HABER MERKEZİ
“Sorumluluk makamlarını işgal edenlerin ve hatta bizzat öğretmene hizmet etme yükümlülüğünü taşıyanların, diğer zamanlarda meslektaşlarımıza, onların beklenti ve problemlerine yönelik ilgisiz tavırları öğretmenlerimizi yaralamaktadır. Hatta kimi zamanlar üzülerek şahit oluyoruz ki, bu kayıtsızlığın yanında bir de öğretmenlere karşı gerçek dışı ithamlarda bulunulmakta; meslektaşlarımızın izinlerinin çok olduğu, buna karşılık maaşlarının daha yüksek olduğu ve bu yönüyle de diğer memurlara karşı bir haksızlık durumu yarattıkları gibi çok çirkin ve yersiz yakıştırmalarda bulunulmaktadır. Öğretmenlere yönelik bu tür rencide edici söylem ve tutumların bir süreklilik ve adeta bir strateji doğrultusunda yinelenerek kamuoyu gündemine sunulması, maalesef ki, netice itibariyle öğretmenlik mesleğinin itibarını değersizleştiren ve öğretmene yönelik olumsuz yargıların oluşmasını sağlayan bir sonuç doğurmaktadır. Gelinen bu noktanın en önemli sebebi hiç şüphe yoktur ki, öğretmenlik mesleğinin itibarının rencide edilmesidir. Şu gerçek unutulmamalıdır ki, öğretmenin kaybedilmesi, geleceğimizin kaybedilmesi, yani Türkiye'nin kaybedilmesi demektir. Bundan dolayı toplumun tüm kesimlerinin ve en başta da ülkeyi yönetme sorumluluğundaki iradenin, öğretmenlerin itibarını korumak ve yükseltmek öncelikli sorumluluğu olmalıdır. Bu sorumluluk, öğretmenler için değil, Türkiye'nin geleceği için ifa edilmesi gereken bir ödev olarak görülmelidir."
Makamı, unvanı ve görevi ne olursa olsun sorumluluk mevkiinde bulunan herkesin öğretmenimize hak ettiği değeri verecek ve mesleğin itibarını yükseltecek tutum, davranış ve uygulamaları sergilemesini sağlamanız milletimizin geleceği adına ortaya koyacağınız büyük bir hizmet olacaktır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri'nin kendisine verdiği Başöğretmen unvanını kabul etmesinin de yıldönümü olan 24 Kasım tarihi, 1981 yılından beridir “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Eğitim, bir ülkenin topyekün kalkınmasının vasıtası ve ön koşuludur. Bir toplumda, iyi eğitim almış bireyler ekseriyeti oluşturuyorsa, o toplum medeniyet mücadelesinde öncelik alabilmekte ve insanlık tarihine iz bırakabilmektedir. Büyük milletimizin, geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarihe iz bırakacak yeni bir medeniyeti inşa edebilmesi, ancak iyi bir eğitim hizmetinin sunulmasıyla mümkün olabilecektir.
İşte öğretmenlerimiz, bu şuurla mesleklerini icra etmekte; yaptıkları işin ehemmiyetini, sadece mesai saatlerinde değil, hayatlarının her anında yaşayarak hissetmektedirler.
Ancak hem öğretmenlerimizin hem de ülkemizin yaşadığı bir takım gerçekler vardır ki, bunlar daha iyi eğitim hizmeti sunulmasına engel teşkil etmektedir. Eğitimin öncelikli uygulayıcısı olan öğretmenlerimizin, yaşadığı sorunlar çözülmeden ve beklentileri karşılanmadan verimli bir eğitimin sağlanabilmesinin pek mümkün olmayacağı aşikardır.
