Son zamanlarda, memleketin her köşesinden bir “Nallı Kuzu” haberi gündemlere yansıyor.
Eşek ve at etlerinin, tabldot yemeklerinde mihenk taşı edildiğini, özellikle hastane ve üniversitelerin vazgeçilmez menülerinden biri olduğunu, gazete ve TV’lerden takip edebiliyoruz.
Aslında, nesilleri tükenme noktasına gelen bu iki tür et sahibinin, daha kolay bulunan et sahibi hayvanlara göre, daha pahalı olmaları gerekir diye düşünüyorum!
Hani, özellikle gidip piyasadan “ver bana 2 kilo at, bir kilo da eşek eti” deseniz, bunun temini zor ve pahalı olur sanıyorum.
Gelgelim, ne yediğimizi bilme lüksümüzün de elimizden alındığı şu son günlerde (beklide daha evvelden de öyleydi de anlayamıyorduk) NALLI KUZU saltanatı almış başını gidiyor …
Geçenlerde, Lüleburgaz’daki Roman mahalle ve sokaklarında dolaştık.
Her sohbetin arasında da, mahalle ve sokak sakinlerinin, bu NALLI KUZU muhabbetinden dolayı ezik ve mahcup olduklarını gözledik.
Söylenenler şöyleydi:
“Bizim mahallede, at ve eşek eti kesen bir veya iki kişi olduğunu duyuyoruz. Bunlardan, o etleri alıp, İstanbul bölgesinde satan çeşitli guruplar var. Bunlar da, Roman değiller. Yani, bizim aramızdan bir iki kişi var belki ama, Roman olmayan da bir çok farklı guruplar mevcut. Bu işin ayıbını bizim üzerimize yıkıyorlar” diyorlar.
Onlar da, bu bir-iki kansızdan dolayı üzüntü içerisindeler.
Böyle nallı kuzu haber veya iddiaları çıktıkça da, insanlar lokantalara gitmeye çekinir hale geliyorlar. Kasaplar bile et satamamaktan muzdaripler.
Roman mahalle ve sokaklarında yaşayan, o bir-iki kansızdan dolayı rahatsız olan ve samimi olarak bu işe üzülen kardeşlerimizin de, o damgayı, o mahallelerden kaldırmak adına, bildikleri ve gördüklerini polisle paylaşmaları gerekiyor.
Aralarındaki bu yan sanayi kişileri, bizzat polise teslim etmeliler ki, onların samimiyet dereceleri de çıksın ortaya.
Başta, Roman dernek ve mahalle sakinleri olarak, bu işin ortadan kalkması adına, gereken girişimlerin en kısa zamanda yapılacağından eninim şahsen.
Bir-iki haysiyetsizin para kazanması için, koskoca mahalle ve camiaların zan altında bırakılmaları ne vicdana, ne de insanlığa sığmaz çünkü.
Eşek ve at etlerinin, tabldot yemeklerinde mihenk taşı edildiğini, özellikle hastane ve üniversitelerin vazgeçilmez menülerinden biri olduğunu, gazete ve TV’lerden takip edebiliyoruz.
Aslında, nesilleri tükenme noktasına gelen bu iki tür et sahibinin, daha kolay bulunan et sahibi hayvanlara göre, daha pahalı olmaları gerekir diye düşünüyorum!
Hani, özellikle gidip piyasadan “ver bana 2 kilo at, bir kilo da eşek eti” deseniz, bunun temini zor ve pahalı olur sanıyorum.
Gelgelim, ne yediğimizi bilme lüksümüzün de elimizden alındığı şu son günlerde (beklide daha evvelden de öyleydi de anlayamıyorduk) NALLI KUZU saltanatı almış başını gidiyor …
Geçenlerde, Lüleburgaz’daki Roman mahalle ve sokaklarında dolaştık.
Her sohbetin arasında da, mahalle ve sokak sakinlerinin, bu NALLI KUZU muhabbetinden dolayı ezik ve mahcup olduklarını gözledik.
Söylenenler şöyleydi:
“Bizim mahallede, at ve eşek eti kesen bir veya iki kişi olduğunu duyuyoruz. Bunlardan, o etleri alıp, İstanbul bölgesinde satan çeşitli guruplar var. Bunlar da, Roman değiller. Yani, bizim aramızdan bir iki kişi var belki ama, Roman olmayan da bir çok farklı guruplar mevcut. Bu işin ayıbını bizim üzerimize yıkıyorlar” diyorlar.
Onlar da, bu bir-iki kansızdan dolayı üzüntü içerisindeler.
Böyle nallı kuzu haber veya iddiaları çıktıkça da, insanlar lokantalara gitmeye çekinir hale geliyorlar. Kasaplar bile et satamamaktan muzdaripler.
Roman mahalle ve sokaklarında yaşayan, o bir-iki kansızdan dolayı rahatsız olan ve samimi olarak bu işe üzülen kardeşlerimizin de, o damgayı, o mahallelerden kaldırmak adına, bildikleri ve gördüklerini polisle paylaşmaları gerekiyor.
Aralarındaki bu yan sanayi kişileri, bizzat polise teslim etmeliler ki, onların samimiyet dereceleri de çıksın ortaya.
Başta, Roman dernek ve mahalle sakinleri olarak, bu işin ortadan kalkması adına, gereken girişimlerin en kısa zamanda yapılacağından eninim şahsen.
Bir-iki haysiyetsizin para kazanması için, koskoca mahalle ve camiaların zan altında bırakılmaları ne vicdana, ne de insanlığa sığmaz çünkü.