* Kırklareli Üniversitesi (KLÜ) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç; “Düzenlediğimiz sempozyuma Trakya Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörleri katıldı. Rektörlerimizin çoğu bu sempozyum süresince oturumlara katılmak suretiyle tebliğleri dinlediler, tartışmalara katıldılar, katkıda bulundular. Bizzat kendileri sempozyuma katılımcı oldular. Yine aynı üniversitelerin Dekanları bulundu. Mesela Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dekanı, Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Dekanı ve diğer üniversitemizin değerli arkadaşlarımız, akademisyenler, yöneticiler bu sempozyuma başından sonuna kadar katıldılar. Onların hepsinin ortak görüşü beklentilerinin üzerinde başarı ve ilgiyle sonuçlanmış olduğuydu. Bizde aynı kanaatteyiz, gerçekten bu ölçüde katılımı, başarıyı, tıkır tıkır işleyen sempozyum programını gerçekten öngörememiştik. Endişelerimiz vardı çünkü yeni bir üniversiteyiz” dedi.
HABER MERKEZİ
Kırklareli Üniversitesi’nin (KLÜ) ev sahipliğini yaptığı, “2. Uluslar arası Trakya Bölgesi Kalkınma-Girişimcilik Sempozyumu” 01-02 Ekim 2010 tarihlerinde Kırklareli merkez ilçeye bağlı Demirköy İlçesi İğneada Beldesi’nde bulunan İğneada Resort Otel’de gerçekleştirildi.
Trakya Bölgesi’nin Kalkınma ve gelişimi ile ilgili tarihi sürecin değerlendirildiği, mevcut durum ve problemlerin analiz edildiği programda Kalkınma ve Girişimcilikle irtibatlı olarak bölgenin Tarım, Turizm, Sanayi ve Sosyal Yapısı tartışıldı.
Yaklaşık 179 katılımcı ile gerçekleştirilmiş olan sempozyumda toplam 61 tebliği sunuldu.
Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç Sempozyum ile ilgili olarak gazetemize yaptığı açıklamasında şunları kaydetti;
“İlki Trakya Üniversitesi tarafından düzenlenen bir yıl önce bizimde katıldığımız bu sempozyum, 1 sene öncesinde bizim tarafımızdan organizasyonu yapılmak üzere üstlenildi. 1 yıllık hazırlık sürecinden sonra üniversitemiz bu kadar genç bir üniversite olmasına rağmen ve yetersiz denilebilecek personel sayısıyla bu sempozyumun organizasyonunu üstlendi ve organize komitesinde görev alan arkadaşlarımız gerçekten geceli, gündüzlü büyük bir fedakarlık içinde, üstün özveri ile tam bir takım ruhu içinde çalışarak bu sempozyumun hazırlanmasında çok büyük emek verdiler ve bu güne gelindi. Güzel bir açılış ile sempozyum başladı. Açılışımız kendi şartlarında gayet başarı ve güzel bir açılış oldu. Yüksek Öğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay hocamız, Hem Trakya bölgesinden hem de Kırklareli merkezden Belediye Başkanlarımız ve diğer kamu kurum müdürleri katıldı. Zaten 70’e yakın tebliğ daha önceden sempozyum için müracaat etmiş ve bunların kabulü yapılmıştı. Tebliğler programlanarak 3 değişik salonda bildiri sahipleri tarafından sunuldu, katılımcılar tarafından bu tebliğler dinlenildi, tartışmaları yapıldı ve 2 gün boyunca hiç aralıksız devam etti.
* “Özel olarak Trakya Bölgesi’nin kalkınması konusu ağırlıklı olarak işlendi”
Türkiye’nin her bir tarafından değişik üniversitelerden, yurt dışından hatta Bulgaristan’dan tebliğ sunarak bu sempozyuma katkıda bulunan insanlar, akademisyenler, araştırmacılar oldu. Sempozyumun konusu başlığında da yazdığı gibi ‘Kalkınma ve Girişimcilik’ idi.
Genel olarak kalkınma sorunlarına inmenin yanı sıra özel olarak Trakya Bölgesi’nin kalkınması konusu ağırlıklı olarak işlendi. Kalkınma konuları, kalkınma sorunları ve Trakya Bölgesi özelinde de Kırklareli’nin rekabetçi üstünlükleri neler olabilir, hangi alanlarda rekabetçi üstünlüğe sahiptir, hangi sektörlere daha çok ağırlık vermek gerekir, hangi sektörleri geliştirmek daha faydalıdır, Kırklareli geleceğe hangi alanlarda daha iyi duruma gelebilir, daha iyi bir konuma gelebilir, Kırklareli’nin sahip olduğu üstün yönler, özellikler, coğrafi açıdan, turizm açısından, sağlık açısından, iklimsel açısından, tarım ve sanayileşme açıcısından nereler ağırlık verirse hem Türkiye’de, hem de Küresel ölçekte iyi bir konuma gelebilir.
