Bembeyaz kar, kemikleri birbirine geçiren bir soğuktu kimileri için; kimileri içinse Kardan adamlar yapıp pamuk gibi karların üzerinden yuvarlanmaktı. Bazıları için bir matem, bazıları içinse mutluluk…
Bazı insanlar vardı, “Kar”dan adamlar gibiydi, buz gibi, vicdanlarına örtülü karları ve buzları ne kimse kırabilir ne de çözebilirdi…
O “Kar”dan adamlar, Kardan adamlarla eğlenmenin hayali bile kuramayan, dünyada ilk nefeslerini alan taze masumları kara vicdanlarıyla kara toprağa gömüyorlardı
* * *
- “Anne, ellerim çok üşüyor, hareket ettiremiyorum, benim ellerim hep mor anne, seninkiler de öyle mi?”
- “Sen de kimsin?”
- “Ben hep çok üşürdüm anne, ama artık üşümüyorum, beni çok değişik bir yere getirdiler. Hep oyunlar oynuyoruz burada. Buralarda her yer çok güzel, ama sen beni bırakıp gittiğinde çok kötü bir yerdeydim.”
- “Neler oluyor? Anlayamıyorum, kimsin, bana neden anne diyorsun, Benim bir çocuğum yok ki?”
- “Ben daha gözlerimi bile açamazken, senin karnındayken birden buz gibi bir diyara geldim. Buz gibiydi, köhne, pis bir yer. Senin sancılı çığlıklarını duydum, ürktüm. Nasıl bir yer burası dedim. Sonra beni bir battaniyeye sardın. Ama hala çok soğuktu, sonra sen ağladın, konuştun konuştun, birşeyler anlattın ama ben o zaman anlayamadım hiçbir şey anne. Beni bırakıp gittin, nereye olduğunu bilmiyorum. Kediler köpekler geldi yanıma, yüzümü yalayıp gittiler, üstümdeki battaniyeyi parçaladılar. Sonra hava daha da soğuk oldu benim için, nefesim o kadar minik bir hava kütlesiydi ki, soğuk havaya nefesimi bıraktığımda o an donuyordu sanki.
Sen hiç üşümedin mi anne? Üşümediysen, ısındığında hiç vicdanın sızlamadı mı? Ben üşüdüm, dondum, donarak öldüm anne, beni melekler aldı getirdi Cennet’e. Burası cennetmiş anne. Ve beni alıp getirenler Melekmiş. Sen de annem mişsin. Beni doğurduğun için annem oluyormuşsun. Beni bıraktığın yer de Dünya diye bir yermiş. O Dünya da hep kötü kötü insanlar bebekleri doğdukları gibi soğuğa mı terk eder? Peki, öyleyse, sen nasıl büyüyüp anne olabilecek yaşa gelebildin, seni de soğukta bıraktılar mı anne? Sen hiç minicik bir bedenin donarak ölmesinden dolayı vicdan azabı çektin mi anne? Susuyorsun. Peki, ben beni öldüren bir kadına anne diyebiliyorum, sen buna rağmen neden bana evladım diyemedin?”
***
Evet… “Kar”dan adamlar, her ne surette olursa olsun, Dünyada vicdanları her zaman uykularında, uyanıklıklarında, her anlarında onları yerle bir edecektir …
Bazı insanlar vardı, “Kar”dan adamlar gibiydi, buz gibi, vicdanlarına örtülü karları ve buzları ne kimse kırabilir ne de çözebilirdi…
O “Kar”dan adamlar, Kardan adamlarla eğlenmenin hayali bile kuramayan, dünyada ilk nefeslerini alan taze masumları kara vicdanlarıyla kara toprağa gömüyorlardı
* * *
- “Anne, ellerim çok üşüyor, hareket ettiremiyorum, benim ellerim hep mor anne, seninkiler de öyle mi?”
- “Sen de kimsin?”
- “Ben hep çok üşürdüm anne, ama artık üşümüyorum, beni çok değişik bir yere getirdiler. Hep oyunlar oynuyoruz burada. Buralarda her yer çok güzel, ama sen beni bırakıp gittiğinde çok kötü bir yerdeydim.”
- “Neler oluyor? Anlayamıyorum, kimsin, bana neden anne diyorsun, Benim bir çocuğum yok ki?”
- “Ben daha gözlerimi bile açamazken, senin karnındayken birden buz gibi bir diyara geldim. Buz gibiydi, köhne, pis bir yer. Senin sancılı çığlıklarını duydum, ürktüm. Nasıl bir yer burası dedim. Sonra beni bir battaniyeye sardın. Ama hala çok soğuktu, sonra sen ağladın, konuştun konuştun, birşeyler anlattın ama ben o zaman anlayamadım hiçbir şey anne. Beni bırakıp gittin, nereye olduğunu bilmiyorum. Kediler köpekler geldi yanıma, yüzümü yalayıp gittiler, üstümdeki battaniyeyi parçaladılar. Sonra hava daha da soğuk oldu benim için, nefesim o kadar minik bir hava kütlesiydi ki, soğuk havaya nefesimi bıraktığımda o an donuyordu sanki.
Sen hiç üşümedin mi anne? Üşümediysen, ısındığında hiç vicdanın sızlamadı mı? Ben üşüdüm, dondum, donarak öldüm anne, beni melekler aldı getirdi Cennet’e. Burası cennetmiş anne. Ve beni alıp getirenler Melekmiş. Sen de annem mişsin. Beni doğurduğun için annem oluyormuşsun. Beni bıraktığın yer de Dünya diye bir yermiş. O Dünya da hep kötü kötü insanlar bebekleri doğdukları gibi soğuğa mı terk eder? Peki, öyleyse, sen nasıl büyüyüp anne olabilecek yaşa gelebildin, seni de soğukta bıraktılar mı anne? Sen hiç minicik bir bedenin donarak ölmesinden dolayı vicdan azabı çektin mi anne? Susuyorsun. Peki, ben beni öldüren bir kadına anne diyebiliyorum, sen buna rağmen neden bana evladım diyemedin?”
***
Evet… “Kar”dan adamlar, her ne surette olursa olsun, Dünyada vicdanları her zaman uykularında, uyanıklıklarında, her anlarında onları yerle bir edecektir …