HABER MERKEZİ
Trakya’da ilk defa Hayvancılık ve Süt Ürünleri Endüstrisi’ne yönelik gerçekleştirilen fuarda etkin rol oynayan Kırklareli Damızlık Birliği, üyelerine ve tüm çiftçilere yönelik her türlü tanıtımın yapıldığı göz dolduran bir stand açtı.
Tarımı, Hayvancılığı ve Sanayisi ile Türkiye Ekonomisi’ne büyük katkı sağlayan, ülkemizin Avrupa'ya açılan kapısı Trakya'da gerçekleştirilen fuarlar sayesinde kendisini iç ve dış piyasada tanıtma fırsatı bulan Trakya üretici ve tüketiciyi bir araya getirerek ortak sorunlara, ihtiyaçlara çözümler bulup, çiftçilerin faydalanmasını sağlıyor.
23 Mayıs’ta Kırklareli Damızlık Birliği Başkanı Ali Dermenci, Lüleburgaz Belediye Başkan Vekili Abbaş Şen ve Renkly Fuarcılık Organizasyon Başkanı Umut Güngör büyük bir katılımla “Trakya Hayvancılık Süt Ürünleri ve Tohum Fuarının” açılışını yaptı.
Açılış konuşmasını yapan Damızlık Birliği Başkanı Ali Dermenci ilk olarak açılışa katılan çiftçilere ve katılımcılara “Hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başladı ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bölgemizin hastalıktan ari olması nedeniyle, ilimiz hayvancılık sektörü için cazip bir bölge haline gelmiştir. Şuanda yaklaşık 150 büyükbaş işletme faaliyete geçmiş yada geçmek üzeredir. Bu kadar hayvancılık potansiyeli yüksek olan bölgemizde, hayvancılığı daha kolay, daha modern ve daha hijyenik bir duruma getirmek için, yurdumuzun çeşitli illerinden ve hatta yurt dışından bugün buraya birçok firma gelmiştir.
Dolayısıyla çok zor ve meşakkatli bir sektör olan hayvancılığın daha karlı, daha kolay ve daha hijyenik olması için teknolojiden faydalanılması gerekmektedir. Bunun için de burada bizlerinde sponsoru olduğumuz bu fuarda amacımız, üreticilerimizin ve firmaların bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunmalarına aracılık etmek. Satışını yaptığımız ürünlerin firma sahipleri de ürünlerinin tanımını yapacak, ürünün en iyi ve en doğru şekilde nasıl kullanılacağını ve ürünlerin yararları hakkında üreticileri bilgilendireceklerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği ve benim de çok sevdiğim bir sözü var. Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar. Bizler üretiyoruz, çalışıyoruz, yoruluyoruz ve bunun için de hak ettiğimiz emeğin karşılığını almak istiyoruz.” (s)