuş bir sistem var. Bu sistemin nabzı da, Borsa, faiz, döviz üçgenidir. Buna da PİYASA denilmektedir.
CHP olarak hükümet olduğumuzu düşünelim. Kurulu sistemi incitecek bir sözümüz piyasaları alt üst edecek. Piyasa’nın sopası bizi de çiziye sokacaktır.
Muhalefetteyken erkekleştiğimiz konularda susmak zorunda kalacağız.
Onun için, İktidar alternatifi CHP kurmaylarının, hükümet olunca hangi ekonomi politikasını uygulayacaklarını net bir şekilde açıklamaları gerekir.
Genel Seçimler yaklaşıyor. AKP %58 Evet Oyu’nun da rüzgârıyla, “DAHA FAZLA DEMOKRASİ” ve “YENİ SİVİL BİR ANAYASA” sloganlarıyla seçmene gidecek.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yolsuzluk dosyaları ile yeni bir Türkiye turuna çıkacakmış.
Menderes zamanında, Bölükbaşı da çuvallarla belgeyle mitingler yapıyormuş. Yüz binlerce kişiye hitap ediyormuş.
Ancak alkışlar Bölükbaşı’na, oylar Menderes’e gidiyormuş.
Bu yolsuzluk dosyalarıyla miting yapma denemesi başarısız olmuş.
Yıllar önce seçmenin benimsemediği bir yola başvurmak ne denli başarılı olabilir?
Siz başkasının kusurları üzerine bina ettiğiniz siyasetle bir yere varamazsınız. Elbette yolsuzluklar açıklanacak. Ancak; dosyalarla halkın önüne gidip, AKP’nin yolsuzluklarını belgeleyerek, seçmenin nazarında AKP’yi gözden düşüreceğinizi sanırsanız çok yanılırsınız.
Bu defalarca denendi tutmuyor. CHP kurmaylarını toplayıp enerjisini inandırıcı projelere harcamalı.
Siz AKP’den daha özgürlükçü bir demokrasi, daha adaletli bir ekonomi, daha şefkatli bir devlet ve dünyada daha itibarlı bir Türkiye vaat etmelisiniz.
CHP yöneticileri ve tabanı değişimi önce kafalarında yapmalıdır. 1923 model arabanın şoförünü değiştirmekle, 2011’in yollarında yürüyemezsiniz.
CHP demokrasiyi önce parti içinde uygulamalı ki; sonra Türk Halkı’na daha fazla demokrasi getireceğine güvenilsin.
Onun için Yeni CHP şart. Ya değişen yeni CHP, ya da ne yazık ki yok oluşun başlangıcı.
CHP’nin yapacağı birinci devrim ; “Parti İçi Demokrasidir.” Bu da, “Üyelerle Ön Seçim” ilan etmektir.
CHP bu radikal değişimi yaparsa bu deprem AKP’yi sarsacaktır. Mecburen AKP’de Ön Seçimle aday belirleyecektir.
İkincisi de “Sosyal Demokrasi”yi Anayasası olarak benimseyen yeni bir tüzük kabul etmektir.
Sosyal Demokrat bir tüzük, onurlu bir insan yaşamının bütün kurallarını kendi içinde barındırdığına göre; Bu iki radikal değişimle önümüzdeki seçimlerde YENİ CHP’yi kim tutabilir?