HABER MERKEZİ
Düzenlenen toplantıya; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti Genel Merkezi Teşkilatlandırma Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Ahmet Baha Öğütken, AK Parti Genel Merkezi Genel Yönetimler Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge, AK parti Kırklareli Milletvekili Av. Şenol Gürşan, AK Parti Kırklareli İl Başkanı Av. Ahmet Zeki Kılavuz, AK Parti Kırklareli Merkez İlçe Başkanı Hamit Orakçı, AK Parti Kırklareli İl Kadın Kolları Başkanı Hazel Yolgiden, AK Parti Kırklareli Gençlik Kolları Başkanı Ömer Faruk Akkol, Belediye Başkanları, İl Genel Meclisi Üyeleri, Belediye Meclisi Üyeleri ile partililer katıldı.
AK Parti Kırklareli İl Başkan Yardımcısı Hüseyin Kasap’ın başkanlığında devan heyetinin oluşturulmasının ardından Hüseyin Kasap toplantıya katılanları bir bir tanıttı. Saygı Duruşu’nda bulunulup, İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen AK Parti Kırklareli İl Başkanı Av. Ahmet Zeki Kılavuz şunları kaydetti:
“02 Ocak 2013 tarihinde göreve gelen yönetim kurulumuz 2 aydan bu yana Kırklareli’de görev yapmaktadır. Göreve geldiğimiz ilk günlerde yapmış olduğumuz tespitlerde gerek parti tüzüğü, gerek teşkilat iç yönetmeliği ve gerekse Genel Merkezin talimatlandırılması anlamında teşkilat yapılanmamızda bazı eksikliklerin olduğunu belirledik. Bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla öncelikle İlçe Başkanlarımız ile eksik olan hususlar konusunda karşılıklı görüş alış-verişinde bulunduk. Daha sonraki aşamada tek tek bütün ilçe teşkilatlarımızı ziyaret ederek, İlçe Yönetim Kurulu Üyelerimiz ile İl Yönetim Kurulu Üyelerimizi bir araya getirdik. Tanışmaları, kaynaşmaları ve ortak bir programın çizilmesi konusunda görüş birliğine vardık. Kırklareli’de bu güne kadar olmayan İl Başkanlığı’ndaki Birim Başkanları ile ilçelerdeki Birim Başkanları arasındaki aylık mutad olan toplantıları Şubat ayı içerisinde başlattık. İl Birim Başkanlarımız kendi birimlerine denk gelen İlçelerdeki Birim Başkanları ile İl Binamızda toplantılar yaptı. Bundan sonrada bu toplantıların aylık olarak devamı konusunda görüş birliğine vardılar. Uzun zamandan bu yana yapılmayan İlçe Danışma Meclisi Toplantımızı da 3 Mart 2013 Pazar günü tüm ilçelerimizde olacak şekilde gerçekleştirdik. Yapılacak olan Yerel seçimler ve bundan sonraki siyasi çalışmalarda biz görmüş olduğumuz tablodan mutlu olduk. İnşallah bu yolda daha kalabalık ve emin adımlarla yürüyeceğimiz hususunda arkadaşlarımız ile görüş ve inanç birliğine vardık. Göreve geldiğimizden bu yana yapılandırma çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Bizim bu 2 aylık periyotta eksikliklerimizin olması muhakkaktır ve olacaktır. Çünkü biz henüz 2 aylık bir İl Yönetim Kuruluyuz. Dolayısıyla bu eksikliklerimizin giderilmesi noktasında bu tarz toplantılar bizim için önem arz etmektedir. Biz bu tür toplantılarda öncelikle eksikliklerimizi tespit edeceğiz, bundan sonraki yol haritamızın çıkartılmasına Danışma Meclisi Toplantıları’nda karar vereceğiz.”
* “2-B Yasası ile satılan topraklardan elde edilecek gelirin %10’u orman köylüsünün”
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kırklareli Milletvekili Av. Şenol Gürşan yaptığı konuşmasında bugüne kadar yaptığı icraatleri anlatarak; “Hükümetimizin yaptığı icraatları vatandaşlarımız ile buluşarak onlara anlattık, onların da sıkıntılarını dinledik. Anlattığımız icraatlardan biri 2-B Yasasıydı. Özellikle orman köylülerimiz bu konuda beklenti içerisindeydiler. 2-B toprakları orman niteliğini yitirmiş topraklardır. 2-B Yasasıyla satılan topraklardan elde edilecek paranın yüzde 10’u orman köylüsüne verilirken, geri kalanı da kentsel dönüşüm için kullanılacak” dedi.
