Gündüzlerin kısalıp gecelerin uzadığı Sonbaharın hüzünlü günlerindeyiz.
Ülke gündemini yerel seçim rüzgarı kaplayınca, ortamların konusu ister istemez siyaset oluyor.
AKP’de Başbakan Erdoğan’ın ağzından çıkan her kelime çalkantı oluştururken, CHP’de Sarıgül Fırtınası örgütün kılcal damarlarına kadar işledi.
Bundan böyle, Sarıgül’ün attığı her adım olay olacağa benziyor.
CHP’nin içine giren TDH, 1990’ların SHP’sinin içindeki Baykal Hizbinin bir başka versiyonu olarak karşımıza çıkacağa benziyor.
Aslında, hızla İki kutuplu siyasete doğru gidiyoruz.
Bir tarafta AKP, diğer yanda CHP.
AKP, birçok siyasi unsuru yapıştıran büyük bir koalisyon partisi.
CHP ise, kendi içindeki farklı grupların bir birini yediği kronik Ana muhalefet partisi.
Onun içindir ki, Bazı siyasi gözlemciler CHP’yi sepetteki yengeçlere benzetiyorlar.
Yengeçler, bir sepete konulduğu zaman yukarı çıkmayı düşünmez ve içgüdüsel olarak bir birlerini yerlermiş.
AKP’de ise, bu tam tersi.
Güçlü lider Erdoğan’ın etrafında toplanan çeşitli siyasi unsurlar birbirlerine sarılıp kaynaşıyorlar.
DP, ANAP’ın tabanlarının büyük bölümü, AKP saflarına katıldı ve o potada eridi.
Dolayısıyla, Merkez Sağ’ın büyük kitle partisi AKP oldu.
CHP ise, DSP ve DP’nin ancak küçük bir bölümünü içinde barındırabiliyor. Şu sıralar Sarıgül’le flört halinde olan CHP, TDH’yı da içine alacak.
Böylece CHP’de farklı siyasi unsurları içinde barındıran bir koalisyon partisi olacak.
Daha 12 Yıl önce Üç partili koalisyon Hükümeti ile yönetiliyorduk.
Geldiğimiz durumda, Koalisyonlar Hükümetlerde değil bir Partilerde oluşuyor.
İki kutuplu siyasetin dünyada da örnekleri var.
Amerika’da Demokratlar ve Cumhuriyetçiler.
İngiltere de ise, Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi.
Halkın siyasi anlayışlarını parlementoda iki partide temsil buluyorsa, doğal olarak o partilerin içinde irili ufaklı birçok siyasi düşünce de barınacaktır.
İki kutuplu siyasetin kurumlaştığı ülkelerde, Birbirine yakın siyasi düşünceler bir partinin çatısı altında toplanabilir.
Baktığımız zaman, Siyasetin doğasında Sağ ve Sol Partiler vardır.
İki kutuplu siyasetin olduğu ülkelerde, Sağ ve Sol törpülenmiş birbirine benzeşmişlerdir.
Örneğin Amerika’da Sol söylemlere benzeyen politikaları savunan Demokrat Parti, Evrensel Sol’un neresindedir?
Cumhuriyetçi Parti’nin Sağ söylemleri de, Avrupa’nın Liberal Sol partilerinden ne kadar farklı?
Ne, Demokrat parti’ye Sol’cu diyebiliriz, Ne de, Cumhuriyetçi Partiye Sağcı.
İngiltere’deki İşçi Parti’sinin Solculuğu, Almanya’nın Sağcı Hıristiyan Demokrat Partisi’nden farkı ne?
İki kutuplu siyasetin kurumlaştığı ülkelerde Sağ ve Sol birbirine karışmış durumda.
Bizim Ülkemiz de, Amerika ve İngiltere’deki gibi Sağ ve Sol birbirine geçmedi mi?
Bakıyorsunuz, AKP’nin uyguladığı Sosyal Demokrat politikalar, Avrupa Sosyalistleri’ni şaşırtabiliyor.
CHP’nin Ulusalcı damarının bazı ırkçı söylemleri ise, Avrupa’nın Sağcı partilerini bile şok edebiliyor.
Bu anlamda Sosyalist Enternasyonal, üyesi CHP’ye verdiği İhtarları hatırlayın.
AKP’ye davet gönderen Sosyalist Enternasyonel neredeyse, CHP’yi atıp, AKP’yi üye yapacaktı.
Emekçi kitlenin büyük bölümünün AKP’ye oy verdiği ülkemizde, Parlamentodaki Sosyal Demokrat Parti AKP mi? Şeklindeki sorgulamalar siyasi gözlemcilerin kafa yorduğu konular arasında.
Solun kalesi olması gereken Varoşlar neden AKP’nin oy deposu?
Bu durumda CHP mi sağa kayacak, AKP’mi Sola kayacak? Yoksa ikisi de biraz sağcı biraz da solcu olup aşureye benzeyen bir tad mı ortaya çıkacak?
AKP Merkeze yerleşti. Artık, Kurumsallaşma aşamasını yaşıyor.
Eğer AKP’deki Koalisyonu oluşturan unsurlar belli bir siyasi çizgide uzlaşıp kaynaşırsa, AKP Lidere bağlı olmayan Kurumsal bir kitle partisi olarak uzun yıllar devam eder. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik karizması olmadan da kitlesini koruyabilir.
Eğer CHP, değişime direnmez de, Sosyal Demokrasiyi rehber alırsa; Sol’un en ucundan Sosyal Demokrasi'nin en sağına kadar olan sınıra varan siyasi unsurları içinde kaynaştırsa, CHP’ de Merkez Sol Parti olarak siyasi hayatına uzun süre davam eder.
Mesele; değişip dönüşürken farklılıklarda ayrışmak değil, benzerliklerde birleşmektir.
Bir araştırma kuruluşu, CHP’deki katı Ulusalcıların oranı %6 olduğu saptamış.
Katı Kemalist, Katı Laikçi bu kesimin %6’larda kalması CHP’deki değişim umutlarını arttırıyor. Değişime şiddetle karşı çıkan bu katı unsurlar CHP’deki dönüşümün önündeki en inatçı engellerdir. Ama çoğunluk değişimden yana.
Görünen o ki, Koalisyonlar artık hükümetlerle kurulmayacak. İki kutuplu Siyasetin partilerinde benzeyenler buluşacak.
Sarıgül’ün CHP’ye adım attığı gün Milat olacak. Sarıgül’ün geldiği gün CHP’de değişim ve dönüşümün başladığı gün olarak tarihe yazılacak.