* “Üzerinde çok durulan bir konu ‘Çevrenin Korunması’ oldu”
Kendisini geliştirebilir ve önemli gelişmeler kaydedebilir. Bu özelliği çok tartışıldı. Kırklareli’nin ve Trakya bölgesinin kalkınması için nelere ağırlık vermesi, hangi sektörlere yönelmesi gerektiği tartışılırken özellikle üzerinde çok durulan bir konu var oda mutlaka ‘Çevrenin Korunması’ oldu. Dünyanın başka ülkelerinde ve kısmen Türkiye’de olduğu gibi sanayileşirken, belli sektörler gelişirken çevrenin tahrip edilmemesi, çevrenin yok edilmemesi, çevrenin zarar görmemesi üzerinde çok ve ısrarla durulan konulardan bir tanesidir.
* ”Kırklareli ve İğneada’nın tahrip edilmemesi yönünde kuvvetli vurgu çıktı”
Çevre özellikleri tabiat varlıklarının korunması, bütünüyle çevrenin korunması hatta ve hatta bölgesel, yere kültürlerinde korunması bunun üzerinde de ısrarla durulduğunu gördük. Bununla ilgili çok tebliğler var. Özellikle İğneada üzerinde Longoz ormanları, Istıranca Dağları ve buradaki Bio çeşitliliğinin yani canlı çeşitliliğinin korunması, ormanların korunması bunları üzerinde çok duruldu. Bir taraftan İğneada’yı Kırklareli’ni daha büyük kütlelere tanıtırken, o insanların ilgisini buraya çekmeye çalışırken buraların özelliklerinin mutlaka korunması heba edilmemesi, tahrip edilmemesi zarar görmemesi yönünde çok kuvvetli vurgunun çıktığını ifade edebilirim.
* “Dünyada öyle şehirler var ki, sadece üniversiteden gelişmiş”
Bir diğer önemli tartışmalarda ele alınan konulardan bir tanesi de Üniversitelerin şehirlerimiz için önemi nedir. Şehirleri geliştirme gücü, potansiyeli nasıldır, ne kadardır ve bu nasıl fiili yatırımlara dönüştürülebilir, gerçekleştirilebilir, şehirlere üniversite nasıl katkılarda bulunabilir.
Üniversitenin şehri geliştirme ilişkisi ve Üniversitenin gelişmesinde şehrin desteği nasıl olursa bu en güzel şekilde geleceğe hazırlanabilir. Bu şehirlerin üniversite şehri olma ihtimali, imkanı, dünyadaki bunun örnekleri konuları üzerinde çok durulduğunu gördük. Dünyada öyle şehirler var ki, sadece üniversiteden gelişmiş, başlı başına şehir haline gelmesinde üniversite tek başına bir faktör olmuş. Dünyada bu şekilde çok örnek var. Türkiye’de de buna yakın bir örnek Eskişehir olarak verildi ve dolayısıyla diğer üniversitelerinde şehirlerin gelişmesi bakımından oynayacağı rolü gördük.
* 3. kuşak üniversiteler işçi değil, işveren olmasını öğretiyor
Üçüncü bir konu çok önemli olan girişimcilik ve girişimciliğin desteklenmesidir. Burada özel sektörün, devletin, kamu kuruluşların rolü kadar üniversitelerinde girişimciliğin desteklemesine vereceği önem üzerinde çok durulduğunu gördük. Hatta birinci kuşak, ikinci kuşak üniversitelerden bahsedildi, üçüncü kuşak üniversitelere geçildiğinden bahsedildi. Önceden sadece birinci kuşak üniversiteler araştırma yapıyordu, ikinci kuşak üniversiteler eğitim veren üniversiteler, üçüncü kuşak üniversiteler ise girişimci yetiştiren üniversitelerdir. Yani diploma verip belli bilgi ve donanımla insanları mezun edip, iş yerleri için devlet, kamu kuruluşları, diğer kuruluşlar için uygun elemanlar haline getirip onlara çalışmasını söylemek, oraları göstermek değil, tam tersine bizzat iş kurup başkalarını çalıştırmayı öğretmek yani girişimciliği öğretmek üniversitelerin önemli bir rolü olarak ifade ediliyor. Bu sempozyumun yıldızlaşan ve parlayan yıldızı konusudur. Sanıyorum bu çok daha değişik boyutlarıyla ele alınacak.