* “Küreselleşmenin getirdiği fırsatlardan ülkemizi, insanımızı ve coğrafyamızı faydalandıracağız”
AK Parti Kırklareli İl Başkanı Av. Ahmet Zeki Kılavuz ile AK Parti Kırklareli Milletvekili Av. Şenol Gürşan7ın konuşmalarının ardından kürsüye çıkan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, küreselleşmenin getirdiği fırsatlardan ülkemizi gerektiği şekilde faydalandıracaklarını belirterek şunları kaydetti:
“Yeni bir dünyadayız. Ne 20. nede 19. yüzyıldayız. Her an yeni bir anlayışın hayatımıza, günümüze sirayet ettiği başka bir dünyanın içerisindeyiz. Önümüzde bir süreç var. Ya bu küreselleşmenin getirdiği fırsatlardan ülkemizi, insanımızı ve coğrafyamızı faydalandıracağız. Ya da küreselleşmenin getirdiği bir takım tehditlere boyun eğeceğiz. Yaklaşık 17. yüzyılın başından itibaren bir gerileme dönemi içerisindeyiz. Bunu sürekli aşmaya çalıştık ancak ilk kez 21. yüzyılın başından itibaren yeni bir dünya olduğu bir süreçte küreselleşmenin, bilgisayarlar ile telefonlar ile dünyanın her yerine ulaşabildiğimiz, her türlü ticaretin yapılabildiği bir dönemde, dünyadaki her türlü gelişmeyi an ve an izleyebildiğimiz bir dönemde, 400 yıldır ilk kez dünya ile kendi aramızdaki makası kapatmaya çalışan buna yönelik adımlarını sağlıklı, sıhhatli bir şekilde atmaya çalışan, ülkesini geliştirmeye kendi insanının yeniden öz güvenini imar etmeye çalışan ülkesinin batıdan-doğuya, kuzeyden-güneye doğru her türlü kalkınmışlığı ye değişimi ortaya koymaya çalışan, insanına itimat eden, onu demokrasi ile buluşturan, sivilleştirmeyle buluşturan bir anlayışı gerçekleştirmeyi hedefleyen bir süreç içerisindeyiz. Ya küreselleşmeden istifade edeceğiz, ya Türkiye’yi büyüteceğiz, kendi bölgesinde lider, küresel bir aktör haline getirmeye çalışacağız ya da Türkiye kendi topraklarından, iş gücünden, ucuz bir şekilde istifade edilen bir ülke olacak, kendi önemli jeostratejik konumu olan hem dünyayla, Avrupa’yla, batıyla doğu arasında, orta doğuyla balkanlar arasında, hem de tüm dünya arasında en önemli köprü vazifesini işlevsel olarak ortaya koyan Türkiye ya ucuz geçilen bir köprü, ya da bütün imkanlardan istifade edilen kendi medeniyet havzasını bütün dünyaya anlatmaya çalışan bir ülke haline gelecek. Önümüzdeki seçenek çok basittir. Bu seçeneği önemli ölçüde tercih etme yükümlülüğü ve sorumluluğu milletindir. 20. yüz yılın başından itibaren bu topraklarda gelişmeye, kalkınmaya, demokratikleşmeye, dünya ile siyasi bir entegrasyona, doğuyla medeniyet havzası içerisinde anlamaya, ekonomik ve siyasi olarak el uzatmanın bir süreci başlatılmıştır. 21. yüzyıl yenileşme ve etki alanını genişletme politikası ile başlamıştır. Yenileşme sadece Türkiye’nin hizmetler anlamında yenileşmesi değildir. Yenileşme 17 bin 800 km duble yolun yapılması, binlerce on binlerce konutu ülkemizle buluşturmak değildir. Yenileşme Türkiye’nin kargasekmez virajlarından, otobanlar, otoyollar, hızlı trenler, tüneller ile bir şekilde ülkemizin buluşturulması değildir. Muhakkak bunların hepsi de vardır ama sadece bunlar değildir. Yenileşme zihni yenileşmedir. Kuralların yenileşmesidir. Türkiye’de insanlarımızın dünyadaki gibi özgürlük