Kur’an, insanları doğru yola ulaştıran, hak ile batılı birbirinden ayıran (Bakara, 2/185); müminler için rahmet ve şifa olan (İsra Suresi, 17/82); müminlerin öğüt ve nasihat almaları için indirilmiş bulunan (Kamer Suresi, 54/17); takva sahipleri için bir rehber (Bakara Suresi, 2/2); Rabbimizden bir öğüt, içimizdeki dertlere bir şifa, bize doğru yolu gösteren bir hidayet ve rahmettir. (Yunus Suresi, 10/57) Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ın üslubuyla konuşan, doğruyu konuşmuş olur. O’nunla amel eden, mutlaka mükâfat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur.” (Tirmizî, Fedailü'l-Kur’ân, 14)
Böylesine değerli, şerefli ve hikmetli bir Kitap’tan istifade etmenin ilk yolu onu okumaktır. Kur’an okumanın fazilet ve sevabı hakkında vârid olan bir çok ayet-i kerime ve hadis-i şerif, onu tilavet etmeyi teşvik ederek, dünya ve ahirette insana kazandırdıkları üzerinde durmuştur. Bu konudaki ayetlerden bazıları şu şekildedir: “Sa¬na vah¬ye¬di¬len Rab¬bi¬nin ki¬ta¬bı¬nı oku” (Kehf Suresi, 18/27); “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, hakkını gözeterek okurlar” (Bakara Suresi, 2/121); “Al¬lah’ın ki¬ta¬bı¬nı oku¬yup ona uyan¬lar, na¬ma¬zı hak¬kıy¬la ifa eden¬ler ve ken¬di¬le¬ri¬ne na¬sib et¬ti¬ği¬miz imkânlardan, giz¬li ve aşi¬kâr ola¬rak ha¬yır yo¬lun¬da har¬ca¬yan¬lar, zi¬yan ih¬ti¬ma¬li ol¬ma¬yan bir ti¬ca¬ret umar¬lar.” (Fatır Suresi, 35/29)
Kur’an okumanın ne derece ehemmiyetli olduğunu göstermesi açısından hadis kitaplarında zikredilen onlarca hadisten bazıları şu şekildedir: “Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretendir” (Buharî, Fedailü'l-Kur’an, 21); “Kur’an okuyun! Zira Kur’an, kıyamet günü okuyana şefaatçi olarak gelir” (Müslim, Müsafirûn, 252); “Kim Kur’ân’ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabul ederse Allah, o kimseyi Cennet'e koyar. Ayrıca hepsine Cehennem şart olmuş bulunan ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır” (Tirmizi, Sevâbu'l-Kur’an 13); “Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. Yüz âyet okuyan kânitînden, bin âyet okuyan ise mukantarînden sayılır” (Ebû Davud, Salât, 326); “Kur’ân-ı Kerim'i maharetle okuyan bir insan, Kirâmen Kâtibin melekleri seviyesinde olur. Onu o seviyede beceremeyen fakat halis bir niyet ile okumağa çalışan, okurken de kem küm edip dili dolaşan ve Kur’ân’ı okumak ona zor geldiği halde okuyan insana da iki sevap vardır” (Buharî, Tevhid, 52); “Kur’ân-ı Kerim'den tek bir harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle değerlendirilir. Ben “Elif lâm Mîm” bir harf demiyorum. Aksine “Elif” bir harf, “Lâm” bir harf, “Mîm” de bir harftir” (Tirmizî, Sevabü'l-Kur’an, 16); “Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’an okumaktır” (Münavi, Feyzu'l-Kadir, 2/44); “Oturup, Allah'ın kitabından bir âyeti anlaman, senin için yüz rekât (nâfile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 16)