Gazeteciydim. Yolu yordamı biliyorum. Sahip bulunduğum çevre sayesinde, Yasemin’in tedavilerini takip ederken, o kadar çok hasta çocuk ve ailelerine de yardım ve desteklerimiz oldu ki, “Her şeyde bir hayır vardır” diyen, sevgili ve kadim dostum Elmas Cankurt ve Ailesine, önceleri bu sözlerinden dolayı “Bunun neresi hayır ki?” diye kızdığım, ama sonradan hak verdiğim çok günler yaşadık. Başka bir yazımda da, onca acılarla, umutsuzluklarla, imkansızlıklarla savaşırken, kimlerin neler söyledikleri, hangi dedikoduları yaydıkları, morale hasretken bile, moral bozucu şeylerin etrafta dolaştırıldığını anlatırım. Önceleri kızıp, savunmaya çalıştığım bu densizlere, artık neden aldırmadığımı ve gülüp geçtiğimi, o zaman geniş geniş izah ederim.
Gerçek hakim ve hakem olan Yüce Allah’a havale ettik her şeyi… Artık, bunlarla ilgili bize söz söylemekte, kızmak ta, üzülmekte haram sayılır. Allah, kimseye bu acı ve zor imtihanları yaşatmasın…
ÂMİN…
DOKUZUNCU KAT
Geceydi;
Suskundu karidorları hastanenin
İlaçlarını veriyordu gülden hemşire
Çocukların
- Anne… diye bağırdı rüyasında devrim,
Ürkmüştü, sırılsıklam terlemişti
Korkmuştu besbelli
- Evimizi özledim dedi, hıçkırarak
Suratlarına tokadı yapıştırdı
Oyuncakların
Derdine çare olamayacaklarını
AnlayarakDokuzuncu katın penceresindeydi
Çiçeklerine baktığı bahçelerin
Açık penceresine kadar gelen arı
İlaç kokusundan ürküp, kaçmıştı
Çiçekler arasında yuvarlanmak
Gece gündüz düşüncesiydi
Minik ve tombul avuçlarını
Yaradana açmıştıBetül Hanım geliyor… İkazı
Sessizliğe atılmış tokat gibiydi
Çeki düzen verildi odalara ve yataklara
Zaten, bitmek üzereydi serumu da
Solgun dudaklarına gülümsemeler yapıştırdı
Üzülmek yoktu ki
Uyuyordu yasaklara
Devrilen günler ve aylardan sonra
Evideydi nihayet
Düşündüğü ve istediği gibiydi mevsim
Acılar ve korkulu düşler bitmişti üstelik
Cansız yüzünde
Donmuş bir gülümseme yapıştırılmıştı
Hayret!Edirne de,
Sultanlar kentinde
Tarihe şahitlik ediyordu zaman
Ve;
Bitmiş bir hayatı bildiriyordu
İçi kan ağlayan imamın hüzünlü sesiyle gelen
EZAN!...Sen, yüzünde acılar bile olsa
Terk etmeyeceksin bizi kızım
Gelinliğinin ucundan tutmayı bekleyen
Nilsu'yu düşün
Hem;
İyileşeceğine söz verdi Betül ablan
Kurusun göz bebeklerindeki nem
Boşuna mı güldürdü insanları Beyaz
Şarkılar söylediler niceleleri senin adına
Sen;
Sabah uyandığında yine gözlerini aç
Bİ TANEM!...
Gerçek hakim ve hakem olan Yüce Allah’a havale ettik her şeyi… Artık, bunlarla ilgili bize söz söylemekte, kızmak ta, üzülmekte haram sayılır. Allah, kimseye bu acı ve zor imtihanları yaşatmasın…
ÂMİN…
DOKUZUNCU KAT
Geceydi;
Suskundu karidorları hastanenin
İlaçlarını veriyordu gülden hemşire
Çocukların
- Anne… diye bağırdı rüyasında devrim,
Ürkmüştü, sırılsıklam terlemişti
Korkmuştu besbelli
- Evimizi özledim dedi, hıçkırarak
Suratlarına tokadı yapıştırdı
Oyuncakların
Derdine çare olamayacaklarını
AnlayarakDokuzuncu katın penceresindeydi
Çiçeklerine baktığı bahçelerin
Açık penceresine kadar gelen arı
İlaç kokusundan ürküp, kaçmıştı
Çiçekler arasında yuvarlanmak
Gece gündüz düşüncesiydi
Minik ve tombul avuçlarını
Yaradana açmıştıBetül Hanım geliyor… İkazı
Sessizliğe atılmış tokat gibiydi
Çeki düzen verildi odalara ve yataklara
Zaten, bitmek üzereydi serumu da
Solgun dudaklarına gülümsemeler yapıştırdı
Üzülmek yoktu ki
Uyuyordu yasaklara
Devrilen günler ve aylardan sonra
Evideydi nihayet
Düşündüğü ve istediği gibiydi mevsim
Acılar ve korkulu düşler bitmişti üstelik
Cansız yüzünde
Donmuş bir gülümseme yapıştırılmıştı
Hayret!Edirne de,
Sultanlar kentinde
Tarihe şahitlik ediyordu zaman
Ve;
Bitmiş bir hayatı bildiriyordu
İçi kan ağlayan imamın hüzünlü sesiyle gelen
EZAN!...Sen, yüzünde acılar bile olsa
Terk etmeyeceksin bizi kızım
Gelinliğinin ucundan tutmayı bekleyen
Nilsu'yu düşün
Hem;
İyileşeceğine söz verdi Betül ablan
Kurusun göz bebeklerindeki nem
Boşuna mı güldürdü insanları Beyaz
Şarkılar söylediler niceleleri senin adına
Sen;
Sabah uyandığında yine gözlerini aç
Bİ TANEM!...