tabanlı bir anlayışı kendi bünyesinde buluşturabilmesidir. Yüksek askeri şurada sayın başbakanın veya ülkemizde seçilmiş başbakanların tamamının devletin bürokratının yanında bir havayık gibi durması değil, milletin namusunun iradesinin, kendisine verilmiş olan emanetinin bu anlayışın ta kendisidir. Haseki Hastanesi’ne Çapa Tıp Fakültesi’ne gittiğinizde acaba ne olacak doktor bizi görecek mi diye bir endişe ile birlikte büzüşen soğukta sıkışan, yarın ne olacak endişesiyle o insanlara sizin çaresizliğiniz yeter biz sadece sizin ayağına giden doktor veya sağlık politikası değil, o sağlık politikası ile doktoru 400 bin aile ile birlikte o doktoru sizin ayağınıza getiren devletine ve milletine hizmet eden bir anlayıştır yenileşme. Türkiye geçmişte maalesef birçok tahribatla karşı karşıya kaldı. O tahribatları tamir etmek, onları onarmak, onlarla milletimizin bir daha karşı karşıya kalmaması istiyoruz. Dün, yarını hesap edemeyen Türkiye, yüzde 1700'lük faizlerle beraber neredeyse 'acaba yarın ne olacak' düşüncesindeydi.' Türkiye, bugün 2023-2071 hedeflerini planlıyor. Kendi geleceğini sağlam temeller üzerine oluşturmayı hedefliyor. AK Parti bir taraftan geleceği İnşa etmeyi çalışırken, diğer tarafında topluma büyük bir yük olarak yüklenen geçmiş tahribatları onarmakla mükelleftir. Onları onarırken, milletimizin bastığı zeminin eşelenmemesi ile mükelleftir. İlk kez bir seçimle karşı karşıyayız. Mart 2014 Seçimi sadece Belediye Seçimi değildir. Bu seçim hiç bir seçime benzemez. Sadece Belediye Başkanlıkları’nı kazanmayacağız. Bir oy daha fazla oy almak için mükellefiz. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan, il başkanımız, milletvekilimiz için oy istemiyoruz, biz Türkiye'nin geleceğine inanıyor ve oy istiyoruz. Bunu herkese anlatmak istiyoruz. İlk kez Türkiye bir Cumhurbaşkanı Seçimi ile karşı karşıya kalacak. Kararlı olmalıyız.”
* “Kimseyi öteleştirmek istemiyoruz”
Kimseyi ötekileştirmek istediklerini anlatan Soylu; “Eğer kendi Kürdümüz, Alevimiz, Çerkez'imiz ile problemimizi çözemezsek bilin ki biz, İran'da, ırak'ta, Suriye'deki Kürt'le de sorunumuzu çözmeyiz. Biz büyümeliyiz. Biz hayallerimizi Ortadoğu'nun ötesine taşımak istiyoruz. Biz hayallerimizi Avrupa'nın ötesine taşımak istiyoruz. Kendi insanımızı bir birine düşüren anlayıştan Türkiye'yi kurtarmak istiyoruz. El ele verip kadınıyla, erkeğiyle, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyi ile 25 bin dolar kişi başına gelir seviyesine ulaşmak istiyoruz. Biz dünyanın ilk 10 ülkesinden biri olmak istiyoruz. Biz ecdadımızın bize bıraktığı, geçmişimizin bize bıraktığı, tarihimin bize bıraktığı, savaşarak kanla irfanla oluşturduğu bu anlayışı, medeniyet tasavvufunu dünyaya duyurmak istiyoruz. Biz ötekine dokunmaya çalışıyoruz. Kimseyi öteleştirmek istemiyoruz. Bizim içimize sokulan fitne tohumlarından kurtulalım. Kadını Kürdü, Alevi’yi Gayri Müslüm’ü, kadını dışarıda bırakarak bunu başaramayız. Üretemezsek rekabet edemez, büyüyemeyiz.” dedi.
Konuşmaların ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kırklareli İl Danışma Meclisi Toplantısı basına kapalı olarak devam etti. (Savaş Eskici-Ufuk Ertop)