Öğretmenlerimizin aylık ücretlerinin yetersizliğinden atama ve nakil sorunlarına, derslik ve öğretmen eksikliğinden sayısı üç yüz bini aşmış olan atama bekleyen öğretmenlerin dramlarına, ek ödeme oranları artırılmadığı için öğretmenlerimizin maaşlarının neredeyse kamudaki en düşük memur maaşı haline gelmesinden mahrumiyet bölgelerinde görev yapan meslektaşlarımızın sıkıntılarına, terör baskısıyla yaşama hakları baskı altına alınan fedakar arkadaşlarımızdan ve neredeyse her gün haber bültenlerine konu olan öğretmene şiddet vakalarına, 4+4+4 sisteminin getirdiği dengesizliklerden ötürü özellikle on binlerce sınıf öğretmeninin yaşadığı mağduriyetten Bakanlığın öğretmeni görmezden gelen uygulamalarına kadar sıralanabilecek onlarca sıkıntı, eğitim hayatımızı cendere altına almış bulunmaktadır. Öğretmenler Günü'nde tüm toplum kesimlerinin öğretmenleri "konuşuyor" olması çok doğaldır. Bütün siyasilerin, resmi ve sivil ilgililerin bugünlerde bizlerin meseleleriyle alakadar olmaları; meslektaşlarımıza karşı müşfik, saygılı ve minnettar tutumları bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir. Ancak, aynı çevrelerin, bu hassasiyetlerini sadece Öğretmenler Günü'nde gösteriyor olmaları da, bizleri, bir o kadar üzmekte ve hayal kırıklığına sevk etmektedir. Özellikle, sorumluluk makamlarını işgal edenlerin ve hatta bizzat öğretmene hizmet etme yükümlülüğünü taşıyanların, diğer zamanlarda meslektaşlarımıza, onların beklenti ve problemlerine yönelik ilgisiz tavırları öğretmenlerimizi yaralamaktadır. Hatta kimi zamanlar üzülerek şahit oluyoruz ki, bu kayıtsızlığın yanında bir de öğretmenlere karşı gerçek dışı ithamlarda bulunulmakta; meslektaşlarımızın izinlerinin çok olduğu, buna karşılık maaşlarının daha yüksek olduğu ve bu yönüyle de diğer memurlara karşı bir haksızlık durumu yarattıkları gibi çok çirkin ve yersiz yakıştırmalarda bulunulmaktadır.
Öğretmenlere yönelik bu tür rencide edici söylem ve tutumların bir süreklilik ve adeta bir strateji doğrultusunda yinelenerek kamuoyu gündemine sunulması, maalesef ki, netice itibariyle öğretmenlik mesleğinin itibarını değersizleştiren ve öğretmene yönelik olumsuz yargıların oluşmasını sağlayan bir sonuç doğurmaktadır. Gelinen bu noktanın en önemli sebebi hiç şüphe yoktur ki, öğretmenlik mesleğinin itibarının rencide edilmesidir. Şu gerçek unutulmamalıdır ki, öğretmenin kaybedilmesi, geleceğimizin kaybedilmesi, yani Türkiye'nin kaybedilmesi demektir. Bundan dolayı toplumun tüm kesimlerinin ve en başta da ülkeyi yönetme sorumluluğundaki iradenin, öğretmenlerin itibarını korumak ve yükseltmek öncelikli sorumluluğu olmalıdır. Bu sorumluluk, öğretmenler için değil, Türkiye'nin geleceği için ifa edilmesi gereken bir ödev olarak görülmelidir.
Biz Türk öğretmenleri olarak; Yılmadan, bıkmadan ve yorulmadan; fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. Muhatap olduğumuz sıkıntılar ve mesleki itibarımızın alabildiğince rencide edildiği bu zamanda çok doğaldır ki, eğlenceli toplantılar yapmayacağız, ancak öğretmenlerimizin problemlerinin daha yoğun gündeme getirildiği ve tartışıldığı bir gün olarak, öğretmenlerimize ve daha doğrusu ülkemizin geleceğine sahip çıkmak adına 24 Kasım'ı kutlayacağız. 24 Kasım'ları Başöğretmenimizi yad ettiğimiz önemli bir zemin olarak gururla kutlamaya devam edeceğiz.
Yaşadığımız bütün olumsuzluklara, herkese ve her şeye rağmen; problemlerimizin ve beklentilerimizin bir gün dahi olsa toplumun tüm kesimlerinin gündemine getirilmesinin bir fırsatı olarak gördüğümüz 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü inatla ve ısrarla kutlamaya devam edeceğiz.” (Savaş Eskici)