Bundan önceki YORUM yazımızda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, küçükbaş hayvan çobanlarının eğitileceğini ve ücretlerinin yarısı Devlet tarafından ödeneceği ve Sosyal güvenceye bağlanacağını açıklandığını belirtmiştik.
Aynı yazımızda 50/60 yıl önceleri genç çoban adayları, sürülerin başındaki tecrübeli çobanlardan fiili olarak çobanlığı öğrendiğini ve eskiden çobanlar, çobanlık ve mera hakkında üstün bilgilere sahip oldukları için onları konularında Profesörlere benzetmiştik.
Çocukluğundan başlayıp ömrünün büyük bir bölümünü kırlardaki ağıllarda aylarca köyüne gitmeden sürülerin başında geçiren çobanlar, koyun- keçi ve meraları sever, onlar hakkında geniş tecrübelere sahip oldukları için, bana göre onlar mesleklerinde Profesördür.
O çobanlar meteoroloji gibidir. Sabahleyin gökyüzüne, güneşe ve bulutlara bakınca o gün havada değişiklik olacak mı? Gece, sema ya bakıp, Ay etrafındaki dairenin dar ve genişliğinden, ilerdeki günlerde havanın nasıl olacağını tahmin eder. Gündüz keçiler merada hızlı yürür, Koyunlar da çok otlar ve ağıla giderken zıplayıp oynarsa havanın çok bozacağını anlar. Ve tedbirini de alırdı.
Kırsal kesime her an veteriner çağıramadığı için Veteriner görevi de yapardı. Örneğin; Hayvanlardan biri aniden hastalanır ya da zehirlenirse, kulağından mı, kör gözünden mi yoksa burnundan mı kan akıtacağını da bilir. Çok sıcaklarda hayvanların gezdirilmesinin zararlarını, lodosta mı yoksa poyrazda mı daha fazla süt alınır! Onu da bilir. Akşam sağılan sütü sabaha kadar ekşimemesi için merada nasıl muhafaza edileceğini bilir.
Sürü kalabalıksa Profesör(!) çabanın bir de yardımcısı (Doçenti) olurdu. Ayrıca. Ekmek, yemek, kaşık ve su torbasını taşımak için yamağı vardı. Oda Çoban Adayı Asistandı. Mal sahibi belki fazla anlamaz ama gözü de arkada kalmazdı. O genel müdür gibi idi. Onu Prof. Veya Doçent bilgilendirilirdi. O eski çobanların tecrübe ve bilgilerini bu köşeye değil gazetenin tam sayfasına da sığdıramayız.
Ne yazık ki; Bu gün o sürü sahipleri, o tecrübeli çobanlar, o meralar, o sürüler yok artık. O doğal kokulu koyun-keçi sütü de, eti de yok. Bakanlığın yapacağı çalışmalar sonucunda belki bir nebze küçükbaş mera hayvancılığı yaygınlaşır da, merada gezinen hayvanların eti ve sütüne kavuşuruz. Tabi, bu çağda hiçbir şey eskisi gibi doğal olmayacak.
Biz, 50/60 yıl önce, 300/500 adetli küçükbaş havan sürüleri, bilinçli çobanlarca nasıl güdülüp yetiştirildiğini, o dönemdeki insanlar, pek zararlı olmayan doğal et yerdi. Tavuklarda doğaldı. 35/40 günlük hormonlu tavuk yoktu. Bunu gençlerimize aktarmaya çalıştık. Rahmi Sağlık
Aynı yazımızda 50/60 yıl önceleri genç çoban adayları, sürülerin başındaki tecrübeli çobanlardan fiili olarak çobanlığı öğrendiğini ve eskiden çobanlar, çobanlık ve mera hakkında üstün bilgilere sahip oldukları için onları konularında Profesörlere benzetmiştik.
Çocukluğundan başlayıp ömrünün büyük bir bölümünü kırlardaki ağıllarda aylarca köyüne gitmeden sürülerin başında geçiren çobanlar, koyun- keçi ve meraları sever, onlar hakkında geniş tecrübelere sahip oldukları için, bana göre onlar mesleklerinde Profesördür.
O çobanlar meteoroloji gibidir. Sabahleyin gökyüzüne, güneşe ve bulutlara bakınca o gün havada değişiklik olacak mı? Gece, sema ya bakıp, Ay etrafındaki dairenin dar ve genişliğinden, ilerdeki günlerde havanın nasıl olacağını tahmin eder. Gündüz keçiler merada hızlı yürür, Koyunlar da çok otlar ve ağıla giderken zıplayıp oynarsa havanın çok bozacağını anlar. Ve tedbirini de alırdı.
Kırsal kesime her an veteriner çağıramadığı için Veteriner görevi de yapardı. Örneğin; Hayvanlardan biri aniden hastalanır ya da zehirlenirse, kulağından mı, kör gözünden mi yoksa burnundan mı kan akıtacağını da bilir. Çok sıcaklarda hayvanların gezdirilmesinin zararlarını, lodosta mı yoksa poyrazda mı daha fazla süt alınır! Onu da bilir. Akşam sağılan sütü sabaha kadar ekşimemesi için merada nasıl muhafaza edileceğini bilir.
Sürü kalabalıksa Profesör(!) çabanın bir de yardımcısı (Doçenti) olurdu. Ayrıca. Ekmek, yemek, kaşık ve su torbasını taşımak için yamağı vardı. Oda Çoban Adayı Asistandı. Mal sahibi belki fazla anlamaz ama gözü de arkada kalmazdı. O genel müdür gibi idi. Onu Prof. Veya Doçent bilgilendirilirdi. O eski çobanların tecrübe ve bilgilerini bu köşeye değil gazetenin tam sayfasına da sığdıramayız.
Ne yazık ki; Bu gün o sürü sahipleri, o tecrübeli çobanlar, o meralar, o sürüler yok artık. O doğal kokulu koyun-keçi sütü de, eti de yok. Bakanlığın yapacağı çalışmalar sonucunda belki bir nebze küçükbaş mera hayvancılığı yaygınlaşır da, merada gezinen hayvanların eti ve sütüne kavuşuruz. Tabi, bu çağda hiçbir şey eskisi gibi doğal olmayacak.
Biz, 50/60 yıl önce, 300/500 adetli küçükbaş havan sürüleri, bilinçli çobanlarca nasıl güdülüp yetiştirildiğini, o dönemdeki insanlar, pek zararlı olmayan doğal et yerdi. Tavuklarda doğaldı. 35/40 günlük hormonlu tavuk yoktu. Bunu gençlerimize aktarmaya çalıştık. Rahmi Sağlık