* “Girişimcilik, Kadın Girişimcilik, Sosyal Girişimcilik başlı başına önemli konular”
Sempozyumda kadın girişimciliği ve sosyal girişimcilik üzerinde duruldu. Girişimcilik bütün detaylarıyla ele alınmış oldu. Kadın girişimciliği konusu da çok ön plana çıkan konulardan birisidir. Bunun ne kadar yetersiz olduğunun üzerinde ısrarla duruldu. Bu da sanıyorum bundan sonra başka sempozyumlarda, başka bilimsel toplantılarda tartışmaya devam edecek. Yeni ufuklar açacak, girişimcilik, kadın girişimcilik, sosyal girişimcilik başlı başına önemli konular olacak. Özellikle sempozyumun Şehir-Üniversite ilişkisinde yani Kırklareli Üniversitesinin Kırklareli bakımından önemli potansiyeli ve şehir nasıl değiştireceği, nasıl geliştireceği, üzerindeki rollerini tekrar düşünme fırsatı bulduk. Tekrar konuşulacak, tartışılacak ama bunun önemi bir kez daha vurgulanmış oldu. Şehrinde üniversiteyi nasıl destekleyeceği, üniversite ile birlikte şehri nasıl geliştireceği konusunda vurgulandı. Elbette bunlarda değişik boyutlarıyla tartışılacak. Sivil toplum kuruluşları sempozyuma katıldılar, görüşlerini ifade ettiler. Akademisyenler kendi tebliğlerini bilimsel açıdan sunarken aynı zamanda Sivil toplum kuruluşları, kamu kurum kuruluşları, özel sektör kuruluşları sempozyuma katılıp görüşlerini ifade ettiler. Karşılıklı etkileşim de oldu. Dolayısıyla bütün bu yönleriyle ele aldığımız zaman bizim gerçekten bütün katılımcıların ifade ettiği gibi partner üniversitelerimiz var bizim. Trakya Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi rektörleri ve yetkilileri katıldı. Rektörlerimizin çoğu bu sempozyum süresince oturumlara katılmak suretiyle tebliğleri dinlediler, tartışmalara katıldılar, katkıda bulundular. Bizzat kendileri sempozyuma katılımcı oldular. Sonra yine aynı üniversitelerin Dekanları bulundu. Mesela Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dekanı, Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Dekanı ve diğer üniversitemizin değerli arkadaşlarımız, akademisyenler, yöneticiler bu sempozyuma başından sonuna kadar katıldılar. Onların hepsinin ortak görüşü beklentilerinin üzerinde başarı ve ilgiyle sonuçlanmış olduğuydu. Bizde aynı kanaatteyiz, gerçekten bu ölçüde katılımı, başarıyı, tıkır tıkır işleyen sempozyum programını gerçekten öngörememiştik. Endişelerimiz vardı çünkü yeni bir üniversiteyiz. Bu konuda tecrübelerimiz yok. Arkadaşlarımız genç ve daha önce konularla ilgili bir tecrübesi yok. Buna rağmen özellikle başta İktisadi ve İdari Birimler Dekanımız ve Rektör Yardımcımız Gülfettin Çelik Bey’i anmam lazım. Onun organizatörlüğünde sempozyum ve çalışmalar yürütüldü, çok büyük gayreti oldu, kendisinin öncülüğünde diğer arkadaşlarımızın da çok özverili çalışmaları oldu. Sonuç itibariyle başarılı sonuçlandırmış olduk. Bundan sonra burada ele alınan konular, burada elde ettiğimiz bilgi birikimler, tecrübeler başka yerlere yansıyacaktır. Biz üniversite olarak başka faaliyetlerde bu tecrübelerden, bilgi ve birikimlerden yararlanacağız. Tabi buraya katılan herkes kendi açısından bilgi ve birikimi elde ederek gitti, onlarda yararlanacaktır. Üniversitemiz ve diğer üniversiteler açısından faydalı ve verimli geçti. Önümüzdeki sene 1 yıl sonra Uluslararası Trakya Bölgesi Kalkınma-Girişimcilik Sempozyumu’nun 3.sü Namık Kemal Üniversitesi tarafından organize edilecek. Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Nizamettin Şenköylü hocamız bunu gerçekleştirmek istediklerini ve şimdiden bu sempozyuma talip olduklarını ifade ettiler. Sanıyorum ilgili çalışmalar yapılarak gerekli duyuruları yapılacak ve bu konu daha değişik boyutlarıyla, daha ileri tartışma alanlarıyla tekrar ele alınacak. Bizim sempozyumumuz buradaki tartışmalarla, sunulan tebliğlerle ve tartışmaları da ilave etmek suretiyle bir kitap halinde yayınlanacak. Daha ileri faydası bunun kitap haline gelmesidir. Sempozyum bildirilerini içeren bu kitaplar bütün kamu kurum kuruluşlarına, kütüphanelere gönderilecek. Böylece kamuoyuna sempozyum süresince sağlanan faydaların daha fazlası kitap şeklinde yayınlanma suretiyle kamu oyuna daha büyük kitleye yayılmış olacak” dedi.
Nihai tebliğlerin alınmasından itibaren kitap oluşturma çalışmalarının başlayacağı, kamuoyuna sunacaklarını ve bu konuya da çok önemsediklerini ifade etti. (ue)