Özkan Başaran
İnsanoğlu, sadece etten ve kemikten bir varlık değildir. Aynı zamanda ruh taşıyan bir varlıktır.
Ruh deyince işin içine birçok görünmeyen davranış biçimleri giriyor.
Akıl, vicdan, ego, merhamet, kin, kibir, sevgi, aşk, vefa, ve bunun gibi görünmeyen ama bizleri yöneten dürtüler.
Dünyaya sıfır kilometre gelen insanoğlu her gün bir şeyler öğrenir.
Öğretim bir ölçüde sınırlıdır. Ama, eğitimin sonu yoktur.
Benim bugün üstünde durmak istediğim konu, kin ve kibir.
İnsanoğlu, duygularına esir olur mu?
Genel anlamda her insanda intikam duygusu vardır.
Geçmişte kendisine yapılan kötülükleri bilinçaltında saklar. Fırsatını yakaladığı zaman da hıncını alır. Biriken kinini bir nevi boşaltmış olur.
Az gelişmiş toplumlarda “Öç alma” duygularını tatmin etme olayı günlük hayatın bir parçasıdır.
Kan davası, bizim gibi geri kalmış ülkelerde “öç alma” davranışlarından en çok rastlanan kin boşaltma yöntemidir.
Ülkemizin doğusunda kan davası bugüne bugün devam ediyor.
Vurgulamak istediğim konu o değil.
Derdim, Biz batıda yaşayanların kinlerini boşaltma yöntemlerini irdelemek.
Bizde kan davası yoktur.
Bizde arkadan vurmak vardır. Ayağının altına karpuz kabuğu koymak vardır. Kişinin siyasi, ticari ve özel hayatıyla ile oynamak vardır.
Kişinin geleceğini perişan etmek için her türlü kalleşçe manevrayı yapmak vardır.
Bu da bize özgü kan davası.
“Kurt kuzuyu kırk yıl sonra yemiş, erken yedim galiba” demiş.
Kinini kırk yıl saklayıp punduna getirdiğinde intikam almayı mecazi olarak anlatan bu cümle ne kadar da etkileyici değil mi?
Ya, bir timsah sessizliği ile avını bekleyen insanlara ne demeli?
Manevi değerlerimiz öylesine bozulmuş ve çürümüş ki, kim kime gücü yeterse onu alt etmeye çalışıyor.
İnsanoğlu, hele bir gücü elinde bulmasın. Eski defterleri açıp kim bana ne zaman ne yapmıştı? diye kendine sormaya başlar.
Peki, öcünüzü alacaksınız da ne kazanacaksınız?
Duygularınızı tatmin edip rahatlayacaksınız.
Ya sonra?
Karşınızda sizden öfke çıkarmayı bekleyen bir düşmanı kendi elinizle yaratmayacak mısınız?
Bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Ya intikam almaları alışkanlık edindiyseniz?
İşte o zaman düşman biriktiriyorsunuz demektir.
Sevgiyi örgütleyeceğinize, öfkeyi örgütlerseniz; bir gün karşınızda sizi yıkacak bir orduyu bulursunuz.
Bu kötü gidişten geri dönüş var mıdır?
Zararın neresinden dönerseniz kazançtır
Öncelikle etrafınıza kin ve kibirle davranmayı bırakın.
Sevgiyle yaklaşmaya başlayın.
Bu dönüş sürecinde size acı gerçekleri söyleyen bir dostunuz olmayabilir.
Fakat, başınızı yastığa koyduğunuzda sizinle birlikte olan akıl, mantık ve vicdan teraziniz vardır. Onlar yalan söylemez.
Dinleyin bakın yüreğinizin derinlerinden bir ses duyacaksınız.
İşte, O ses. Sizi özünüze döndüren “O ses.”
“O ses” sizi hiç yanıltmayacaktır. Yüreğinizin sesidir “O,Ses”
Size doğru yolu yüreğinizin derinlerinden gelen “O, Ses” gösterecektir.
Çünkü, kin ve kibir yüreğinize yüktür.
Yeter ki kendinizi dinlemeyi deneyin. Ve bu azaptan kurtulun.